Baykal, Bahçeli, Demirel ve Cindoruk general olsaydı
Baykal, Bahçeli, Demirel ve Cindoruk general olsalardı cuntacı olurlardı..
Başlığı okuyan şaşıracaktır.. Okuyucularım arasında ?Mustafa Yürekli, nereden çıkardı CHP lideri Deniz Baykal, MHP lideri Devlet Bahçeli ve DYP liderleri Süleyman Demirel ve Hüsamettin Cindoruk?un general olsalardı cuntacı olacaklarını?? diye soranları görür gibiyim. Beni düşüncelerimi paylaşmayanların da okuduğunu biliyorum; onlar da ?Ufak at, civcivler de yesin..? diye tespitimi alaya aldıklarını biliyorum.. Çünkü sadık okuyucularımın tepkilerini yorumlarıyla ve attıkları maillerle biliyorum.
Sözü uzatmadan, Deniz Baykal?ın general olsa cuntacı olacağını nereden bildiğimi açıklayayım da sözkonusu haksız yorumların önünü kesmiş olayım: CHP eski lideri İsmet İnönü yüzbaşı olsa, cuntacı olacağını söylemişti. Çömezi Deniz Baykal da general olsaydı bugün avukatlığını yaptığı Ergenekoncuların arasında yer alırdı..
CHP?nin eski genel başkanlarından İsmet İnönü hınk demiş, Deniz Baykal da burnundan düşmüş. Uyguladıkları politikalar açısından bakıldığında, Baykal ?İnönü?nün koltuğunda oturmak? ile kalmıyor, rolünü giyiyor, sözleri ve davranışlarını olduğu gibi tekrarlıyor, İnönü hayatta izlenimi doğruyor politikada..
CHP genel başkanlarına bakıldığında insan ?Darbeseverlik ırsi mi?? diye sormadan edemiyor.. Türkiye, darbeleriyle olduğu kadar, darbeseverlikle, darbe tellallığı yapan siyasetçileriyle de meşhur. Bu siyasilerin hep CHP?den çıkması, akla ?Darbeseverlik ırsi mi?? veya ?Darbe tellallığı ırsi mi?? sorusu geliyor.. CHP darbeseverlik ekolünü temsil ediyor siyasetimizde.
Sizi 50 yıl öncesine götürüyorum.. Yer, TBMM ve tarih 27 Nisan 1960.. Bir ay sonra darbe yapılacak, cunta iş başında.. On yıldır muhalefette kalmaktan dolayı çılgına dönen İsmet İnönü, TBMM kürsüsünde ateşli bir konuşma yapıyor: ?Şartlar tamam olduğu zaman ihtilal meşru olur, o zaman sizi ben bile kurtaramam.? diyor.
Şimdi de 20 yıl öncesine gidelim, zahmet olmazsa.. Yer, aynı: TBMM ve tarih bu kez 3 Ekim 1989. İsmet İnönü?nün oğlu Erdal İnönü, TBMM kürsüsünde ateşli bir konuşma yapıyor bu kez. Erdal İnönü, 30 yıl sonra babasını andıran bir edayla Rahmetli Turgut Özal?ın Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili konuşuyor: ?Askeri müdahale olursa Özal?dan yana mı, yoksa askerden yana mı olacağız?? sorusunu soruyor ve darbe tellallığı yapıyor.. 12 Eylül yönetimi bütün partileri kapattığı için CHP?yi de kapatmak zorunda kalmış, bu yüzden Erdal İnönü geçiş partisi olan SHP?nin lideriydi.. Partilerin isimlerinin farklı olması sakın aldatmasın sevgili okuyucum, zihniyet ve ruh olarak aynı partiydi ikisi de..
Yorgunu yokuşa sürecek değilim. Son kez olarak on beş ay öncesine kadar gitmenizi rica edeceğim: Yer, aynı: TBMM ve tarih bu kez 2 Eylül 2008. Bu kez CHP?nin son Genel Başkanı Deniz Baykal TBMM kürsüsünde ateşli bir konuşma yapıyor: ?Konuşmak yetmez, asker gereğini de yapsın!? diyerek darbe tellallığının bir örneğini veriyor.
CHP liderleri, demokrasi tarihimiz boyunca darbe tellallığı yaparak demokrasiye zarar vermekten çekinmemişlerdir. Muhalefette kalmaktan usanınca, CHP liderleri, topu taca atarlar ve sorumluluğu askere havale ederler. Daha doğrusu ülkede gerçek iktidarı tutan bürokratik oligarşiye havale ederler.. CHP tarihi asker üzerinden, yargı üzerinden, kısaca bürokratik oligarşi üzerinden politika yapma çizgisinin tarihidir çünkü.
Başlığa yeniden dönecek olursa, zamanın CHP lideri İsmet İnönü, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden iki ay sonra, Son Havadis gazetesinde yayınlanan röportajında (27 temmuz 1960) ?Darbe sırasında yüzbaşı olsaydım, herhalde ben de şerefli göreve hazır olacaktım.? demişti. Bu sözler, CHP?nin darbecilerle aynı zihniyeti paylaştığını kanıtlayan belgeler olarak tarihteki yerini aldı. Fakat darbeseverlik tarihte kalmadı. CHP liderleri kesintisiz bir şekilde darbeseverliği bugünlere kadar getirdiler. Aynı zihniyet, aynı söylemlere, benzer tehditlere bugün de devam ediyorlar.
