Hayati Koca

Hayati Koca

İstiklâl Marşı Duruşu

İstiklâl Marşı Duruşu

“Bayrak asla kumaşlardan bir kumaş, millî marş ise sıradan bir söz, şarkı ya da müzik değildir.”

Bu marş en çok bize yakışmaktadır.

İstiklâl Marşı, Asya bozkırlarından gelmiş bedenlerin Anadolu’da bir ruha, bir şuura kavuşmuş şeklidir.

İstiklâl Marşı, tepeden tırnağa iman ve inançla yoğrulmuş Türklerin ve Türklüğün, tarih sahnesinden silinmesine karşı oluşturulmuş bir kalkandır.

İstiklâl Marşı, bir milletin içinde vatan düşmanlarına arka çıkanlar olmadıkça o memlekette vatan düşmanlarının muzaffer olmalarına imkân olmadığının beyanıdır.

İstiklâl Marşı, bu toprakların, bir geçmişi olduğu gibi, bir geleceği varsa bu geleceğin hangi temeller üzerine inşa edileceğinin ilanıdır.

Türk milleti, İstiklâl Marşı’nın yazıldığı günden bugüne nasıl ki bilgi ve şuurunu İstiklâl Marşı ölçülerine göre oluşturduysa bundan sonra da yoluna İstiklâl Marşı’nı kılavuz yaparak devam edecektir.

İstiklâl Marşı; Türk milletinin dil, din, bağımsızlık, cesaret, vefa, inanç ve kardeşlik nitelikleri ile oluşmuş mayasıdır. Mayasında asalet olanlar, İstiklâl Marşı’ndan kopmadıkça bozulmayacaklardır.

İstiklâl Marşı; tek başına bir kitap, bir külliyat, bir ferman, bir çağrı, bir uyarı, vatanını ve milletini sevenlere dost; vatana ve millete yan gözle dahi bakanlara korku veren bir cellattır.

Milletleri millet yapan manevi değerlerin başında bayrak ve millî marş gelir. Bu iki değer bir milletin özgürlüğünün ve öz benliğinin sembolüdür. Bu iki değer bir milletin onuru ve namusudur. Bayrak ve millî marş kavramlarının anlamını idrak edememiş toplumların kendi kutsallarını önemsizleştirmeleri, değersizleştirmeleri kaçınılmaz bir gerçektir. Bayrak asla kumaşlardan bir kumaş, millî marş ise sıradan bir söz, şarkı ya da müzik değildir.

Bayrağa saygı, İstiklâl Marşı’na sevgi, İstiklâl Marşı okunurken takınılan tavır ve oluşturulan coşku; topluluğun vatan sevgisinin, milletin bu değerleri ne ölçüde sahiplendiğinin açık bir göstergesidir. Sizler, bayrak törenlerinde, sizin için canlarını feda edenlere sadece sesinizi feda etmekten kaçınmayacaksınız.

Bir toprağın vatan olabilmesi için millet, milletin de devamlılığı için devletin olması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Devlet olmanın esası; o devletin mensuplarının kendine has dilinin, dininin, gelenek – göreneğinin, bayrağının ve marşının olması ile kaimdir.

Bizim “korkma” diye başlayan Millî Marşı’mız bir meydan okuma, bir başkaldırı, bir cesaretlendirmedir.

İstiklâl Marşı’mız milletin kanlı canlı, ete kemiğe bürünmüş şeklidir; milletimizin kimliğidir, bu millete dayatılan tarzların hepsinin hiçe sayılabileceğinin ve bunların dışında da esaslar olabileceğinin senedidir. İstiklâl Harbi’ni İstiklâl Marşı’mızın manasıyla kazandığımızın dünyaya fermanıdır. Şiirlerini imanıyla yazan merhum şair Mehmet Âkif Ersoy’un “o benim değil, milletimin eseridir.” diyerek milletimize en güzel hediyesidir. Mehmet Âkif, milletimin eserini milletime emanet etmiştir.

Türkiye, dünyadaki ülkelerden herhangi biri olmadığı için İstiklâl Marşı’mız da tarihî bir belge niteliğindedir. Dünyada Millî Marşı şiir olan tek ülke Türkiye’dir; diğerleri bestelenmek için yazılmış şarkı sözleridir. Ülkemizin asilliği, şiirin soyluluğu, milletimizin yüceliği doyumsuz bir ahenk ve nakış oluşturmuştur. Kırk bir mısrada kırk bir ayrı kuyu açılmış, kırk bir ayrı cevher çıkarılmıştır.

“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” derken cesaret,

“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım” derken bağımsızlık,

“Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var” derken inanç,

“Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın” derken uyarı,

“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı” derken tarih,

“Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl” derken vefa hem marşımızın hem de milletimizin nakışı, kimliği olmuştur. Bu marş en çok bize yakışmaktadır. Çünkü kaçakların, göçerlerin hırsız ve arsızların, yolsuz ve çulsuzların marşı olmaz.

12 Mart 1921’de TBMM’de Millî Marş adayı şiirler okunurken meclise M. Kemal Paşa başkanlık etmekteydi. O gün M. Kemal

Paşa da Millî Marş’ı ayakta dinleyenler arasındaydı. M. Kemal Paşa’nın en sevdiği ve “Bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar işte bunlardır” sözleri meclis kayıtlarına geçmiştir. Bu bölüm İstiklâl Marşı’nın son bölümüdür;

“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!”

dizelerini bir kez daha hatırlatıyorum. İstiklâl Harbi’nde şahadeti olan, İstiklâl Marşı’nda rengi ve emeği olan herkesi rahmetle minnetle anıyor, merhum M. Âkif Ersoy’un duasıyla sözlerimi bitiriyorum. “Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın.”

Not: Yazının başlığına, cümlelerine, ruhuna düşen bir İsmet ÖZEL gölgesi, aydınlığı, dirayeti vardır. İstiklâl Marşı’nın harf harf yeniden özümsenmesi çabaları, düşündürdükleri ve öğrettikleri için binlerce teşekkür...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayati Koca Arşivi