Bir Yudum Nefese Muhtaç
Korona fırtınası esti dünyada aylardır. Çok şükür fırtına dindi, diyecektik ama diyemedik. Hevesimiz kursağımızda kaldı.
2020 yılının ilk yarısında koronayla yattık, covid-19’la kalktık. Korona kısıtlamaları sebebiyle dolap beygiri gibi evin içinde döndük durduk. Virüs ha bitti ha bitecek diye ümitle bekledik. Gidişi olsun dönüşü olmasın diye beddualar ettik.
Çok şükür vaka sayısı azaldı.
Kısıtlamalar kalktı, diye derin bir nefes alacaktık ki kara haber tez duyuldu: Virüs, geri döndü.
Korona kısıtlamaları sebebiyle ilkbaharı kaçıran yurdum insanı; çiçeğe, böceğe, maviye, yeşile hasret… Yaz mevsimine yetişmenin sevinçli telaşıyla mesafesiz bir şekilde devetabanı bitkisi gibi her yere yayıldı, sere serpe.
Parklar, sahiller, caddeler, sokaklar cazibeli, albenili, davetkâr görünüşleriyle çağırıyor insanları. İnsanlar da tedbirsiz, düşüncesiz, aceleci ve akılsız…
Virüs ne yapsın böyle önüne gelene.
İnsanoğlunun rahatlığı virüse yaradı. Virüsün tekrar yayılmaya başlamasıyla bütün dünya bizim gibi panikte.
İkinci dalga paniği. İkinci dalga geldi, gelecek, gelir mi endişesi dillerde pelesenk.
Asıl soru bence şu: Bu virüsten dünya kurtulabilecek mi?
Allah bilir. Çünkü dünyalılarda bunun cevabı bilen yok.
Korona, bugün itibarıyla Türkiye’de 4.861, dünyanın süper gücü ABD’de 119.085, bütün dünyada da 440.000 cana ölüm sebebi oldu.
Dünyanın süper gücüne bak!..
Koronanın yaptığı hasara bakarak bu süper güce, süper cüce desek daha mı yakışır, ne dersiniz?
"Mavi-kırmızı" kıyafetiyle Amerika’nın gücünün sembolü yardımsever Süpermen’e aldanmayın siz. Bu süper güç denilen ülkenin insanları ekmeği-aşı bırak, bir yudum nefese muhtaç.
İşte Amerika’dan gizli değil aleni, hatayla değil bile isteye nefesin, uykunun, yemeğin haram edildiği insanlara birkaç örnek:
- Polisin uzun süre ensesine basması nedeniyle Floyd, “Nefes alamıyorum” diye inleyerek hayatını kaybetti.
- Aracında uyurken polisin gözaltına altına almak istemesine direnen siyahî adam öldürüldü.
- Çocuklarına yemek götüren siyahî genç polis tarafından öldürüldü.
Amerika, bütün insanlığın olduğu gibi kendi halkının da katili.
“Amerika katil katil” diyen Mahzunî’ye rahmet olsun. Ozan dili çevik olur, Mahzunî çok önceden söylemişti bunu.
Korona; Müslümanlara, yoksullara, siyah derili insanlara, tabiata, iyiliğe, barışa zarar veren dünyaya ve özellikle de Amerika’ya dil çıkarıyor, nanik yapıyor.
Allah’ın sopası yok ama çok şükür ki ilahî adalette de zaman aşımı yok.
Biz “kötülüğe iyilik er kişinin karı” deyip teröriste silah gönderen Amerika’ya bu salgında maske yardımı bile yaptık. O da burnumuzun dibinde beslemesi teröristlere maske gönderdi.
Anlamamız gereken bu bölgede hesaplarda değişen bir şey yok. Düşman aynı düşman, hain aynı hain.
Koronadan sonra uluslarası ilişkiler değişmeyecek. Yani “tırnağın varsa başını kaşı.”
Siyahî insanlara yapılan ayrımcılığı Amerika’da ve başka ülkelerde protesto eden gösteriler düzenleniyor. Varsın düzenlensin, artarak da devam etsin.
Dünyaya ve insanlığa zarar veren devletler, içindeki karışıklıklarla uğraşmaktan başka yerleri karıştırmaya fırsat bulamasın!
Allah(C.C.) dünyaya kötülük ihraç edenlere uyuz versin de kaşıyacak tırnak vermesin!
Dünyaya ve insanlığa verdikleri zarar kadar koronadan zarar görsün zulmün kaleleri!
Beddua etmeyi sevmem ama içimden geçenler bunlar. Ama bedduayla onların kötü duruma düşmesinden medet umacak kadar biz aciz miyiz?
İhtişamlı bir mazinin evlatları, daha ne bekliyor uyanmak için?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.