Mustafa Yürekli
Suriye üç özerk bölgeye mi bölünüyor?
Küreselleşme sürecinde Irak’ta Saddam rejimi, Libya’da Kaddafî rejiminden sonra Suriye’deki Esad rejimi de çöktü. Böylece BAAS rejimleri tarih sahnesinden temizlendi.
Yakınlaşma döneminde, İsrail, İran ve Rusya’yla ilişkileri olan Suriye, sözde Türkiye’ye kollarını açmış koşuyordu. İpi elinde olmayan Esed’in İran ve Rusya’yı Türkiye’ye tercih edeceği belliydi.
- Siyasal tutumun yargısal boyutu
- Siyaset kültürünün değişiminde iletişim
- Siyasal kültür ve iletişimde “Amerikanlaştırma!...”
- Siyasal iletişimde ‘benzeşme’ faktörü
- Demokrasimizin sorunu Batıcı siyasal baskıdır
- Siyasal kültür çeşitleri
- Suriye’nin geleceğine dair işaretler
- Suriye üç özerk bölgeye mi bölünüyor?
Amerika Birleşik Devletleri, Hint Okyanusu ile Akdeniz arasındaki Ortadoğu adını verdiği köprüye el koyarken, Irak’ta destek aldığı Avrupa ülkelerinden Suriye’de alamadı.
Planlamaya göre, ABD işgalini; Birinci Dünya Savaşı sonunda Basra Körfezi’nde konuşlanan İngiltere Irak’ta destekleyecekti; doğu Akdeniz’de konuşlanan Fransa da Suriye’de destekleyecekti. ABD Irak’ta İngiltere’yi yanında buldu ama Suriye’de Fransa’yı aynı şekilde yanında bulamadı. ABD Suriye işgalinde İran ve Rusya’yı devreye sokmak zorunda kaldı. İran, zaten Irak’ta yanındaydı.
Bu denklemde Türkiye ittifakın dışında ve yalnızdı.. Karşısında ABD, Rusya, İran ve AB ülkeleri vardı; FETÖ, DEAŞ, PKK/YPG/PYD terör örgütleri de maşalarıydı..
ABD’nin Suriye’deki Yapılandırması
ABD PKK/YPG/PYD terör örgütünü Fırat’ın doğusuna çekti. Maşası olan DEAŞ’ın önünü açtı. Daha sonra PKK’yı DEAŞ’la savaştırıp, karşılığında toprak bahşetti. ABD Suriye’nin doğusuna mevzilendi; Rusya / İran ittifakı da Suriye’nin batısına konuşlandı; aralarında anlaşıp Suriye’yi paylaştılar. Fırat’ın batısında Rusya ve İran hâkimdi. Dolayısıyla ABD’nin doğuda besiye çektiği maşası PKK/YPG/PYD terör örgütü, Fırat’ın batısında Rusya ve İran’ın koruması altındaydı..
El-Kâide, DAEŞ ve el-Nusrâ ise İdlib’e yerleştirilmişti. İdlib dünyadan kopuk bir zindandı; orada yıllarca karanlıkta beklediler. Rusya ve İran İdlib’ten son derecede rahatsızdı; başlarına bela olacağını biliyorlardı; ele geçirmek için her fırsatta saldılar.
Türkiye ise milyonlarca Sûriyeli sığınmacıyı buldu topraklarında.. Yeni bir göç dalgasını bertaraf etmek için İdlib’e kol kanat gerdi..
ASTENA’dan DOHA’ya
ABD işgal planlanına göre Suriye’yi yeniden yapılandırdı:
Türkiye, el-Nusra ve daha sonra HTŞ’yi (Hey'etu Tahrîri'ş-Şâm, yani Şam Kurtuluş Heyeti, kısaca Suriye İç Savaşı'nda yer alan Sünni İslamcı siyasi örgüt) himaye ediyordu İdlib’te.
Rusya ve İran da Afrin, Tel Rıfat ve Münbiç üçgeninde PKK/YPG/PYD terör örgütünü korumasına aldı.
