Mustafa Yürekli
Batı işgaline son vermek
Batı işgaline son vermek
Estetikçi İsmail Tunalı bir gün Türkiye’deki Müslümanları eleştirmeye başlayınca Mahmut Kaya, ‘Hocam, bildiğim kadarıyla sizin bir oğlunuz var. Şu anda nerede?’ diye sormuş. ‘Diş hekimliğinde okuyor’ demiş.. ‘Hocam onu niye İmam Hatip Okulu'na göndermediniz? diye sormuş Mahmut Kaya. İsmail Tunalı da ‘Mahmut Bey şaka mı yapıyorsun?’ demiş.
- Siyasal tutumun yargısal boyutu
- Siyaset kültürünün değişiminde iletişim
- Siyasal kültür ve iletişimde “Amerikanlaştırma!...”
- Siyasal iletişimde ‘benzeşme’ faktörü
- Demokrasimizin sorunu Batıcı siyasal baskıdır
- Siyasal kültür çeşitleri
- Suriye’nin geleceğine dair işaretler
- Suriye üç özerk bölgeye mi bölünüyor?
- D8‘de Türkiye, İran ve Mısır buluşması
- WEB TV - Mustafa Yürekli, medeniyet edebiyat ilişkisini anlattı...
- Batı işgaline son vermek
‘Soruyorum hocam’ diye cevaplamış Mahmut Kaya, ‘Siz çocuklarınızı imam hatip okullarına, ilahiyat fakültelerine göndermeyince, kültürlü aileler, çocuklarını göndermeyince; çeşitli kolejlerde okumuş, aileden iyi terbiye almış, ufku açık çocuklar gelmeyince.. Bizim gibi köylülere kalıyor bu din adamlığı, dini anlama ve anlatma işi. İmam hatip okullarının ve ilahiyat fakültelerinin kaynağı büyük ölçüde halktır. Orta ve orta kesimin altındaki halktır. Bunlar da bu kadar beceriyor. Ancak bu kadar temsil edebiliyoruz biz’ demiş. ‘Haklısın!’ demiş İsmail Tunalı.
*****
Prof.Dr. Mahmut Kaya, İstanbul üniversitesine ömrünü adamış, İslam felsesfesi bölüm başkanlığı yapmış bir akademisyen..
Mahmut Kaya, 70’li yılların başında yüksek lisans eğitimine başladığında Felsefe Fakültesi’nde asistanlar dahil öğretim kadrosu yirmi üç kişiymiş.
Prof.Dr. Nermi Uygur ‘Mahmutcuğum. Bizim kapılar dışarıdan içeriye açılır da, içeriden dışarıya açık değildir’ demiş, fakültedeki Beyaz Türklerin iktidarını ifade etmek için..
Prof.Dr. Macit Gökberk felsefe bölümü bölüm başkanı.. Mahmut Kaya, Gökberk için ‘Selanikli. Babası İstanbul'un düşman işgalinden kurtuluşu sırasında Türk ordusunun başında şehre giren Kurtuluş Savaşı kahramanı. Cumhuriyet döneminde Atatürk'ün ahbabı. Biz devlet cumhuriyeti kuran adamlarız. Kim bize laf söyleyebilir, diyenlerden’ diyor.
Mahmut Kaya Türk-İslam Düşüncesi Tarihi Kürsüsü Başkanı Prof.Dr. Nihat Keklik’e bir gün, ‘Hocam demiş, bu tesadüf mü, Felsefe Bölümündeki hocaların tamamı Balkan göçmeni?’ diye sormuş. Nihat Keklik, ‘Mahmut ben de o taraflıyım, Arnavut'um. İlk defa Anadolu'lu sen içimize geliyorsun’ demiş.
Prof.Dr. Mahmut Kaya, yapımcısı olduğum, pazar günleri 14’te Ülke TV’de yayınlanan Yaşadığımız Günler belgesel programında hayatını anlatıyor. Bu programda anlattı bu anektotları.
Batılılaşma, modernleşme denilen geleneğinden kopma sürecindeki Türkiye’de 20. yüzyıl boyunca üniversiteler Beyaz Türkler’e bırakılmıştı ve Avrupa merkezli bilim anlayışıyla yönetilmekteydi..
