Bugün 5 Ocak, değil mi?
Bugün bana birbiriyle uyumlu dört kelime söyle deseler derim ki: Adana, 5 Ocak, bayrak ve Arif Nihat Asya…
Millî mücadelenin ilk başladığı yer olan bayrak şehri Adana halkı için 5 Ocak bir milattı. Her şey 5 Ocak gününe göre ayarlanırdı. 5 Ocak, Arif Nihat Asya’nın da “rakipsiz bayramı”ydı. Bayrak şehri Adana’da Arif Hoca, 5 Ocak 1937’de “Bayrak” şiiriyle önce Adana’da sonra Türkiye’de gönüllerde bayraklaştı.
Adana, her 5 Ocak’ta Fransızları Adana’dan kovmanın ve Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasının heyecanını yaşar. Vatan sevdalısı Adanalılar, 5 Ocak kutlamalarında bayram ruhunu coşkuyla yaşar, yaşatır.
Torosların başı bu zaferle göğe erer. Rüzgârla uğuldayan ağaçlar ovaya hürriyetin büyülü türküsünü yayar. Adana’da 5 Ocak bir destandır, kutlamalar da destana yaraşır şekilde yapılır. 5 Ocak kurtuluş günü kutlamalarına yediden yetmişe herkes katılır.
Adana’nın düşmandan kurtuluşu üzerine bundan 102 sene önce, 5 Ocak 1922’de kurtuluşun simgesi tarihi büyük Türk Bayrağı, Ulu Camii ile Saat Kulesi arasına asıldı. Adanalı için elbette bundan daha güzel bir şey olamazdı. Bayrağın ilk çekildiği dakikada milli mücadelenin bütün sıkıntısını Toroslarda geçirmiş olan ihtiyar bir adam bu dev Türk bayrağının altına uzandı, gözlerini dikti, bağırdı:
“Allah’ım artık benim gözlerimi kapa! Bu dünyada başka bir şey görmek istemiyorum, kalbim bu heyecanla dursun!”
İhtiyarın uğruna kurban olmak istediği bu bayrak, 1922’den sonra her yıl 5 Ocak Adana’nın Kurtuluş Günü kutlamaları töreninde aynı yere asılmaya devam etti. 5 Ocak, bir zaferin muhteşem kutlamasının günü olarak tarihe geçti.
“Beş Ocak’ta Adana’yı
Taşırır bayram alayı
Ve başlar Çukurova’da
Ayla yıldızın balayı” diyen Arif Nihat Asya’nın şiirlerinde “5 Ocak, Adana ve bayrak” muhteşem üçlü olarak yer aldı. Hiç şüphesiz nutukları, şiirleri, yazıları, öğretmenliği, Türkçülüğü, muhalif duruşu ile Adana gençliğini fikir ve duygu dünyasının içine alan Arif Nihat Asya’yı da Adana’nın 5 Ocak kutlamalarının coşkusu etkiledi. Arif Nihat Asya’nın ünlü “Bayrak” şiirini yazma sebebi ve ilham kaynağı da 5 Ocak Kurtuluş Bayramı ve büyük bayrak merasimi oldu.
Arif Nihat Asya, önce 17 yıl görev yaptığı Adana’da sonra bütün Türkiye’de milliyetçiliğin ses bayrağı oldu, şiirleri dillerden düşmedi. Çukurova çocuklarının ruhunda Arif Hocaları şiirleriyle, ülküsüyle bir bayrak oldu. 5 Ocak kutlamaları onsuz olamazdı.
Bu coşkulu kutlamalar ve Adanalıların milli mücadelesi, vatan sevgisi, sıcakkanlılığı Arif Nihat Asya’ya Adana’yı aşk derecesinde sevdirdi, Adanalı yaptı. Arif Nihat Adanalı olmanın, Adana’da kalmanın mücadelesini verdi. Adanalıların Ergenekon’dan çıkışa benzetilen Fransız işgalinden kurtuluş günü 5 Ocak için en güzel şiirleri de marşı da Arif Hoca yazdı.
Kurtuluşun bayraktar şehri Adana’ya böyle hocalar ve böyle etkileyici şiirler çok yakıştı.
Arif Nihat, “Siyah at, kapıya dayandı mı, yolcusunu almadan gitmez” demişti; bir 5 Ocak günü siyah at bu defa süvari olarak dünyadan bayrağa sarılı Asya’yı alıp kanatlarını açarak sonsuzluk âlemine daldı.
“Ölümden korkmam da ölümü yıkarken gözüme sabun kaçırırlar diye korkarım!” diyerek kendi ölümüne mizahî yaklaşabilen tam bir inanç sahibiydi Arif Hoca. “Bir yanağından öptüm... Söyle ey dünya; öbür yanağından öpmek için kaç günlük yol yürümeliyim?” diyen Arif Hoca, 70 yıl 10 ay 28 gün süren dünya hayatına 5 Ocak 1975’te veda etti, Adana’nın kurtuluş gününde.
Roman yazarı Emine Işınsu Öksüz, Adana’nın kurtuluşu 5 Ocak’la özdeşleşen şairin vefatıyla ilgili şunları yazdı vefatından bir yıl sonra:
“— O törenlere... diyor eşi; hani lâf olsun diye bir kerecik davet etselerdi. Sen Arif Nihat Asya’sın Adanalıların sevgilisi, sen 5 Ocak’ın sevdalısı... Sen bayrak şiirlerinin en güzelini Adana’nın istiklâl gününde yazan, buyur bir kerecik 5 Ocak törenine katıl, deselerdi... Demediler. Hiç çağırmadılar Arif’i. Bir şey söylemezdi ama ben bilirdim davet beklediğini için için... Hüzünlenirdi. Her 5 Ocak’ta...
