Kırk Karede Erdoğan: 19. Erdoğan ile Abbas’ın Cumhurbaşkanı Külliyesi’ndeki fotoğrafı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas zaman zaman birlikte kameraların karşısına geçmekte ve Filistin davasına ilişkin açıklamalar yapmaktadır. Verdikleri pozlar arasında biri vardır ki hiç gözümün önünden gitmez: 16 Türk Devleti’nin üniformalarını giymiş askerlerin arkada fon olacak şekilde kademeli olarak dizildiği Erdoğan Abbas fotoğrafından söz ediyorum. Türkiye Filistin ilişkilerini de kapsayacak şekilde bu tarihe gönderme yapan özel fotoğrafı, ‘Kırk Karede Erdoğan’ yazı dizisinin bir bölümü olarak bu yazıda yorumlayacağım.
Ankara'da Atatürk Orman Çiftliği'nin içerisinde bulunan ve 2014'ten itibaren Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından kullanılan bir yerleşke olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin içinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Millet Camii, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi ve 15 Temmuz Şehitler Abidesi yer almaktadır. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Türkiye'nin 21. yüzyıldaki yeni imajını oluşturmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yabancı konuklar için yapılacak karşılama törenlerinde bandonun ve şeref kıt’asının yanı sıra tarihî giysiler içerisindeki askerlerin de bulunması kararlaştırılmış ve hazırlıkların hayata geçirilmesinin ardından yoğun bir tartışma çıkmıştı.. Oysa Avrupa ülkelerindeki protokol karşılamalarında tarihten mümkün olduğu kadar geniş şekilde istifade edilmektedir. Bizdeki resmî törenlerde de geleneksel giysiler içerisindeki askerlerin hazır bulunması normaldi. Törenlerde yeniçeri, levend ve hattâ daha eski Türk devletlerini sembolize eden tarihî elbiseler içerisindeki askerlerin bulunması hem memlekete gelen yabancı liderlere Türkiye’nin binlerce senelik tarihini hissettirebilir, hem de geçmişini unutmuş olan bazı vatandaşlara tarihle ilgili bazı gerçekleri hatırlatabilir..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı kabul etti. Karşılama töreninde 16 Türk Devleti’nin üniformalarını giymiş askerler ile çekildikleri fotoğraf tarihe geçti. Erdoğan ve Abbasın bu fotoğrafla dünyaya verdikleri mesaj, kardeşlik ve köklü ilişkileri vurgulamaktı.
Önce Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın kimliğine bir göz atalım..
Mahmut Abbas
Mahmut Abbas, 1935 yılında İngiliz manda yönetimi altındaki Filistin'in kuzeyinde Safed şehrinde doğdu. 1948 yılında İsrail kurulunca mülteci durumuna düştü. İlk İsrail-Arap Savaşı sırasında ailesiyle birlikte Suriye’ye göç etti. Suriye'de ve Moskova'da hukuk eğitimi gördükten sonra Şam Üniversitesi'nden mezun oldu.
Yaser Arafat’ın yakın arkadaşı olarak en başından itibaren Filistin Kurtuluş Örgütü’nün yöneticileri arasında yer aldı. 1970'li yılların sonlarından başlayarak İsrail'le yakınlaştı ve "iki devletli çözüm" üzerinde durdu.
1990'larda ‘Oslo Sözleşmeleri’ne aktif olarak katıldı. 1996'da Filistin Kurtuluş Örgütü genel sekreteri ve Arafat'ın resmi olmayan sözcüsü konumundayken, Arafat'ın Oslo Sözleşmeleri'ndeki tutumunu eleştirdi. Sözleşmelerin başarısız olarak İkinci İntifada’nın başlamasından sonra, intihar saldırılarına karşı tavır aldı ve Arafat'ın çizgisinden belirgin bir şekilde uzaklaştı. Az sayıda ılımlı Filistinli politikacıdan biri olarak, İsrail ve ABD hükümetleriyle diyaloğu sürdürdü.
