Songül Kundakçı Cansız

Songül Kundakçı Cansız

Virüs de Ne Virüsmüş ama!- II 

Virüs de Ne Virüsmüş ama!- II 

Virüs de ne virüsmüş ama!

Dünyanın gidişatından, insanlığın halinden hoşnut olmayan insanlar bir yandan virüsten şikâyet ederken laf arasında da “İyi ki çıktı, virüs çıktı, kavga durdu.” demekten kendini alamıyor.  Neredeyse sevimli gelmeye başlayacak insanlara.

Her şeyin bir görevi, sebebi var kâinatta, virüsün de var olmalı elbette.

Nemrut’a bir sinek, Ebrehe’nin fillerine ebabil kuşları, günümüz insanına da haddini bildiren dünyada toplam ağırlığı bir gram bile olmayan korona virüs oldu, üstelik canlı bile değilmiş.

Nerden çıktı, niye geldi başımıza diye soran sorana…

Herkesin bir sorusu, bir cevabı var ama hepsi kendi dışında, sebepler hep başkalarında. Ekle ekleyebildiğin kadar; pembe, mavi, yeşil, siyah ve kuyruklu sorular ve aynı özellikte cevaplar… 

Bilimsel olarak korona virüsün nasıl doğduğunu, nereden geldiğini biliyor gibiyiz.

Peki, mecazen bir anlamı yok mu?

Açık açık yapamadığımız için antik Yunan trajedisi oyuncuları gibi maskeler takarak içimizde yaşattığımız Nemrutlar, Ebu Cehiller için gelmiş olabilir mi? Takılan görünmez maskeler, en tehlikelisinden; kimse kimseden emin değil. Sanki bunlar insanlığın içinde hortladılar, zaman aşıp dünyayı geziyor, at oynatıyorlar. “Pan” sokaklarda sanki.

Bizlerse bazen kurban bazen seyirci bazen de virüsün ta kendisi. Ne yazık ki “İnsan insanın kurdudur” diyen Thomas Hobbes haklı çıktı. Hâlbuki bizim kültürümüzde insan insana ilaçtı, yurttu.

Gönlüm isterdi ki dünyayı kedere boğanlar virüse maruz kalsın… Lakin bunun için dilekten öte bir karar lazım.

Öyleyse biz bu akıbete lâyık mıyız? Muhakkak…

Mehmet Akif Ersoy yıllar önce teşhisi koymuş hastalığa:

“Gökten inmez bir de hiçbir şey… Bütün yerden taşar 

Kendi ahlakıyla bir millet ölür yahut yaşar!”

Virüs aslında nerede biliyor musunuz? İçimizde, dışımızda, hayatımızda, imanımızda, ahlakımızda, düşüncemizde, sevgimizde, ailemizde, komşumuzda, arkadaşımızda yazık ki her şeyimizde.

Virüsler de insanlar gibi çığırından çıkıp aşırılığa heves etti galiba. İnsanın dozu her geçen gün artan öldürücülüğü ile virüsün öldürücülüğü arasında bir bağlantı vardır bence.

Virüs, bütün insanlığın düşünmesi, ağlaması, ders alması gerekenleri gösterdi, görmek isteyene. Haddimizi bildirdi, bilmek isteyene. Gözümüzü açtı adeta, görmek isteyene.

Vücudumuzu hasta eden virüse çare hekimlerdeyse ruhumuzu hasta eden virüse çare nerededir?

Bana kalırsa çare, insanın iç muhasebesinde, haddini bilmesinde. O halde dersimizi iyi almak gerek. Asaf Halet Çelebi, iç muhasebesini içindeki putları kırarak yapmış:

“ibrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim”

Ya bizim içimizde büyüttüğümüz putlar, aşırılıklar, had bilmezlikler, vurdumduymazlıklar?

Edip Cansever’in şiirinde her şeyi masanın üstüne koyması gibi herkes geleceğe sağlam bir adım atabilmek için benzer bir şey yapsa; aşırıya kaçtığı şeyleri, neme lazım dediği şeyleri kafasından geçirse veya bir kâğıda yazsa... Uzun bir liste çıkar karşımıza bence.

Hangimiz nelerde aşırıya kaçmadık, haddi aşmadık ki… Hatta bunlarla övündük belki.

Artık insanlık için yeni bir milat var demiştim daha önce: Koronadan önce, koronadan sonra…

Koronadan sonra her şey güzel olacak mı o halde? Hayır, olmayacak. Her şey güzel olacak, dünyanın en eski yalanlarından olmalı, tüm zamanlarda geçerli.  Her şey güzel olacak olsaydı 2019’u gören bizler 2020’de bu hale düşmezdik. Hep beklenendir o güzel yarınlar, umut fakirin ekmeği ne de olsa… Yaşadığımız anın kıymetini bilmeyip güzel günleri bekleye bekleye bu hale geldik zaten. Köpeğin kuyruğunun peşinde koşması gibi bir şey bu, hiç gerçekleşmeyecek.                                                                

***

Koronadan kurtulabilmek için Amerika, Rusya, Çin…  bir ilâç ya da aşı bulmaya çalışıyormuş. Herkes çalışıyor, bilim adamları laboratuvarlarda ama henüz sonuç yok. Hastalıkla mücadelede hekimlerimiz çok başarılı, gurur verici bizim için.

O halde ne diyelim, ne dileyelim?

Korona virüs sonrası ferdin ve toplumun dertleri şifa bulsun!

Bizi öldürmeye gelen virüs, medeniyetimize diriliş vesilesi olsun!

Aşıyı bulmak da Türk hekimlerine nasip olsun inşallah!

Virüs bahane, asıl mesele köklere inmek, kendimizi bulmak… Kalın sağlıcakla…

 

Not: Materyalizmin ülkede at oynattığı bir zamanda manevi değerlerin hiçe sayılmasını anlatan Bahaettin Özkişi’nin Sokakta romanı okumaya değer bir romandır. 26.04. 2020

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Songül Kundakçı Cansız Arşivi