Bilme ve sevme sınavları
Mustafa Yürekli, ?Öğrenme bilinci, hem bilme sınavını, hem de sevme sınavını kolaylaştırır, imanı güçlendirir.? diyor.
Yaşamanın, dünyada, iki sınavdan, bilgi ve sevgi sınavından geçmek olduğunu çok küçük yaşlarda fark ettim. Bu iki sınavın bilincinde olmak ve sınavları vermeye çalışmak, daha doğrusu aklı ve kalbi doyurmak, insan olmanın başlıca koşulu olduğunu erken öğrendim.
Bilgi ve sevgi sınavını, bela ve musibetleri sabırla karşılayarak, çileleri ve ıstırapları tevekkülle göğüsleyerek vermeye çalışıyorum. Daha doğrusu çilenin bir öğrenme süreci olduğunu, çileyle bilmeyi ve sevmeyi öğrendiğimi biliyorum; sözün, davranışın, tutulan işlerin ve ilişkilerin değerini belirleyenin de neyi ne kadar bildiğimiz ve sevdiğimiz olduğunun bilincindeyim.
EĞİTİM İŞKENCESİ
Yaşamak, en geniş yorumuyla öğrenerek sürüyor. Akıl sağlığı yerinde olan herkes, yaşarken, ister istemez bir şeyler öğreniyor. Anadilimizle, iletişim kurup ilişkilerimizi düzenliyoruz. Kurallarla, ilişkilerimizi düzenliyoruz. Beslenme, barınma ve konaklama gibi temel sorunlarımızı, öğrendiğimiz çözümlerle aşıyoruz. Kültür, bir bakıma insan sorunlarına üretilmiş çözümlerin toplamı.
Her toplum, dünyaya gelen her insan yavrusunu eğitimden geçirerek kültürünü yüklüyor. Aynı kültürü paylaşabilmek için aynı eğitimden geçmek gerekiyor. Her kültür, insanın aklını öğrenilmesi gereken bilgilerle doyurduğu gibi, kalbini de yaşanması gereken güzelliklerle doyuruyor. Kültürler, insanın bilme ve sevme ihtiyacını karşılayabildikleri sürece devam edebiliyorlar.
İnsan, kültür, iletişim ve öğrenme arasındaki ilişki içinde, sözde bilinçleniyor. Gazeteler, radyolar, televizyon kanalları, internet siteleri, dergiler ve kitaplar. Bilgi bombardımanına uğruyor insan. Başta kendimizin, çevremizin, ülkemizin ve yeryüzünün ne olduğunu bildiğimizi ve anladığımızı sanıyoruz, yüklenen kültür sayesinde. Eğitim adı altında, öğretilenler, sözkonusu öğrenilecekler dünyasının uçsuz bucaksız malzemesini üzerimize yığmakla gerçekleştirildiği için, yaşamımızı işkenceye dönüştürüyor.
Neyi, nasıl öğreneceğimizi bilebiliyor muyuz? Üzerimize gelen, bizi hareketsiz bırakan öğrenilecekler, insanı tutsak alıyor; düşünme gücünüzü ele geçiriyor. Eleştirel aklımızı kullanıyor. Kim bu eğiticiler? Niçin bu öğrenilecekleri bize zorla, 'döve döve' öğretiyorlar, ezberletiyorlar?
ÖĞRENMEK ÖZGÜRLÜKTÜR
Her toplumda, az sayıda da olsa, hayatını öğrenmeye açık tutan, öğrenmeyi değerli bulan, öğrenerek düşünen, öğrenerek kendini (benliğini/kimliğini), bilgilerini, ilişkilerini, yaşantısını gözden geçiren, öğrenme gönüllüsü insanlar vardır. Öğrenmeyi bilen insanlardır bunlar. İnsan olmak, öğrenme talebiyle gerçekleşir çünkü. Öğrenme, önemli bir insan hakkıdır bu yüzden. Öğrenme aşkıyla oluşur insan, dönüşür, kendini gerçekleştirir.
Öğrenmeyi öğrenmek, çağadaş kültüre ve iktidara karşı insanın öz gücünü oluşturması demek. Neyi, neden, nasıl öğreneceğine karar verebilme gücüne sahip olabilmek, yüksek bir öğrenme bilincine erişmek demek. 'Şu şu alanlarda, şu şu konularda bilgilerim eksik ya da özürlü' diyebilmek, bilgisinin değerlendirmesini yapabilmek. Edinirken ?öğrenilecekleri? süzme, ayıklama, eleştirme gücüne kavuşabilmek demek. Öğrenilecekler önünde edilgen, eli kolu bağlı kalmamak demek.. Öğrenmeyi öğrenmiş bir insan olarak, öğrenilecekleri düzenleme başarısını sağlayabilir çünkü.
Öğrenme bilinci, bilgiyi yönetebilmeyi ve yönlendirebilmeyi mümkün kılıyor. Neyi, neden, nereden, nasıl, ne amaçla öğrenmekte olduğunu bilmek, insan olmak içi çok önemli.
Nasıl öğrenir insan? Elbette ruhundaki öğrenme yetenek ve gücünü geliştirerek. Merak ateşini, arama, araştırma aşkını söndürmeyerek. Okuyarak, yazarak.. Tartışarak, söyleşerek ve konuşarak.. Öğrenme bilinci, iletişimde kazanılır ve geliştirilir. İletişimi, farklı öğrenme alanlarıyla, tarzlarıyla sürdürerek öğreniyoruz ve öğrenmenin bilincine varıyoruz. Öğrenmenin sonsuz bir tanıklık ve anlama olduğunu görüyoruz, iletişimi ilerlettikçe.
