Sosyal Meydan

“…hikâyenin içindeyim, görünmediğime bakma, dedi.”

Sosyal Meydan

Ayrı dünyalardan, ayrı zamanlardan gelmişlerdi. Çok sevdiler birbirlerini. Sevgide ve aşkta soru sorulmazdı, sormadılar. Her geçen gün daha da yaklaştılar birbirlerine, ikileri bir oldu. Biri çok erken gelmiş, bir diğeri de çok geç kalmıştı; bunun da farkındaydılar, hiç söylemediler birbirlerine. Planları ve pazarlıkları olmadı, olsaydı kendileri de hikâyeleri de olmayacaktı; bunun da farkındaydılar.

Her şey o kadar güzeldi ki… Bu kadar güzelliği hak edecek ne yaptık ki diye düşünmeye başlamışlardı.

Fazla düşünmelerine gerek kalmadı; kadın sevdiği ile, olmak istediği şey tercihlerinden olmak istediğini seçti. Sevdiği aynı yerde, aynı şekilde kaldı. Gitmedi bir yere, değişmedi; azalmadı, arttı. Yazdı, söyledi, çizdi, yürüdü, anlattı… Dinmedi, dindiremedi. Ağladı, sustu; sustu, ağladı.

Herkesin içinde, herkesten gizli. Bir paslı ayna, bir hisli yürek…

Ayrı dünyalara dündüler. Zamanları da yerlerine döndü.

Konuşmadılar, yazmadılar, buluşmadılar. Sosyal medyadan takipleşmeyi de bıraktılar. Ellerinde kalan tek şey takip ettikleri ortak kişiydi. Sevgiye, aşka dair yazdıklarını her ikisi de beğenmeye başladılar. Hem yazılanları kendilerine pay ediyorlar hem de birbirlerinden haberdar oluyorlardı. Ayrı dünyalardan aynı ağa takılıyorlardı. Sosyal medya, sosyal meydana dönüşmüştü. Aynı masanın uzak köşelerinde, aynı yastığın uzak uçlarında, aynı odanın uzak koltuklarında, aynı şemsiyenin farklı yanlarında gibi. Her şey olmuş, hiçbir şey olmamış gibi.

(GÖLGELİKTEN GEÇERKEN/ İzler ve Yansımalar)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayati Koca Arşivi