Bu sözü söylediğinde İsmet İnönü, eski Cumhurbaşkanı, eski Başbakan, emekli General ve müzmin muhalefet lideri bir politikacıydı. Emekli generalin yüzbaşı olmayı istemesindeki tuhaflık sizin de dikkatinizi çekmiştir. 27 Mayıs darbesini, liderliğini ABD?de eğitim görmüş, aralarında Alparslan Türkeş?in de bulunduğu düşük rütbeli subayların yaptığını hatırlatayım öncelikle. İsmet İnönü, bu sözüyle darbeci düşük rütbeli subayları tebrik ediyor, destekliyor ve yaptıkları işin ?şerefli görev? olduğunu söylüyor.
İsmet İnönü, darbeseverliğe ve cuntacılığa ?şerefli görev? demiş, kusura bakmazsanız, ben buna şerefsiz görev, alçaklık diyeceğim. 27 Mayıs darbesi, son 50 yılımızı belirleyen bir Amerika müdahalesiydi.. Amerika ve Avrupa 27 Mayıs?la.Türkiye?nin çıkarlarına hizmetini bürokratik oligarşiyle garantileme sürecini başlatmışlardı. 27 Mayıs?ta 3250 subay re?sen emekli edildi; NATO?nun üyesi olan ordumuz yeniden dizayn edildi.. 1961 Anayasası ile yüksek yargı Meclis?in tepesine dikilip ensesinde boza pişirmekle görevlendirildi. Dolayısıyla sonraki generallerin yaptığı 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan müdahaleleri hem Anayasa?yı yenileme, hem de bürokratik oligarşiyi yenileme girişimleridir.. Darbeler, Türkiye?yi emperyalizmin hizmetinde tutma müdahaleleridir. Her darbeden sonra, bürokratik oligarşi, iktidarını pekiştirmiş ve kuşak değişimlerini gerçekleştirmiştir..
Milli iradeye, kendini iktidara getirmiyor, muhalefette tutuyor diye saldıran, yaralayan bir politik çizgi bu. Milletin seçip iktidara getirdiği partileri, ki dün DP ve ANAP?tı, bugün Ak Parti?dir, silah zoruyla alaşağı etmeyi ?şerefli görev? olarak gören bu zihniyetin milletin iradesi ve demokrasiyle sorunları bugün de devam ediyor.
Dün CHP?nin darbesever lideri İnönüler DP lideri Adnan Menderes?i ve ANAP lideri Turgut Özal?ı bürokratik oligarşiye nasıl kurban etmişse, aynı CHP?nin darbesever lideri Deniz Baykal da bugün demokrat AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan?ı kurban etmeye çalışıyor.
Sözde ?sağcı?, ?milliyetçi?, ?muhafazakar?, özde ise darbesever olan MHP lideri Devlet Bahçeli ve DYP lideri Süleyman Demirel ve Hüsamettin Cindoruk, milletimizin yüzde 47 ile seçip iktidara getirdiği AK Parti?yi bürokratik oligarşi zoruyla alaşağı etmeyi ?şerefli görev? olarak görüyor ve CHP zihniyetini paylaştıkları için aynı söyleme ve tehditlere devam ediyorlar..
27 Mayıs darbesinin sözcüsü Alparslan Türkeş?in koltuğunda oturuyor Devlet Bahçeli, aynı zihniyeti paylaştığı için. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, Ülkücü gençlik olarak 12 Eylül öncesinde Alaparslan Türkeş tarafından darbe ortamı hazırlamada kullanıldıklarını feryat halinde anlatmaya çalıştığı için canından oldu..
DYP liderleri Süleyman Demirel ve Hüsamettin Cindoruk, 28 Şubat?la sabıkalı.. Süleyman Demirel ve Hüsamettin Cindoruk DYP?yi parçalayıp milletvekili kopararak cuntaya hizmet etmişti. 2002 sonrasında da AK Parti?ye karşı CHP?ye kuyruk oluyor sürekli..
Evet, AK Parti?yi bürokratik oligarşi zoruyla alaşağı etmeyi ?şerefli görev? olarak gören, elbirliğiyle ?iriticai faaliyetlerin odağı olma suçlusu? haline getiren ve bugün Türkiye?yi demokratikleştirmek için hazırlanan Anayasa değişiklik paketine bakmadan ezbere karşı çıkan, 12 Eylül Anayasası?nın kılına bile dokundurtamayan Deniz Baykal, Devlet Bahçeli, Süleyman Demirel ve Hüsamettin Cindoruk?un general olsalardı cuntacı olacaklarını görmemek büyük bir aptallık olsa gerek..
Ey milletim, uyan! Milli iradeye düşmanlık yapmayı ?şerefli görev? olarak görenleri tanı.. Bu mahut milli iradeyi ezme görevini, onlara kimin verdiğini gör artık. Bu ihanet planını bozmak için TBMM?ne sahip çık. TBMM asli görevi olan Türkiye?nin demokratikleşmesini tamamlasın.
Ey milletim! Meclis?i sen kuruyorsun, sen yeniliyorsun. Meclis?ten sivil bir Anayasa iste, bu senin hakkın ve Meclis?in de görevi. Meclis?teki partiler, senin iradene saygı göstersinler ve dünya standartlarında, çağdaş, demokratik, hukuku üstün kılan, sivil bir anayasa hazırlasın artık.. Meclis, sivil Anayasa?yı çıkaramıyorsa, hazırlayıp senin onayına sunsun.. Referandumla doğrudan göster iradeni.. Bürokratik oligarşinin tahakkümüne boyun eğme artık..
Mustafa Yürekli
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.