Türkiye 15 Temmuz başarısız darbe girişiminde silkinip kendisine geldikten sonra başarılı askeri harekâtlarla Sûriye’nin kuzeyinde kendisine bir güvenli bölge oluşturdu; bu bölge ayağını basacağı bir zemin oldu. Bu sayede Rusya ve İran ile Astana masasını kurdu.
Astana büyük bir fırsattı. Masada anlaşmalar yapıldı. Ne var ki Rusya ve İran taahhütlerine riâyet etmedi. PKK/YPG/PYD terör örgütüne hami oldular. İdlib’e yoğun bir şekilde saldırdılar.
Astana masası, zamana karşı dayanıklılık gösteremedi, artık devrildi. Doha masası, Astana’nın cenazesini kaldırıldı..
Santraç Tahtası
Rusya, Suriye desteğinin karşılığını daha işin başında Kırım’ı işgal ederek aldı. Bu yayılma, Rusya-Ukrayna savaşına dönüştü.
ABD, Rusya-Ukrayna savaşıyla hem Rusya’yı işin sonunda Suriye’den kovdu, hem de ordusuz Avrupa devletlerine göz dağı verip NATO’yu cazip hale getirdi..
Rusya bavulunu toplayıp doğu Akdeniz’den ve Afrika’dan topyekûn çekilecek..
ABD, Gazze’de gaza getirdiği İsrail ile de İran’ı Lübnan, Suriye ve Irak’tan kovdu.
DEAŞ’la PKK/YPG/PYD terör örgütünü meşrulaştıran ABD, İdlib zindanından çıkardığı HTŞ’yle de İran ve Irak’ı Suriye denkleminden çıkardı. Irak ve Suriye işgallerinin en büyük kaybedeninin İran oldu.. İsrail’in karşısında madara oluşu da işin en acıklı yanı.
Bundan sonra Türkiye-ABD, Türkiye-Rusya ve Türkiye İran ilişkileri bambaşka seyredecek..
Suriye’nin Geleceğini Şekillendirecek Güçler
Şam düştü. Suriye’de Esad dönemi nihâyet bitti. Türkiye’nin kurup yönettiği Suriye Milli Ordusu Tel Rıfat’ın ardından Münbiç’i de aldı.
PKK/YPG/PYD terör örgütü, kuzeydeki harekâtlarıyla Suriye topraklarının aşağı yukarı yarısını kontrol eder hâle geldi. Bu coğrafyalar su, elektrik ve nihâyet petrol sahalarını ifâde ediyor.
PYD’nin Türkiye sınırından uzaklaşması, hatta daha da ötesi yeni Suriye devletinin bileşenine dönüşerek görünmez hale gelmesi, kısa vadede Türkiye’nin büyük kazanımı gibi durabilir. Orta vadede Irak tipi anayasa ile karşımıza devlet altı bir yapı olarak çıkacaktır.
Suriye fiilen ikiye bölünmüş görünüyor. ABD Sûriye’nin enerji kaynaklarını PKK/YPG/PYD terör örgütün verdi.. Yaşanabilir topraklar, şehirler ve sınâî alt yapılar ise HTŞ’ye bırakıldı.
ABD’nin Suriye’yi siyasi olarak üç özerk yapıya ayırdığı anlaşılıyor. Suriye, HTŞ’nin hakimiyet alanı olan Sünnî Arap bölgesi; PYD’nin hâkimiyet alanı olan Sünnî Kürt bölgesi olmak üzere iki büyük eyalet olarak kurulacak. Sâhil Sûriye’sinde ise Rusya’nın üs güvenliğinin de sağlandığı bir Nusayrî özerk bölgesi olacak. Böylece Irak modeli, Sûriye’de de uygulanacak..
Türkiye, güneyinde bir tampon bölge kurmaya çalışıyor. Bu sağlanmadan ordusunu çekmemek için sonuna kadar direnecek, gerekirse fiili olarak devreye girecek.. Bu aşamada Türkmen varlığı gündeme gelecektir. Türkiye-Irak- Suriye sınırında bulunan Türkmenlerin tarihsel olarak baskın bir nüfusa sahip olduğu, çapraz olarak İran sınırına kadar uzanan geniş topraklar Lozan’da Misak-ı Milli Sınırları içindeydi..
Mustafa Yürekli / Haber7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.