Mustafa Yürekli
Yargıçlarımıza dünya tarihine geçme fırsatı...
Ne kadar cunta varsa, tek tek çıkarılmalı yargının önüne.. 28 Şubatçılar, 12 Eylülcüler, Ergenekoncular ve Balyozcular işte yargılanıyorlar.
Yargıçlarımız da birikimlerini, yeteneklerini ve deneyimlerini ortaya koyup adaleti yerine getirerek tarihe geçmeliler.
Yüzük davasını anlatacağım bu yazımda.. Yüzük emanet verdiğini iddia eden yaşlı bir adama, ?Şahit yok, belge yok.. Yalan söyleme!? diyordu bir genç adam. Mahkemelik oldular. Acaba hangisi gerçeği söylüyordu? Yaşlı bir adam, telaşlı.. Genç adam, heyecanlıydı.
Yaşlıca olan davacı, söze başladı: "Ey Kadıefendi, ey adalet dağıtmakla görevlendirilmiş yargıç! Lütfen ikimizi de dikkatle dinleyiniz. Bir yıl kadar önce hacca gitmeye niyetlendim. Yol hazırlıklarına başladım. Değeri yüksek, kıymetli bir yüzüğüm vardı. Yolda kaybolmasın diye getirip bu arkadaşa verdim, yola çıkarken. Bu genç adam, hem kapı komşumuz ve akrabamdı, hem de çok güvendiğim biriydi. Al, dedim, bu yüzük sende emanet olarak kalsın. Dönersem alırım."
Sözü fazla uzatmaya gerek görmüyorum efendim. Üç gün önce memleketime döndüm. Yüzüğümü istediğimde "Ne yüzüğü, ben senden hiçbir şey almadım" diye inkar etti. "Şahit yok, belge yok.. Yalan söyleme!" diyor. Böyle Müslümanlık olur mu Kadıefendi? Yalan yere yemin etmek, emanete hıyanetlikte bulunmak münafıklık değilse nedir?.."
Kadıefendi yaşlı adamın sözlerini dikkatle dinledi.
Sonra genç olana döndü, "Peki dedi, sen ne diyorsun bu iddiaya? Yüzüğü aldın mı gerçekten?" diye sordu Kadıefendi.
Genç adam, şaşırmış gibi gözükerek, ?Ne diyeyim kadı efendi dedi. Yalan söylüyor. Maksadı sizi aldatmak. Ben yüzük filan almadım. İftiranın böylesi de görülmüş değil. Tek delili yok. Tek şahidi yok!" diye savundu kendini...
Kadıefendi bir süre düşündükten sonra, yaşlı adama döndü. Zavallı neredeyse ağlayacak gibiydi.
Kadıefendi yaşlı adama ?Beni dinle. Senin yüzük havaya gitti galiba. Şahidin ve delilin yok. Söyle bakalım yüzüğü nerede verdin?" dedi.
Yaşlı adam acı duyarak söze başladı ?Güneşli bir gündü.. Yolun kenarında bir ağaç vardı. Çevremizde de kimseler yoktu. Orada vermiştim. Ne bileyim böyle inkar edeceğini." dedi.
Kadı vakur bir şekilde ?Yaa, diye mırıldandı kadı. Öyleyse git ve o ağaçtan bana bir dal getir. Kimbilir, belki Allah o dalları konuşturur da kimin haklı kimin haksız olduğu ortaya çıkar. Sen gidip gelene kadar bu adam da yanımda beklesin..." dedi..
Yaşlı adam, kadının emrini yerine getirmek için hemen çıktı. Ne var ki aradan çok uzun bir zaman geçtiği halde dönmedi.
Kadıefendi de, genç adam da beklemekten sıkıldılar. Sonunda kadı, ?Nerede bu adam diye mırıldandı..Gideli iki saat oldu ama hâlâ dönmedi?" diye sordu.
Genç adam tedbirsiz davranıp söze karıştı ve "Kanat taksa bile hemen dönemez efendim dedi. Çünkü o ağaç epeyce uzakta..."
Kadıefendi, bu sözleri duyunca, öfkeyle ayağa fırlayıp bağırdı: ?İşte dedi, yalan söylediğin ve yüzüğü aldığın ortaya çıktı. Kurduğun tuzaklar boşa gitti. Eğer yüzüğü almamış olsaydın, o ağacın ne kadar uzakta olduğunu da bilmezdin. Gördün değil mi, ağaçlar nasıl konuşuyormuş... Hiç duymadın mı sen, yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Hemen yüzüğü getirip teslim et..."
Kadı, ağacı konuşturdu.. Ağaç, konuştu ve gerçeği dile getirdi.
Her eylemden izler kalır, insanın içinde ve dışında.. Gerçek, kaybolup gitmez, tanıklık yapar, konuşur.
Gerçek, yalanı kovar.. Yalan er geç yok olmaya mahkumdur, gerçeğin karşısında.
Gerçek, yargıda da konuşur ve adalet yerini bulur.
Türkiye yakın geçmişiyle yüzleşirken, cuntacılar yargının önüne çıkarılmış ve yargılanırlarken, bu bilinen hikayeyi gündeme getirmek istedim.
Darbelerin de iç yüzü aydınlanabilir.. Çünkü gerçek konuşur. Suçsuzlar, cuntacılardan ayırt edilecektir. Darbeciler ve destekçileri de yargılanıp cezalandırılacaktır..
Türkiye?nin demokratikleşmesini tamamlayıp küresel güç haline gelmesi ve insanlık tarihindeki yerini yeniden alması, yargıçlarımızın elinde.. Yargıçlarımız, adaletleriyle, dünya tarihine geçme fırsatını yakalamış bulunmaktadır.. Dilerim iyi değerlendirirler..
Yargıya güvenmeliyiz. Adalet yerini bulana kadar.
Mustafa Yürekli - Haber 7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.