Erdoğan ve Zengin'in devrim yapan siyasi projesi...
Bahri Zengin, Mavera?yı ziyaretinde Recep Tayyip Erdoğan?ı çok sıcak karşılaşmıştı. İki saati aşkın bir süre sohbet etmiştik.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1988 sonlarında, Feriköy?deki Ergenekon Caddesi üzerinde bulunan Şetat İş Merkezi?ndeki Mavera dergisinin yönetim merkezine ziyarete gelmişti. Bahri Zengin?le birlikte ağırlamıştık. Erdoğan?ın tarihi Mavera ziyaretini anlatacağım, bu yazımda ve Bahri Zengin?i kısaca tanıtacağım..
Çağımızın önemli fikir ve mücadele adamlarından, İslam dünyasının 20. yüzyılın ikinci yarısında çıkardığı öncü liderlerinden ve Milli Görüş'ün teorisyenlerinden Bahri Zengin, Ankara?da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Bahri Zengin?in ölüm haberiyle sarsıldım. Rahmetli Bahri Ağabey?e Allah?tan rahmet diliyorum, nur içinde yatsın.
Mavera dergisini İstanbul?a taşıyan ve Akabe Yayınları?nın o dönemdeki yönetim kurulu başkanı olan Bahri Zengin, 1983 yılında kurulan Refah Partisi?nin de Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı?ydı. Rametli Prof.Dr.Necmettin Erbakan Refah Partisi Genel Başkanlığını Ahmet Tekdal?dan yeni devralmıştı. Bahri Zengin de o dönemde Erbakan?ın kurmayları arasındaydı..
Recep Tayyip Erdoğan, 1984 yılında Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı olarak siyasete girmiş, Mavera?yı ziyarete geldiğinde de Refah Partisi İstanbul İl Başkanı ve Refah Partisi MKYK üyesi sıfatını taşıyordu.
Ben de Akabe Yayınları?nın ve Mavera dergisinin genel yayın yönetmenliği görevini üstlenmiştim o yıllarda..
SİYASETTE DEVRİM
Bahri Zengin, Mavera?yı ziyaretinde Recep Tayyip Erdoğan?ı çok sıcak karşılaşmıştı. İki saati aşkın bir süre sohbet etmiştik.
1985-1993 yılları arasında Refah Partisi Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bahri Zengin, Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan?ı birkaç ay sonra yapılacak 1989 yerel seçimlerinde Beyoğlu Belediye Başkanlığı?na aday olmaya ikna etmeye çalışmıştı. Belki il başkanı olarak Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olmayı düşünüyordu.
1989 yerel seçimlerinde Bahri Zengin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı, Recep Tayyip Erdoğan da Beyoğlu Belediye Başkan adayı oldular. Bu gelişme, Türk siyasi tarihinin de dönüm noktalarından birini oluşturacaktı: Refah Partisi?ndeki yeniden yapılanmanın fikir babalarından biri olan Bahri Zengin, kültürlü, yetenekli, cesur, liderlik özelliği olan, dürüst ve çalışkan gördüğü ve güvendiği Recep Tayyip Erdoğan?a il başkanlığı döneminde en büyük desteği verdi. Recep Tayyip Erdoğan da, İstanbul İl Başkanlığı görevi sırasında, özellikle kadınların ve gençlerin siyasete katılımını artırmaya yönelik çalışmalar yaparak diğer siyasi partiler için de model olan yeni bir örgütsel yapı geliştirdi. Zengin ve Erdoğan, İstanbul?da siyasetin tabana yayılarak geniş halk kitleleri tarafından benimsenip itibar görmesi yolunda önemli adımlar attılar. Bu yapılanma, Refah Partisi'ne 1989 yerel seçimlerinde Beyoğlu?nda büyük bir başarı kazandırırken, yurt genelinde de parti çalışmaları için örnek teşkil etti.
Bahri Zengin Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak herkesi kucaklayan yenilikçi düşüncelerini 1991 genel seçimlerinde RP'nin tanıtma kampanyasına da yansıttı: Kadınlar üzerinden çok aktif bir siyaset izleniyordu. Sandık teşkilatlarındaki kadınlara kadar herkes ?uyuyan devi harekete geçirmek? için çalışıyordu. Önce kadınlar partilere üye olamazken, Recep Tayyip Erdoğan ve Bahri Zengin?in projesi ile muhafazakâr kadın değişim-dönüşüm geçiriyor, sokağa taşınıyordu.