5 Ocak 1975 günü. O sabah hastahanede eşine sormuş:
— Bugün 5 Ocak, değil mi? […] Evet, evet 5 Ocak. Ve 1975. Mühim bir tarih. İstiklâl günü. Ve Şeb-i ârus. Kavuşma günü. Mevlevi’ydi. Vefatı ile Allah’a kavuşacağına iman ederdi. Allah, onun için 5 Ocak tarihini seçti. Dünya çilesiyle, yakın ve uzak çevresinin çeşitli baskılarıyla bunalan ruhuna; istiklâl, hürriyet günü diye”.
Eşi o günü anlatıyor:
“ ‘- Bak Arif dedim, gel seninle bu 5 Ocak’ların yüzü suyu hürmetine yemin edelim ve şu sigarayı bırakalım!’
- ‘Kabul ama yavaş yavaş... Öyle birden üstüme varma’ dedi.
- ‘Anlaştık’ dedim, ‘Kahve ister misin?’ diye sordum.
- ‘Sulu sepken bir kahve içelim haydi!’ dedi.
Kahvesini yapıp getirdim. Bir de sigara istedi. Yaktığı sigaradan sadece bir nefes aldı. Gerisini içmek istemedi. Kahvesini bitirdikten sonra, nefes alış-verişleri biraz zorlaştı. Kendisini yatağına çıkardım. Sol tarafının üzerine yatmak istedi. Kalbi sıkışmasın diye, arkasına üst üste üç yastık koydum. Birden çok acayip bir şekilde nefes aldı. Boğulur gibi, hıçkırır gibi bir nefes. Yüzüne baktığım zaman gözleri kaymıştı. Ellerini yumruk haline getirerek başına doğru kaldırmıştı. O anda çok korktum; ‘Yapma Arif Yapma Arif!’ diye bağırdım. Ellerini açıp yanlarına indirdim. Yüzüne su serpmeye başladım. Gözlerini usulca yumdu. Elleri yanlarında açıktı. Yarı anlaşılır, yarı anlaşılmaz bir şekilde kelime-i şahadet getirmeye çalıştı. Ve göğsünün son nefesini, büyük bir samimiyetle inandığı ve bağlandığı Yaradanının ismi için üfledi: ‘ALLAH’ ”
Evet, 5 Ocak çok mühim bir tarih! 5 Ocak, Adanalıların düşman işgalinden kurtulup hürriyet denilen büyüleyici güzele kavuştuğu bayram günü ama Arif Nihat Asya’nın da sükût günü.
Arif Nihat Asya’nın “Bayrak” şiirini yazarak gönülleri fethettiği gün olan 5 Ocak, Bayrak şairine Adana’nın kurtuluş günü kutlamaları için gelmeyen davetiyenin yerine Hak’tan ölüm davetiyesinin geldiği gündür artık!
5 Ocaklar, 1975’ten sonra sadece bayram günü değil Çukurovalı Âşık Karacaoğlan’ın şiirinde dediği gibi “yas ile sevincin yıkıştığı” gündür Çukurova’da!
5 Ocak, Adana’yı şiirleştiren şair Arif Nihat Asya’nın eşine “Bugün 5 Ocak, değil mi?” diye sorarak, adını bu ülkeye bırakıp dünyadaki çilesini tamamlayarak Yaradan’a kavuştuğu Şeb-i Arûs günüdür.
5 Ocak’ta düşmanı kovan, Arif Nihat Asya’nın sevgisini kazanan yiğit Adanalılar…
Adana’dan Edirne’ye sürgüne gönderildiğinde bu haksızlığa karşı çıkıp onu milletvekili yaparak onurlandıran vefalı Adanalılar…
Bayrak şiirlerinin en güzelini Adana’nın istiklâl gününde yazan Arif Hoca’yı son yıllarında 5 Ocak törenlerine çağırmayı unutan vefasızlar da Adanalılar…
Tesadüf mü bu ölüm tarihi? Mevlevî şeyhi olan Arif Hoca, her 5 Ocak’ta Adanalılara yaptıkları bu vefasızlığı hatırlatmak ve anılmak mı istemişti?
Mehmet Ârif olarak çok küçük yaşlarda acılar ve göçlerle başlayan şairin dünya hayatı, 5 Ocak 1975’te Arif Nihat Asya olarak ebedi âleme göçüşüyle son buldu. Öldüğü günün tarihini, 5 Ocak 1975 tarihini taşıyan Şeb-Arus adlı şiiri şairin bir sevgiliye süslenircesine ölüme hazırlandığını gösterdi:
“Yıkanıp, süslenip tabutlanmak
Halka ilandır cülusumuzu
Sonra-her yıl- bizim de kutlayacak
Çıkar elbet şeb-i Arus’umuzu”
O halde 5 Ocak kutlanırken Arif Nihat Asya, Arif Nihat Asya anılırken Adana ve 5 Ocak unutulmamalıdır.
Kurtuluşa emeği geçenlere, Arif Hoca’ya saygı, rahmet, şükran ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.