*****
İslam medeniyetinde ilk üniversiteyi Mısır’da Fatimiler kuruyorlar. Mahmut Kaya, Nizamülmülk, Nizamiye medreselerini kurdu. O zamana kadar medrese diye bir şey yoktu. Serbest. Herkes camide, mescitte, evinde bir yerde okutuyordu hocalar. Serbest. Kurumsallaşmamıştı. Kurumsallaşmamıştı. Ama İslam, ilim, kültürünün altın çağıydı o dönem. Altın çağıydı. Fatımi İmparatorluğu, Mısır'daki Şii, İsmaililer, Batıniler iş başına gelince, Ezher Medresesi'ni kurdular. Amaç nedir? Propagandist yetiştirmek. Da'i diyorlardı onlara. Ve enteresan, çok sıkı bir eğitimle o daileri yetiştiriyorlar, İslam coğrafyasının her tarafına gönderiyorlar. Ta Hindistan'dan, Türkistan'dan tut da mağrib, her tarafa.’ diye anlatıyor o ilk dönemi’ diyor.
Mahmut Kaya, bu batıni Şii saldırısına İmamı Gazali’yle karşı koyulduğunu anlatıyor: ‘Abbasi halifesi bakıyor ki, bastığımız zemin ayağımızın altından kayıyor. Her tarafta. Ne yapacağız diyor, işte Gazali'yi çağırıyor. Kuduğu Nizamiye Mederesesi’nin başına koyuyor. Gazali bakıyor ki bunlar nereden besleniyorlar? Felsefeden besleniyorlar büyük ölçüde. İhvan-ı Safa felsefesi diye dört ciltlik bir felsefe kitabı var; üslup fevkalade, didaktik, fakat sığ. Bir de onun beşinci cilt var, geniş bir fihristidir, endeksi yani. 52 risale. Bunu el altından bütün dağıtıyorlar İslam coğrafyasına. Gazali oturuyor. Bunlara cevap verebilmek için, bu belayı def edebilmek için iki sene felsefe okuyor. Tabi başvurduğu eser, burada en olgun şey İbn-i Sina felsefesi. Farabi ama Farabi'nin o kadar şey değil, İbn-i Sina'da büyük ölçüde. Ve bir sene de o okuduklarını tekrar gözden geçiriyor. Belli konular üzerinde yoğunlaşıyor. Oturuyor Makasıdül Felâsife’yi yazıyor. Filozofların derdi ne, ne anlatıyor bu adamlar, iddiaları nedir gözden geçiriyor. Felsefe alanında ehliyet ve liyakat sahibi olduğunu kanıtlamak için yazıyor bu kitabı. Sonra da Tehafütü'l-Felâsife'yi yazıyor. Tehafüt, tutarsızlık demek, filozofların tutarsızlığı. Yirmi mesele var.’
Mısır’daki El Ezher’e karşı Bağdat’ta Nizamiye medreseleri kuruluyor, İmamı Gazali, İslami ilimlerin dirilişini savunan İhyaulumiddin kitabıyla Şii kültür saldırısını ve işgalini püskürtüyor. Ardından gelen İbn Arabi, Mevlana ve Yunus Emre’yle direniş devam ediyor; Selçuklu ve Osmanlı medreseleriyle Ehli Sünnet vel Cemaat yolu bugüne kadar geliyor. Üstelik Haçlı işgali, Moğol işgali ve yeniden Avrupa işgaline maruz kalıyor İslam ülkesi daha sonra.
İslam felsefesi hocası Mahmut Kaya, İslam düşünce tarihini gözden geçirdikten sonra çağdaş İslam dünyasının bu köklü gelenek sorununa çözüm öneriyor; geleneği aktarmacılıkla yetinmenin tehlikesini ve yenilemenin önemini anlatıyor.. İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM)’daki çalışmaları ve İslam Ansiklopedisi’nin yayınlama mücadelesini samimi, coşkulu ve iftihar ederek anlatıyor.
Mustafa Yürekli / Haber7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.