Mavera ziyaretinden beş yıl sonra, 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, siyasî yeteneği, ekip çalışmasına verdiği önem, insan kaynakları ve malî konulardaki başarılı yönetimiyle dünyanın en önemli metropollerinden biri olan İstanbul'un kronikleşmiş sorunlarına doğru teşhis ve çözümler üretti. Su sorunu, yüzlerce kilometrelik yeni boru hatlarının döşenmesiyle; çöp sorunu ise dönemin en modern geri-dönüşüm tesislerinin kurulmasıyla çözümlendi. Hava kirliliği sorunu Erdoğan döneminde geliştirilen doğalgaza geçiş projeleriyle son bulurken, kentin trafik ve ulaşım açmazına karşı 50'den fazla köprü, geçit ve çevre yolu inşa edildi; sonraki dönemlere ışık tutacak birçok proje geliştirildi. Belediye kaynaklarının doğru kullanımı ve yolsuzluğun önlenmesi amacıyla olağanüstü önlemler alan Erdoğan, 2 milyar dolar borçla devraldığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin borçlarını büyük ölçüde ödedi ve bu arada 4 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi. Böylece, Türkiye'nin belediyecilik tarihinde yeni bir çığır açan Recep Tayyip Erdoğan ve Bahri Zengin?in projesi, bir yandan diğer belediyelere örnek olurken, bir yandan da halk nezdinde büyük bir güven kazandı.
1994?teki yerel seçimlerden sonra Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Millî Görüş?ün belediyecilikte yakaladığı başarı, 1995 genel seçimlerinde RP?yi yüzde 21,38?le en büyük parti yaptı. Bu başarının arkasında, Recep Tayyip Erdoğan ve Bahri Zengin?in projesi vardı. 1995 seçiminden birinci parti çıkan RP?nin Genel Başkanı rahmetli Prof.Dr.Necmettin Erbakan başbakan olmuş ve 28 Şubat askeri müdahalesine maruz kalmıştı. Sohbetlerinde sık sık 28 Şubat sürecinde RP teşkilatları tarafından icra edilmeyen birçok fiilin kendilerine hamledildiğini anlatan Bahri Zengin, acı çekerek ?28 Şubat?ta hakikatı izharda yetersizdik!? derdi.
Sürekli herkesi kucaklayan, yenilikçi düşünceler üreten Bahri Zengin, Halk Meclisleri, SE-DE Projesi, Hukuk Toplulukları Modelleri'ni geliştirdi, Hak merkezli yeni bir "Anayasa Taslağı" hazırlanmasında öncülük yaptı. Bu çalışmaların Refah Partisi'nin kitleselleşmesinde önemli katkısı oldu.
Bahri Zengin, 1999 yılında FP?den İstanbul Milletvekili olarak Meclis'e girdi. 14 Mayıs 2000 tarihinde yapılan Fazilet Partisi I. Olağan Kongresi'nden sonra Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Numan Kurtulmuş?un yeni bir siyaset anlayışıyla yola çıkması üzerine Bahri Zengin Kurtulmuş?u yalnız bırakmadı ve HAS Parti kurucuları arasında yer aldı.
Erdoğan ve Bahri Zengin?in projesi, daha sonra AK Parti?nin kurucu felsefesi olacak ve Türk siyasetinde devrim yapacaktır. Bu projeyi daha da geliştiren Recep Tayyip Erdoğan, bir grup arkadaşıyla 2002?de AK Parti?yi kurup seçimlere katıldı, üç dönemdir iktidarda.. Türkiye?nin kalkınmasına ve demokratikleşmesine öncülük ediyor..
FİKİR VE MÜCADELE ADAMI: BAHRİ ZENGİN
Bahri Zengin, 1942 yılında Kilis'in Yavuzlu Köyü'nde dünyaya geldi. Zor şartlar altında okudu. İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi'nde lisans eğitimini tamamlayarak, Delft Teknik Üniversitesi'nde Sanayi Yönetimi ve Bölgesel Kalkınma alanında uzmanlık yaptı. Ardından master eğitimini İTÜ'de aldı ve Devlet Planlama Teşkilatı'nda uzman olarak çalıştı. Sanayi Bakanlığı Genel Müdürlüğü ve MKEK Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Askerliğini Antalya Havaalanı'nda Kontrol Mühendisi olarak yaptı. 1968 yılında girdiği D.P.T.'deyken Hollanda ve İngiltere'de "Sanayi Yönetimi" ve "Bölgesel Kalkınma" konularında ihtisas yaptı. Sanayi Bakanlığı'nda Genel Müdürlük, Türkiye'nin önde gelen Harp Sanayi ve Ağır Sanayi Kurumu M.K.E.K.'da Genel Müdür Muavini kadrosunda Harp Sanayi ve Ağır Sanayi projelerini yürüttü.
