İrfan Küçükköy
Türkiye'nin Modernleşme Davası
Türkiye’de, Milliyetçi ve mukaddesatçı aydınlar, kalın çizgilerle olmasa bile, Batılılaşma ile modernleşmeyi ayırmaya çalışırlar. Batılılaşma, Büyük Batı devletlerinin sosyal hayatını olduğu gibi aktarmaktır. Tanzimat Dönemi (1839), Islahat Dönemi (1856) ve II Meşrutiyet dönemi (1908) tam anlamı ile Batı modellidir. Batıdan bir kaç yenilik alınmaya başlanmış, dans salonları ve eğlence merkezlerine, gece klüplerine kadar varmıştır. Hürriyet ismi verilen Meşrutiyet döneminde, Batı’da ne varsa, hangi ahlakî çürümüşlük varsa bizde de görülmeye başlamıştır. Yani ASRİLEŞMEK, Modernleşmek, MUASIRLAŞMAK telaffuz edilmiş ve fakat Fransa model olmaya başlamıştır. Batı modelliğinden kurtulmak mümkün olmamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, Milli Mücadele sonrasında, Yunan Askerlerinin Batı Anadolu’yu işgal teşebbüsünü bertaraf ederek, dini heyecan içinde milli bir devlet olarak kurulmuştur. Ruhu İstiklal marşıdır. Bu hareket Milli ordumuz önderliğinde, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları komutasında, Müftülerin, imamların açık desteği ile kurulmuştur.
1916 yılında Milliyetçi mukaddesatçı aydınlar tarafından kurulan Türk Ocakları’nın organizesinde, Anadolu ve Rumeli topraklarında, il müftülerinin can siperane didinmeleri, milli mücadelemize ruh ve can vermiştir. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri, müftüler ve imamlar rehberliğinde teşekkül etmiştir. Milli Mücadelenin hedefi milli ve dini hayatı korumaktır.
İstiklal savaşı Batı tipi sosyal yapıyı ikame etmek için yapılmış değildir. Aksine, gayesi düşmanı yurttan atmak kadar önemli olan, İslam süzgecinden geçmiş milli ve dini sosyal yapıyı korumaktır
Türkiye aydınları, Cumhuriyet dönemine, üç güçlü kültürel akım içinde ulaşmıştır.
a-Biri fikriyatını Ziya Gökalp’in kitaplaştırdığı, hatta Türk Ocakları bünyesinde temsil ettiği bana göre “Yarı Batıcı” bir milliyetçi cereyandır. Biz Mücadeleciler, Ziya Gökalp’e iltifat etmiyorduk, Ziya Gökalp’in görüşlerini İslam özünden uzaklaşma olarak görüyorduk. Türkçe ezan, Türkçe namaz gibi konuları, tenkit ediyorduk. Bu konuda Sayın Aykut Edibali’nin nefis bir değerlendirmesi vardı. Ziya Gökalp’i büyük bir Türk sosyoloğu olarak görüyorduk. Ama bizim için rehber olamayacağını ifade ediyorduk. Ziya Gökalp’in “ İslamlaşmak, Türkleşmek, muasırlaşmak” ideali bizim için de yüce bir hedefti.
b-Osmanlıda doğup gelişip, Cumhuriyet dönemini de etkileyen ikinci cereyan, “Tam Batıcı Akım”dır. Bunlar İslam’ı dışlamaktadır. İslam’dan kaçmak için çareler aramaktadırlar. Dini terakkiye mani görmektedirler. Bunların başkanlığını olmasa bile sözcülüğünü İslamcılıktan Batıcılığa, Kürtçülüğe, Türkçülüğe, Ateizm’e evrim geçiren Dr. Abdullah Cevdet yapmakta idi. Dini dışladığı için Necip Fazıl onu, Aduvvullah Cevdet olarak ifade etmiştir.
c-Üçüncü ve öz kitle müslüman halk ve dindar aydınlardı. Mehmet Akifler, Eşref Edipler, Hasan Basri Çantaylar, binlerce dindar aydın Milli Mücadelenin kahramanlarıdır. İkinci Mahmut döneminde çıkan kanun gereği sadece İmamlar, müezzinler, Şer’î Mahkeme Kadıları, medrese hocası ulema sınıfı sarık takabiliyordu. İstiklal Harbinin, yani milli Mücadele’nin yüklenicileri, Sarıklı Mücahitler ve cansiperane çalışan başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere, Mareşal Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, başka komutanlar emrinde kahraman Türk Ordusu’dur. 1925’e kadar bu böyle, halk ve Ordu birlikteliği içinde devam etmiştir.
1925 tarihinde, Batı Başkanlık saraylarında uygulanıyor diye ilk Cumhuriyet Balosu, Ankara Türk Ocağı salonunda yapılmıştır. Bu balo şahitlerin ifadesine göre mevlit toplantısı gibi geçmiştir. Sadece üç kişi eşleri ile dans etmiştir. Daha sonraki senelerde Cumhuriyet Baloları, başka salonlarda 1950 yılına kadar devam etmiş, sadece Mustafa Kemal Atatürk’ün öldüğü sene yapılamamıştır. 1950’de Demokrat Parti döneminde tamamen kaldırılmıştır. 19 Mayıs Gençlik Bayramı gösterileri gibi olsa da bu balolar, Türkiye kültür ortamında önemli bir kırılma noktası olmuştur. 1926’da Mehmet Akif Mısır’a ve Halide Edip Amerika’ya uzun sure kalmaya Türkiye’den ayrılmışlardır.
Türk halkı Batılılaşma ile Modernleşmeyi hep ayrı tutmuştur. Mücadele Birliği olarak biz de ayrı tuttuk. Tabi iki modernistiz. Ama asla Batıcı değiliz. Bu konuyu geniş işlemiştim. Başka zaman sunarım. Türk Halkı, Modernleşmeyi, başta modern ilim ve teknolojiye ulaşmak olmak üzere modernleşmeyi hoş görürken Batı taklitçiliğini hep reddetmiştir. Bu konunun iyi kavranması gerekir.
Uzun bir yazımdan kısalttığım için fikir kopuklukları olabilir. Maksadım anlaşılmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.