
Songül Kundakçı Cansız
Hep Bana Hep Bana!
Türkçede deyimler çoğu zaman iki kelimeyle ne çok şey söyler bize. Bir şeyleri anlatamadığımızda bütün akıcılığı ve derinliğiyle imdadımıza yetişir.
Görmezden gelmek gibi…
Peki ama kimi?
Kim bilir, belki hoşlanmadığınız biri, belki arkadaşınız, dostunuz, sevdiğiniz ama kırıldığınız biri… Bire birileri eklenir gider, gitmese keşke ama gönül hassas, gönül bir sırça saray, gönül dostun evi…
Şair güzel söylemiş: “Birbirimizi görmezden gelsek yüreğimiz de selamı keser mi acaba?”
Selamın sahibi var. Selamı sabahı kiminle keser insan?
Yüreğinden sürgün olanlarla keser pekâlâ.
Yok saymak, var saymak deyimleri neler neler anlatır…
Neyi yok sayarsınız?
Herkese göre değişir. Ben seni, sen beni, o bizi…
Kimleri yok sayar insan?
Sevmedikleri, küstükleri olabilir ya da isteklerini yaptıramadıkları, fikrine katılmadıkları, kullanamadıkları, kandıramadıkları, hakkını hukukunu çiğneyemedikleri…
Say say bitmez.
Hadi birini yok saydın diyelim, birini yok sayınca yok olur mu?
Bu da bir iletişim şekli ama sağlıksız bir iletişim. “Ben seni tanımıyorum; sen kimsin ki, ben de seni tanımıyorum” mesajı.
Bir şey ya vardır ya yoktur, sen yok sayınca yok olmaz ki…
Sen yok sayınca kimse görünmez olmaz.
Sen sadece görmezden gelebilirsin ama bilirsin ki var. Varsa açtığı yaralar aklında, beyninde, ruhundadır izleri, kanar durur sessizce.
Kimileri görevinde çok başarılıdır, başarısı görmezden gelinir, başarısızlar baş tacı edilir. Her nedense?
Az çalışan çok kazanır, çok çalışandan da rahatsız olunur, yok sayılır, tembellikleri ortaya çıkıyor diye.
Aynı karında yatılır, aynı evde ekmek su paylaşılır ama miras malı paylaşılamaz, payına düşene razı olunmaz. Yani “hep bana hep bana, Rabbena Rabbena!”
Hâlbuki hesap var, “Kitap” var yücelerden, bilir de bilmez; yarına kalır da yanına kalmaz.
Bazıları da varsa malın- mülkün “Dünyâ var imiş yâ ki yok olmuş ne umurun” (Ziya Paşa) diye diye peşinde koşmakta paranın helal-haram aramadan.
Paran varsa varsıl olursun, yoksa Nuri Has’ın dediği gibi “Paran kadar konuş”, maaşın kadar çıksın sesin. Anlayacağınız paran yoksa bu dünya da hükmün de yok. Dayın yoksa geçecek köprün de yok.
Neşet Ertaş ne güzel söyler:
“Zengin isen ya bey derler ya paşa
Fakir isen ya abdal derler ya cingan haşa”
Gönül öyle bir dağ ki yücelere yol vardır; mübarek vakitlerde “ah”lar bulut bulut yükselir semaya.
Fakirlerin, mazlumların gönül dili ulaşırsa yüce katına “var”ı yok, “yok”u var eder Yaradan.
Ah alanlar! Vah ki vah size, vah size, eyvah size.
Gönlünüz Cuma ferahlığını yaşasın sevgili okurlar, var olun!
Millî Marş Millî Ateş: İstiklal Marşı
13 Mart 2025 Perşembe 05:15Türk Artvin’in 104. Kurtuluş Yıldönümü: Bir Sancak Hikayesi
08 Mart 2025 Cumartesi 02:15Yangın Vaaar!
23 Ocak 2025 Perşembe 11:005 Ocak: Bayrak Şehrinde Bayrak Şairi Arif Nihat Asya
06 Ocak 2025 Pazartesi 01:30Türk Milletinin Öcü: Cumhuriyet Türküsü- III
29 Ekim 2024 Salı 11:08Cumhuriyet Türküsü - II
28 Ekim 2024 Pazartesi 11:45Teslimiyetten Istiklale: Cumhuriyet Türküsü - I
28 Ekim 2024 Pazartesi 00:24Ne Okusam Diyenler İçin: Çiçekçi Alman
03 Eylül 2024 Salı 20:1630 Ağustos: Dirilişin Ve Hesaplaşmanın Tarihi
30 Ağustos 2024 Cuma 14:52Ali Akbaş İle Röportaj
01 Temmuz 2024 Pazartesi 22:15




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.