1964 yılında Büyük Doğu Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. 1970 yılında Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi'ni kurdu ve (ESAM) ilk Genel Başkanı oldu. Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil çizgisindeki sahih kültür sanat ekolüne mensuptu. Bahri Zengin, son yüzyılda İslam dünyası ve Türkiye?deki sosyal, siyasal ve ekonomik gelişmeleri yakından incelemiş, fikirler üretmiş ve davasının ön saflarında, yılmaz bir mücadele adamı olmuştur..
1976 yılında Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Akif İnan ve Erdem Bayazıt ile beraber Akabe Yayınevi'ni kurarak çıkardıkları Mavera dergisini, 1980?lerin ikinci yarısında tamamen sahiplenip İstanbul?a taşıdı. Kültür, sanat ve edebiyat hizmetlerine hayatı boyunca katkıda bulundu.
1987 yılı sonunda İstanbul?a taşınırken, Ankara?ya uğrayıp Erdem Bayazıt?la görüşmüştüm. Erdem Ağabey de bana yardımcı olmak için Bahri Zengin?e hitaben bir mektup yazmıştı. Erdem Bayazıt?ın selamıyla mektubu kendisine verdiğimde, Bahri Zengin çok mutlu olmuştu. 1988 Ocak ayında Akabe Yayınları ve Mavera dergisinde genel yayın yönetmeni olarak işe başlamıştım. İki yıl birlikte çalıştık..
Bahri Zengin, çeşitli dergi ve gazetelerde politik, ekonomik ve kültürel ağırlıklı yazıları yayınlandı. Siyasal düşüncelerini ?Özgürleşerek Birlikte yaşamak? adlı bir kitapta topladı. ?On The Record?, ?Sivil Anayasa? ve ?AT. Üzerine Söyleşiler? yayımlanan kitapları arasındadır. Mannan'ın "İslam Ekonomisi" adlı kitabını Türkçeye kazandırmıştı.
Mavera dergisiyle başlayan ve siyasi süreçle devam eden serüveni hep ideal bir çizgide seyretti. Siyasetçilere ve gençlere ağabeylik ve önderlik yaptı. Fikirlerinde ısrarlı, işinde takipçiydi. Siyaset onun için fikri bir mücadele idi.
MAVERA, ZENGİN VE ERDOĞAN..
1988 sonlarında, Feriköy?de Şetat İş Merkezi?ndeki Mavera dergisine ziyaretinde Recep Tayyip Erdoğan odama gelip benimle ayrıca sohbet etme inceliğini de göstermişti. Erdoğan?la o görüşmemizde edebiyatla yakından ilgilendiğini fark etmiştim. Mavera dergisinin ilk sayısından itibaren abonesiydi. Özelde edebiyat çevrelerini, genelde Türkiye?deki kültür sanat ortamını tahlil ve tenkit eden bir sohbet yapmıştık birlikte.
Recep Tayyip Erdoğan, Mavera ziyaretinde bana samimi, fakat son derece saygılı davranmıştı. ?Üstat, Mavera?nın yeni sayısını heyecanla bekliyoruz!? deyişi hala kulaklarımda çınlar. Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil çizgisinde sahih kültür sanat anlayışı, Bahri Zengin ve Recep Tayyip Erdoğan?la buluşturmuştu beni.
Gençliğinde Mavera başta olmak üzere edebiyat dergilerini takip eden, şiir okuyan, şiir okuduğu için cezaevinde yatan, dünyaya, hayata ve insana sanat penceresinden bakan bir politikacı ve devlet adamı Recep Tayyip Erdoğan. 1960 sonrasında Türkiye?de gençler sağ ve sol kutuplara ayrılıp çatıştırılırken, Recep Tayyip Erdoğan bu horoz dövüşünün dışında duran gençlerin liderlerindendi. Sağcı ve solcu gençler, ceza evlerine ya da mezara doldurulup teröre kurban edildiler. Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, insanlığın ve ülkenin meselelerine medeniyet perspektifinden bakmayı başardılar ve bunda kültür, sanat ve edebiyat uğraşısının payı büyüktü; vakti gelince de siyasete atıldı bu kuşak, ülkenin sorumluluğunu üstlendiler ve yeni bin yılın başında Türkiye?ye sıçrama yaptırdılar, ülkeyi daha kalkınmış, daha demokrat, daha güçlü, daha müreffeh ve lider bir ülke olma yoluna taşıdılar.
