Türkiye'nin Mısır, Tunus ve Libya'yla hamlesi
Akdeniz'deki İslam hakimiyeti bu devletlerin ortak hareket etmelerine bağlı..
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, altı bakan, yaklaşık üç yüz iş adamı, diplomat ve bürokrattan oluşan devasa bir kafile ile Mısır, Tunus ve Libya?ya siyasi ve ekonomik bir çıkarma yaptı. Bu ziyaret, dünyanın yeniden yapılandığı ve bu bağlamda Orta Doğu ve Kuzey Afrika?da çok büyük siyasi olayların yaşandığı bir sırada gerçekleşiyor. Bölgede yeni bin yılın değişimleri yaşanıyor denilse yeridir. Bu ziyareti dünyanın ve bölgenin içinde bulunduğu şartlar önemli kılıyor.
2011 yılı başından bu yana, önce Tunus?ta, daha sonra Mısır, Libya, Bahreyn ve Yemen?de ve Suriye?de, buraları yöneten rejimlere karşı başlayan kitlesel başkaldırılar, bölgesel, hatta küresel dengeleri altüst etti.
Altmış küsur yıllık Arap-İsrail ihtilafı, yeni eşiklere geldi. Önümüzdeki günlerde Birleşmiş Milletlerde Filistin Devleti?nin bağımsızlığına kavuşması için oylama yapılacak.
Türkiye?nin 1948 yılından beri İsrail?le kurulduğu ilişkilerin en gergin noktalara tırmandığı bir zamanda yapılan bu çıkarmanın yankılarını, bölge ve Batı medyasından izliyoruz.
Erdoğan?ın ziyareti kesinlikle Bölge?de derin ve kalıcı izler bırakacak. Mısır?daki rejim değişikliğinden sonra, Cumhurbaşkanı Gül?ün, ardından da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın bu resmî ziyareti, Türkiye - Mısır ilişkilerinde yeni bir döneme geçişi ifade ediyor..
Mısır, en kalabalık nüfusa sahip ülke olarak, Arap dünyasında özel bir konuma sahip. Arap-İsrail ihtilafının da belirleyici ülkesi. ?Mısırsız savaş, Suriyesiz barış olmaz...? sözü bunu anlatır. Mısır?daki siyasi, sosyal ve kültürel gelişmeler, her zaman Arap alemini ciddi biçimde etkiler. Türkiye-Mısır ilişkilerinin seyir biçimi de, bölgede çok köklü değişimlere yol açabilir. Ayrıca Başbakan Erdoğan?ın, bölge ülkelerine ve genel olarak dünyaya verdiği mesajlar, dikkatle izlenmektedir.
Türkiye Arap dünyasındaki büyük siyasi değişim ve dönüşümlerle çok yakından ilgileniyor. Erdoğan?ın bu ziyaret sırasında Mısır, Tunus ve Libya vatandaşlarına, Filistinlilere ve genel olarak bütün Araplara vereceği mesajlar zihinlerde derin izler bırakacak.. Erdoğan?ın Mısır?da yaptığı konuşma, hiç şüphesiz, Obama?nınkinden daha çok dikkat çekecektir.
Türkiye?nin özellikle Mısır, Tunus ve Libya ile ekonomik alanda kuracağı yeni ortaklıklara da dikkat çekmek isterim. Türkiye, İslam ülkeleri arasında ortak sosyal, ekonomik ve siyasal doğruları bulma ve bunu ortak iradeye ve ortak politikaya dönüştürme sürecinin öncülüğünü yapacak. Türkiye?nin Mısır, Tunus ve Libya?da oluşturacağı ortaklıklar, siyasal açılımlar bakımından da önemli. Bu ülkeler demokratikleştikçe kalkınacak, kalkındıkça da bağımsız dış politikalar üretecek..
Mısır?ın İsrail ile kurduğu Camp David düzeni, artık sürdürülemez görünüyor. Mısır?ın, yalnızca ABD?den gelecek yardımlarla idare etmesi artık mümkün değil. Üstelik ABD mali krizdeyken mahut destek, oran ve zamanlama olarak eskisi gibi gelmeyecek.. Mısır, mutlaka ekonomik hamle yapmak zorunda..
Türkiye, Mısır, Libya ve Tunus demek, Akdeniz?in güney ve doğu kıyıları demek.. Akdeniz?deki İslam hakimiyeti bu devletlerin ortak hareket etmelerine bağlı.. Bu güne kadar hava gücüne dayalı İsrail ordusu, artık deniz kuvvetlerine de ağırlık veriyor ve Akdeniz?deki etkinliğini artırmaya çalışıyor. Akdeniz?de İsrail?in küstahlıklarına çevre ülkeleri seyirci mi kalacak? Bundan yararlanacak olan Batılı ülkelerin Akdeniz?deki tam hakimiyeti, çevre İslam ülkeleri için kıyamet demektir..
İslam dünyası, halklara dayanan, meşru yönetimlerle kalkınmış ülkeler topluluğu haline gelmesi gerekiyor. Türkiye?ye düşen, İslam ülkelerine, millet iradesini devlete hakim kılmanın ve kalkınmanın yolunu yordamını göstermektir.
İslam birliği, güçlü, güvenilir, etkili ve değişimin öncüsü yönetimlerin başarısı olacaktır..
Mustafa Yürekli - Haber 7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.