Yuvarlanan taşı yerine koymak
Şiirleri özellikle anmalıyım.. Sular seller gibi şiir okurduk ve dizeler bir ab-ı hayat gibi dolaşırdı dudaklarımızda...
Yazarlığın ne olduğunu, çok genç yaşta, yazı hayatımın başında, Nuri Pakdil'in ?Biat I' kitabından öğrendim.[1]
On sekiz denemenin yer aldığı Biat I, ?absürd bir ölü'ymüşcesine, adeta yurdumuzun, milletimizin ve medeniyetimizin üzerine bir karabasan gibi çöken ?yabancılaşma'nın karşısına çıkan bir aydının, bir inanç erinin, yerli düşünceye bağlılığının ve direnişinin deneme yazılarıdır.
Bir bakıma, Biat I, Nuri Pakdil'in, l969'da, Edebiyat Dergisini'nin çıkış gerekçelerini ve düşünce köklerini değerlendirmesidir: Osmanlı'nın yıkılışıyla birlikte, sahipsiz kalan topraklarda; Orta Doğu ülkelerinde, kültür değişiminin kavurucu, kurutucu etkileri görünür. En çok da Türkiye, Türkiyeli aydın yaşar bu trajediyi.
Yaşanan ve ortaya konulan edebiyat, kendine yabancı; yabancılaşmaya bağımlı bir edebiyattır ve "bağımlı edebiyat biatsız edebiyat olduğu için, biata yönelemediği için, yine bir eksik alanda dolaşıp durduğu için, taşın kaymasını durduramamıştır." İşte yazarın, yazının ve "edebiyatın görevidir, bu yuvarlanan taşı yerine koymak." (Kalemin Yükü). Pakdil'e göre; yuvarlanan bu taşı, biat sonucu sorumluluğunu yerine getiren aydın ve sanat / edebiyat yerine koyacaktır.
Yazma eylemine, edebiyat eylemine öncülük eden Nuri Pakdil, ?biat' kavramıyla, yazarlık bilincini ve sorumluluğunu, yazarın kendini konumlamasını, bağlanmasını, yazının sosyal ve tarihsel işlevini ele alıp ayrıntılarıyla irdelerken, biz yazar adaylarına da öğretmenlik yaptı, kılavuzluk etti.
Yetmişli yılların ikinci yarısında, lise yıllarında, elimde Edebiyat dergisi ve Nuri Pakdil'in kitapları, okumanın, düşünmenin ve yazmanın coşkusunu paylaşırdım arkadaşlarımla.. Edebiyat'ın her yeni sayısı, Mavera'nın, Yönelişler'in her yeni sayısı bir mektup gibi gelirdi bize. Elimize aldığımızda kalplerimiz çarpardı. Necip Fazıl Kısakürek'in, Sezai Karakoç'un, Nuri Pakdil'in ve çevrelerindeki yazarların kitaplarını, bize yazılmış birer özel mektup gibi kelimelerin her birinin üstünde dura dura, cümleleri özümleye özümleye okurduk. Ezberlediğimiz cümlelerini, günlerce düşünür, arkadaşlarla aramızda tartışırdık.Yuvarlanan taşı yerine koyma derdine düşerdik hep birlikte.. Taş daha fazla yuvarlanmamalıydı çünkü..
Şiirleri özellikle anmalıyım.. Sular seller gibi şiir okurduk ve dizeler bir ab-ı hayat gibi dolaşırdı dudaklarımızda..
Dedim ya, benim açımdan ?Biat I'in Pakdil'in kitapları arasında ayrı bir yeri vardı, yazarlık sorununu işlediği ve bana kılavuzluk ettiği için. Batı düşüncesini ve sanatını bu kitaptan öğrendim.. Batılılaşma maceramızın doğru sorgulamasını da.. Edebiyat tarihimize ve edebiyata bakışımı da bu kitaba borçluyum.
Necip Fazıl Kısakürek'in, Sezai Karakoç'un ve Nuri Pakdil'in kitaplarıyla yetişmek, biat kürtünü canlandırmaya adanmak yanlış mıydı? Elbette doğruydu.. Niçin doğru olduğunu, birkaç yazıyla izah etmeye çalışacağım inşallah..
[1] Biat I, Nuri Pakdil'in l969-l973 dönemi deneme yazılarını kapsayan ilk kitabıdır.
Mustafa Yürekli - Haber7
mustafayurekli@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.