Mart 2003'te Arafat bir yandan özerk Filistin yönetiminin başbakanlığı makamını oluşturarak, diğer yandan da artık kendisine rakip olan Abbas'ı bu makama atayarak kendi yetkilerini kısıtlamak zorunda kaldı. Abbas'ın bu makama atanması hem ABD başkanı George W. Bush hem de İsrail başbakanı Ariel Şaron tarafından Ortadoğu Sorunu'nun çözümü için ilk adım olarak talep edilmişti. Abbas'ın atamayı kabul etmesine kadar anayasa tarafından öngörülen beş haftalık süre Arafat'la kimi bakanlıklar konusunda anlaşamaması nedeniyle aşıldı. Abbas, Arafat'ın önerdiği kimi adaylar yerine ‘bağımsız, yolsuzluk ve adam kayırma iddialarına bulaşmamış uzmanlar’ olarak tanımladığı belli bir kadroyu geçirdi; Arafat sonrasının yönetimini oluşturdu.
Filistin'de Birlik
Mutlaka dikkatinizi çekmiştir: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan en son Kudüs meselesinde de görüldüğü üzere Türkiye Filistin ilişkilerini hem Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile hem de Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ile ayrı ayrı iletişime geçerek yürütmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki liderle görüşmelerinde İsrail'in Mescid-i Aksa'ya ve Filistinlilere yönelik saldırıları ele alınırken bu iki başlılık ve çözüm konusunda ortak hareket edememeleri yüzünden mesafe alınamamaktadır.
Filistin'de 2006 yılından bu yana meclis seçimleri düzenlenemiyor. 2016’daki seçimlerde Hamas sürpriz bir şekilde birinci parti olarak yükselmiş ve El Fetih sonuçları tanımadığını açıklamıştı. Bunun üzerine Hamas şiddet kullanarak Gazze Şeridi'nin yönetimini 2007'de ele geçirmiş, 2008'den bu yana ise İsrail'in açtığı üç savaş sonucu dış dünyadan neredeyse tamamen soyutlanmış bu bölge yıkım ve yoksullukla baş etmek zorunda kalmıştı. Kısaca Filistinli iki ana siyasi parti Fetih ve Hamas arasında 2007 yılından beri Filistin Yönetimi'nin bölünmesiyle sonuçlanan bir çatışma var..
Filistin Yönetimi lideri ve Filistin Kurtuluş Örgütü Başkanı Abbas, Hamas'ın silahsızlanmasını talep ederken, Hamas'ın askeri kanadı buna direnç gösteriyor.
Aynı şekilde Hamas'ı bir terör örgütü olarak gören ve son on yıldır Gazze Şeridi'ni Mısır'la birlikte abluka altına alan İsrail, Hamas silahlarını bırakmadığı sürece herhangi bir ortak Filistin hükümetini tanımayacağını söylüyor; İsrail Filistin’in bu iki başlı yönetim haline gelmesini istismar ediyor ve seçim yapılmasını da engelliyor.
Kudüs’ün İzzeti
Türkiye, İsrail'in saldırılarına karşı Filistin'e destek olmak için Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere, ilgili tüm uluslararası kurumları harekete geçirmek üzere bir takım girişimlerde bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin'den Rusya'ya, Katar'dan Pakistan'a, Kuveyt'ten Cezayir'e onlarca ülkenin devlet ve hükümet başkanıyla telefon görüşmesi yapmaktadır..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde, İsrail'in Kudüs'teki saldırılarını "terör" olarak nitelendirerek, sadece Müslümanların değil, bütün bir insanlığın vicdanını yaralayan bu alçakça saldırıları ve Filistinlilere yaşatılan zulmü en sert şekilde kınadığını ifade etmektedir.
İsrail'in uyguladığı terörü ve işgali durdurmak için başta İslam alemi olmak üzere tüm dünyayı harekete geçirmek üzere ellerinden geleni yapacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin her zaman Filistin davasının destekçisi olmaya, Filistinli kardeşlerinin yanında durmaya ve Kudüs'ün izzetini korumaya devam edeceğini belirtmektedir.
İsrail’in Filistin’e yönelik politikası, tüm evrensel değerlere ve neredeyse bütün hukuksal metinlere aykırılık teşkil etmektedir. Dolayısı ile AK Parti iktidarları, Filistin krizini, İslam davası olarak görmemekle birlikte; hem Filistin halkının haklılığını uluslararası kamuoyunun geneline yayacak şekilde vurgulamakta hem de meselenin barışçıl çözümüne katkı sağlayacak bir yaklaşım sergilemektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.