Neden öğrenir insan? Öğrendiğimizi, biricik olan varlığımıza ve yaşayışımıza yakıştırmak için. Özümseyebildiğimiz bilgilere ulaşmak için. Ancak böylesi bilgilerle yaratıcı olabilir, bilime, sanata, düşünceye katkıda bulunabiliriz.
Kimdir öğrenmeyi öğrenen? Kimdir öğrenme bilincini kazanan? Ömür boyu öğrenci olan, derim ben, her dem öğrenecek olan. Öğrenme erkini kendinde taşıdığı için özerk, öğrenmeyi bir iç zenginliği, bir bolluk, gürlük olarak görebilme gücünden dolayı, özgür bir insan.
Öğrenmeyi kendinde keşfetmiş biri, öğrenme bilincini de kazanmış demektir. Allah?ın er Rab sıfatının tecelli ettiği, öğrenme bilinci taşıyan insan; bilge, terbiyeli ve terbiyeci kişi.
BİLME VE SEVME SINAVI
Türkiye, iki yüz yıldır çift kutuplu bir ülke; toplum, doğu batı kutuplarına bölünmüş. Batıcılar iktidarda olduğundan ülkem bana modern kültürü dayattı; bu yüzden hayatım boyunca ülkemin modern kültürüne karşı direndim. Modern kültürde, bilgi alanı, vahiy dışı olduğundan çok problemlidir; doğru yanlışa karıştığından aklı ifsat eder. Allah sevgisinden uzak olan, dolayısıyla sevgiyi de bozan modern kültür, kalpleri de öldürür.
Ben çok şanslıydım, beni topluma katılmaya hazırlayan ailemde, Kur?an-ı Kerim?le karşılaştım, son peygamber Hz.Muhammed?i (s.a.v.) tanıdım, İslam?ı öğrendim. İmam hatip lisesinde ve ilahiyat fakültesinde eğitim alarak, öğrenme bilinci kazandım; bilme ve sevme sınavlarını verme konusunda ciddi çaba sarf ettim.
İslam?da önce ilim vardır, sonra iman, daha sonra da amel. Bilmeden neye inanacaksın? Vahiy bilgisine dayalı iman, insanın ilmini, anlayışını geliştirerek ameli düzeltir. Salih amel adı verilen iyilik yolunda yürüme; sözü, davranışları, işleri, tüm iletişim ve ilişkileri Allah?ın rızasına göre düzeltme, doğru yolda ilerleme, öğrenme bilincine bağlıdır.
Öğrenme bilinci, tevhit düşüncesiyle gelişir. Kur?an-ı Kerim?le Allah?ı tanımak, yaratış amacını bilmek, bilginin değerlendirmesini yapabilmek, bilmenin insanın sorumluluklarının temeli olduğunu görmek, öğrenme bilincinin geliştiğinin göstergeleridir. Bilme sınavı verilince, sevme sınavı da kolaylaşır. Allah?ı ve sevdiklerini sevmeyi öğrenir insan. Öğrenme bilinci, hem bilme sınavını, hem de sevme sınavını kolaylaştırır, imanı güçlendirir.
İnsan, öğrenme bilinciyle özgürleşir. İnsanın özgürlüğü, toplumunun yaşam biçimleri demek olan kültürün bağımsızlığıyla da ilgilidir. Kültürler, ancak vahiyle temellendirilebilirse bağımsızlaşır. İnsana sunulan malumat ve yaşama üslubu olarak kültür, ancak İslami yönetimlerde vahiy temeline oturur, canlanır ve gelişir. Bu yüzden öğrenme bilinci, öncelikle kültürün ardındaki politik oyunların, iktidar ilişkilerinin ayırdına varma çabasıdır. Bilginin insanları zincirlemeyip, özgürleştirdiği bir dünyaya özlem duyan bir insan, bilme ve sevme sınavını vermeye hazır demektir. Çünkü hakikate hizmet, bilmeyi ve sevmeyi yörüngesine oturtunca, gücün karşısına büyük bir özveriyle dikilmeyi de sağlayacaktır.
Türkiye?de dayatılan modern kültür, İslam?la çatışma halindedir; özel çaba gösterilmezse, bilme ve sevme sınavını vermek zordur. Ailede ve okullarda (imam hatip ve ilahiyatta) aldığım eğitimin, aklımı ve kalbimi İslam?da doyurmaya yetmeyeceğinin farkındaydım bu yüzden. İmdadıma, İslami hareket yetişti. İslami hareket içinde, hizmetlerde bilmenin ve sevmenin bilincine vardım, öğrenme bilincimi gerçekleştirdim.
Öğrenme bilincini, Allah?ı ve kulluğu bilmeyi sağlayacak boyutta geliştirmek, Allah?ı, başta Hz.Muhammed (s.a.v.) olmak üzere peygamberleri ve Salihleri sevmeyi sağlayacak boyutta geliştirmek, benim için İslami harekette mümkün olabildi. Allah?ın hukukunu, sevgisini her şeyin üstünde tutabilmek için çektiğim çileler, öğrenme bilincimi geliştirirken, bilmenin ve sevmenin imanla bağlantısını kavrattı bana.
Mustafa Yürekli - Haber7
mustafayurekli@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.