İçe Seyahat
“...geride bıraktıklarını da taşır gönlünde insan, gideceği yere kadar; görünmediği yere kadar da gökyüzünü.”
İçe Seyahat
İnsan...
Cennetten sürgün, dünyada üzgün.
Geldiği günden beri aklından çıkarmadığı sıla, kavuşacağı güne her gün duadır.
İnsan, küçük dünyanın büyük kalbi...
Taşı attığın son noktaya kadar mıdır gücün? Yoksa taşın ağırlığı mı belirler gücün ölçüsünü? Onlarca ton ağırlığındaki sözleri bir çırpıda söyleriz; bir sözümüzden daha hafif kalbimizi yerinden oynatamayız.
Bir kalbi var insanın, daha neyi olsun ki...
Yaralarım kapandı diye sevinirsin bazen. Yara kendinde, dışarıya kapansa ne olur? Kanaması içedir.
Kapanan her yaranın izidir, içini onaran ve içine yeni içler oluşturan. İçe dürülen...
İçine yaklaşma mesafen, gittiğin yerin uzaklığına bağlıdır. Ne kadar uzağa gidersen, o kadar hızlı yaklaşırsın kendine. Götürdüğün kendindir, yapayalnız bıraktığın kendin. Aynı güneşte ısındığın, aynı yağmurda ıslandığın, aynı şekilde acıkıp doyduğun kendindir. Ve artık anlaşılmıştır ki kalbiyle gezen insan kendiyle baş başa kalmıştır. İçe seyahat uzaktan yakına doğrudur, bilinmiştir.
Sürgünün başladığı günden beri kanayan bir yara; uzaktan, yakına çeken bir dua... Kalbinde oturan birinin bileti görülmüştür, içe dönüşü uygundur. Kalbe arz...
Londra/ İngiltere
Akdağmadeni/ Yozgat
(H. KOCA; İstiklâl Marşı Duruşuyla Cumartesi Yazıları, Karahan Kitabevi, Ocak 2019, s.61)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.