Bahri Zengin?le ilk kez 1983 yılında Erzurum?da karşılaşmıştım. Yeğeni Ahmet Fevzi Zengin fakülteden arkadaşımdı ve aynı evde kalıyorduk. RP?nin teşkilatlanma çalışmaları için gelmişti. Konferansında ve ertesi akşam bir ev sohbetinde bulunarak çok yararlanmıştım.
1980 sonrasında Türkiye?yi şehir şehir dolaşıp pek çok konferans veren Bahri Zengin, meselelere medeniyet perspektifinden bakardı. Hayatı boyunca medeniyet konusunu anlattı. Bahri Zengin?in 1983?te Erzurum?daki konferansında medeniyet hakkındaki söyledikleri hala kulaklarımda yankılanır: ?Tarih boyunca, toplulukların Allah, insan ve evren hakkındaki görüşleri, birey ve toplum hayatının her alanına yansımıştır. Üretilen tüm sosyal, hukuki, siyasal ve ekonomik değerler, Allah, insan ve evren anlayışının bir yansıması, bir türevidir. Dolayısıyla bir medeniyet, üretilen değerlerle değil, onlara kaynaklık yapan Allah insan ve evren anlayışıyla tanımlanabilir. Öyleyse farklı medeniyetlerden söz ederken, aslında bu üç varlık hakkında farklı amentülerden, farklı kabullerden söz etmiş oluyoruz. Medeniyetler, kaynakları itibariyle ya vahye dayanır, ya da beşeri düşünceye. İslam medeniyeti, vahye dayanan tek medeniyettir.? demişti. Bahri Zengin?in çağı betimlemesi ve tahlili çok önemlidir: ?Sömürü, işsizlik, yoksulluk, açlık, göçler, terör ve savaşlar, cezaevlerini dolduran suçlar ve mekanizmaları ölümlerle işleyen sistemler, içinde yaşadığımız çağın küresel gerçekleridir. Tüm bu olumsuzluklar küreselleşen ve dünyaya egemen olan Batı medeniyetinin ?ki GÜÇ MERKEZLİ bir medeniyettir- bir sonucudur.? Bahri Zengin?in çağrısı çok açıktı: ?Medeniyet, bir toplumun Tanrı, insan ve evren anlayışına dayanarak ürettiği değerlerdir. O halde tüm bu olumsuz sonuçların sebeplerini, egemen olan Batı toplumlarının Tanrı, insan, ve evren anlayışında aramak gereklidir. İnsanlığın ve milletimizin kurtuluşu, medeniyetimizi oluşturan Kur?an-ı Kerim?e dayalı yüce değerlere bağlanılmasıyla mümkün olacaktır.?
Başta Prof. Dr. Necmettin Erbakan olmak üzere pek çok aydının, Bahri Zengin?in de öncüsü olduğu Milli Görüş hareketi, medeniyetimizi inşa ederken, izlediği Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil çizgisindeki sahih kültür sanat anlayışıyla bir yandan her kuşaktan şairler, öykücüler, yazarlar ve sanatçılar yetiştiriyor, bir yandan da ciddi, samimi ve sorumluluk duygusu yüksek mücadele adamlarına ve siyasetçilere okul oluyor. 70 kuşağından Bahri Zengin, bir grup arkadaşıyla çıkardıkları Mavera dergisiyle, 80 kuşağı sanatçılarını, 90 kuşağı sanatçılarını yetiştirmekle kalmadı, 2000?li yılların siyasetçilerini, Başbakanı, Bakanı ve Milletvekillerini de yetiştirdi..
Nur içinde yat, Bahri ağabey; emekleriniz boşa gitmedi, fikirleriniz, davanız ve mücadeleniz kıyamete kadar sürecek, bayrak ilelebet elden ele dolaşacak.. Güzel hatıran, nice kuşakların yolunu ve ufkunu aydınlatacak. Allah sana rahmetiyle muamele eylesin..
Mustafa Yürekli - Haber 7
mustafayurekli@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.