Mustafa Yürekli
Türkiye 'ikinci sınıbırakılmamalıf devlet'
Gelinen noktada yeni anayasa acil, şart ve kaçınılmazdır. En azından yargı reformuyla yasamanın ve yürütmenin üstündeki baskı kaldırılmalı ve yeni anayasa için kollar sıvanmalıdır..
Dünyanın dört bir köşesinde sağır sultanlar bile duymuştur: ?Demokrasinin olmazsa olmaz şartı çok partili rejim ve hukukun üstünlüğüdür.? İnsanlığın hemen her dilinde ifade edilmiştir bu, en gelişmemiş toplumlar bile anlamıştır demokrasinin ne olduğunu. Ama Türkiye?de belli bir kesim anlayamaz bu gerçeği.
Bakalım bu ilkeyi, özellikle hukukun üstünlüğü ilkesini hangi ülke nasıl anlamıştır:
Almanya?da Anayasa Mahkemesi üyelerinin tamamını parlamento seçer. Polonya ve Macaristan Almanya gibidir.
İspanya, İtalya ve Portekiz?de üyeler, hükümet ve parlamento tarafından seçilir.
Fransa?da ise 9 üyenin 3?ü cumhurbaşkanı, 3?ü meclis ve 3?ü senato tarafından seçilir.
ABD?de Anayasa Mahkemesi yerine Yüksek Mahkeme vardır. Üyelerin hepsini başkan tayin eder ve senato onaylar.
Dünya gücü olan ülkelerde meclisler ve hükümetler, yüksek yargıyı da şekillendirir. Gel de anlat bu gerçeği, bizimkilere. Demokrasinin gereği olarak yüksek yargının üyelerini parlamento ve hükümet belirlerken bütün bir dünyada, özellikle Avrupa?da, bizde niçin olmasın? Anlamak zor doğrusu.
Ülkemiz de demokrasiyle yönetilmeye layıktır. Demokrasinin gereklerinin yerine getirilmesi şart. Çünkü Türkiye?nin demokratikleşmesini tamamlamak gerekir, eğer bölgesinde lider ülke olacaksa.
Son günlerde anayasanın bazı maddelerinin Avrupa Birliği standartlarına uygun hale getirilmesi gerekliliği gündeme gelmektedir. Yargı reformuyla, yargı ile yürütme, yargı ile yasama arasında kırmızı çizginin, net ve kesin olarak çizilmesi gerektiği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından da gündeme getirilmiştir: Yargının, yasama ve yürütmenin yetkilerini gasbı önlenmelidir.
Milletimize demokrasiyi çok görenler, yargıda Avrupa Birliği standartlarının yakalanması için uluslararası kriterlerin gerektirdiklerinin de yapılmasına, yargı reformuna karşı çıkıyorlar.
Dünyada yargı nasıl bağımsız ve tarafsız hale getirilmiş ve hukukun üstünlüğü sağlanmışsa, aynı şekilde ülkemizde de yargı yeniden konumlanmalıdır.
Gelinen noktada yeni anayasa acil, şart ve kaçınılmazdır. En azından yargı reformuyla yasamanın ve yürütmenin üstündeki baskı kaldırılmalı ve yeni anayasa için kollar sıvanmalıdır..
Anayasa?nın -hiç değilse- bazı maddeleri değiştirilmeden devletin yeterince iyi işlemeyeceği kesinlik kazandı. Daha vahîmi, Avrupa kriterlerine uyum sağlamaktaki zorluklardır. Cumhurbaşkanı ve Başbakan bunu da söylüyor. Zira Avrupa standartlarına giremeyenlerin çağdaş dünyada ikinci sınıf devlet muamelesi görecekleri âşikârdır.
Temel çare, yeni bir anayasa; ne var ki bugün için böyle bir imkân görülmüyor.
Ama ilk genel seçimlerden sonra gelecek Meclis, mutlaka bu işi ele alacaktır.
Mustafa Yürekli
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.