
Mustafa Yürekli
Ümmetin kurtuluş savaşı Suriye’de yeni başlıyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘Büyükelçiler ile İftar Programı'nda (3 Mart 2025) “bırakın sorun çözmeyi, kendisi sorun üreten” diyerek mevcut küresel sistemi eleştirirken; Birleşmiş Milletler’in geldiği noktayı, “acımasız uluslararası bir gerçeklik inşa ediliyor” şeklinde tanımladı. Büyükelçilere önüne geçilmezse, bunun varılacağı yerin, ‘siyasi ve askeri patlamalar’ olacağı uyarısında bulundu..
Birleşmiş Milletler’den Dünya Devletine
Birleşmiş Milletler (BM) dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için elli devlet tarafından 24 Ekim 1945’te kurulmuştu; kendini "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş" olarak tanımlamaktaydı. Uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını küresel düzeyde yasaklamaktaydı. Ne var ki 75 yılda geldiği nokta, yeni bir dünya savaşı..
Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulunda bulunan beş devlet, Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin; ortak ve ayrı ayrı açıklanmamış hedefler belirlemiş olabilir. Bu beş devlet, üç çeyrek asırda aralarında rekabet ederken, birlikte dünya devleti hedefi için çalıştılar. Tek yönetim, tek pazar ve ‘tüketici’ adını verdikleri tek tip insan..
Üç aşamada geldikleri şu: İslam alemini Avrupa’nın karanlık orta çağına sürüklemek.. Mevcut 57 devleti bölerek yüzlerce küçük devlet oluşturmak istiyorlar.. BM’den dünya devletine geçerken, ordusuz küçük devletler, küresel pazarın zabıtalığını üstlenecek..
Suriye’deki İç Savaş
Türkiye, İran, Irak ve Suriye, sosyal yapıları ve siyasal sistemleriyle ilerde bölünmek üzere dizayn edilmiş.. Artık ulus devletler tarih sahnesinden kalkarken bölünüp yok olsun istiyorlar.. Dört devlet de iç çatışma, ekonomik borç batağı ve gittikçe artan dış baskıyla ayakta duramaz hale gelmedi mi?
Türkiye’de her on yılda bir yapılan darbeler, ekonomik bunalımlar ve terörün amacı milleti devletle çatıştırıp bir birine yabancılaştırmak ve devlet yıkılırken milleti umursamaz hale getirmek.. İran’da İslam görüntüsüyle kurulan sistem de millet ile devlet arasındaki köprüleri yıkma amacını taşıyordu ya da öyle sonuçlanıyor..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Büyükelçiler ile İftar Programı'nda ‘çatışmaların Suriye'ye maliyeti, 1 milyon can kaybı ve 500 milyar dolara yaklaşan devasa bir faturadır. Dünyadaki hemen hiçbir ülkenin böyle ağır yükün altından tek başına kalkması mümkün değildir’ dedi..
Suriye'de 8 Aralık'ta yeni dönem başladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “toprak bütünlüğü ve siyasi birliğini sağlamış; farklı kimliklerin yan yana yaşadığı, tüm komşuları için güven ve istikrar kaynağı olan bir Suriye'nin inşası, en büyük temennimizdir. Kendilerine gerekli her türlü desteği sağlıyoruz” dedi.
ABD ve İsrail’in Suriye Planı
Ne var ki Suriye’deki iç savaş sona erecek gibi görünmüyor.. Daha da şiddetlensin isteniyor. ABD kaç yıldır PKK/PYD/YPG’yi Türkiye ile savaştırmak için binlerce tır silah ve cephane yığınağı yapmadı mı?
Öcalan’ın çağrısı… PKK ve DEM içinde de tartışılıyor. Amerikancılar şimdilik sessiz. Ama olayın büyümesi kaçınılmaz. Tartışma hangi boyutta olur… Yaşayıp göreceğiz. Tabi dışarıdan müdahale de söz konusu. ABD derin devleti, İsrail, AB içindekiler… Öcalan’ın çağrısını etkisiz kılmaya çalışıyorlar. Peki bu süreç nasıl ilerler? Örgütün tamamı Öcalan’ı dinler mi? Kandil’de görüş birliği var mı? PKK bölünür mü? Hatta aralarında silahlı çatışma yaşanır mı? Bu soruların yanıtını zaman verecek.
PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG. Tamamen ABD ve İsrail kontrolünde. Onlar da Öcalan’ın çağrısına soğuk. Örgütün elebaşı Mazlum Abdi “Çağrı bize değil” açıklaması yaptı. Silah bırakmayacakları mesajını verdi. Salih Müslüm’ün açıklamaları da benzer. Silahları verenler, ABD ve İsrail’in de karşı çıktığı ortada. DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın örgütü fesih ve silah bırakma mesajı üzerine, sözkonusu çağrının “YPG'ye yönelik olmadığını” söyledi.
Türkiye ve Irak’taki PKK zaten bitti; silah bıraksa ne olur bırakmasa ne olur? Ne var ki YPG, silahları Suriye devletine teslim etmek istemiyor ve Türkiye’yle savaşmaya hazırlanıyor. Türkiye güneyde PKK/PYD/YPG’yle uğraşırken; İsrail, Dürzileri koruma bahanesiyle güneyden Suriye topraklarını işgal edecek görünüyor. Süveyda’daki en büyük Dürzi silahlı grubun sözcüsü Basim Ebu Fahr, “Suriye’nin yanındayız, devlet kurumlarını destekliyoruz. Şam her zaman pusulamız oldu” dedi. Lübnan’daki Dürzi lider Velid Canbolat da İsrail’in mezhepleri kullanıp bölgeyi parçalamak istediğini söyledi. Ne olacak, ilerde göreceğiz.. ABD ve İsrail, Dürzileri, Hıristiyanları, Kürtleri ve Alevileri kullanmaya çalışıyor.
Kurtuluş İslam’da
“Mescid-i Aksa kırmızı çizgimizdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gelişmeler karşısında yürekli duruşuyla tavır alıyor: “Suriye'deki etnik ve dini aidiyetleri kışkırtarak bu ülkenin istikrarsızlığından medet umanlar, hedeflerine ulaşamayacaklarını bilmelidir. Bölgemizin 1 asır önce olduğu gibi tekrar yeni haritalar üzerinden parçalanmasına, dizayn edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Pusuda bekleyenlere, ellerini ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz” diyor.
Türkiye, Karabağ’da, Libya’da yaptığını, Suriye’de de yapacak; vatanını savunan Suriyelilere destek verecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, meşruiyeti BM’de aranmayacağını ilan ediyor.
İslam alemi, tarihin bu aşamasında, “Kurtuluş İslam’da ” deyip dünya güçlerinin karşısına dikilmek zorunda.. Ümmetin kurtuluş savaşı Suriye’de yeni başlıyor. Türkiye, bir ordunun ihtiyacı olan bütün silahları üreterek İslam dünyasının vatan savunmasına destek olmalı..
Son derece kritik, hassas bir dönemdeyiz.. Dirayetsizliğe, basiretsizliğe ve rehavete yer yok!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.