Hayati Koca
Ülkü, Ülke Ve Öğretmen
“…ülküyle kurulmuş ülkenle anılsın ismin. Adın öğretmen, sadece böyle bilinsin.”
Ülkü, Ülke Ve Öğretmen
Oku, diye başladı hikâye.
Ondan öncekilerde olduğu gibi. İçe doğru, içten. Bir öğreten, bir öğrenen ve sayısız, ölçüsüz aydınlık.
Tahta…
Bazen masa, bazen sandalye. Bir sahne, ışıksız.
Işığı gözlerden, alkışı sözlerden, vefası gönülden bir sahne. Anlık değil, ömürlük; rol olsun diye değil, ekol olsun diye.
Bir çocuk, bir yürek, bir düşünce, bir gönül… Önce her yönüyle insan, sonra soran, örnek alan.
Hesabı, kitabı her yerde öğrenirdi. Sen ona hesaplı, kitaplı yaşamayı öğrettin.
Üçgenin iç açılarıyla beraber, insanların iç acılarını öğrettin.
Maddenin katı, sıvı ve gaz haliyle birlikte incinmemesi gereken bir gönül hâli de olduğunu öğrettin.
Ülkemizin yedi bölgeden oluştuğunu anlatırken, geçmişte olduğu gibi bugün de vatan toprağını korumak için yedi düvelle mücadele edildiğini öğrettin.
İsmin yalın haliyle, kalbin yalın halini birleştirmeyi öğrettin.
Sayı saymayı öğretirken küçüklerini sevip büyüklerini saymayı da öğrettin.
Bir dili veya birden fazla dili öğretirken en önemli dilin gönül dili olduğunu öğrettin.
Öğrenciyi bedensel olarak geliştirirken asıl meselenin ahlakla bütünleşmiş zeki ve çeviklik olduğunu anlatıp öğrettin.
Selam sana, aydınlık yarınlar sana; huzurlu, sağlıklı, başarılı bir hayat sana yazılsın öğretmenim.
Ülküyle kurulmuş ülkenle birlikte anılsın ismin.
Ne gönülden silinsin ismin ne gözlerden kaybolsun cismin.
Adın öğretmen, sadece böyle bilinsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.