İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

Mücadele Birliği Hareketi’nde Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan

Mücadele Birliği Hareketi’nde Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan

(Şair, yazar, popüler ilim adamı)

Muhammed Nur Doğan arkadaşımızı, Üniversite eğitimi esnasında Mecmua'ya geldiğinde tanıdım. Mecmua binamıza sık uğrardı. Kendisi ile sohbet ederdim. Sonra Pınar dergisinde ve Yeniden Milli Mücadele Mecmuasında yayınlanan şiirleri dikkatimi çekti. Ben, Konu bütünlüğü içinde fikirlerini yüksek hislerle aktaran şiirleri severim. Dağı taşı aşacaksın, asırları, çağları anacaksın ama konu bütünlüğünde kalacaksın Zor ama şart. Tabii ki içinde orijinalite de bulunmalıdır. Şiirlerini beğendiğimi ve takdir ettiğimi kendisine de teşvik kabilinden vicahen de söyledim.

Benim görüştüğüm yıllarda Üniversite öğrencisi idi. 1983’ ten itibaren Üniversitede, Yüksek lisansa başlamış. Doçent olduktan sonra televizyonlarda tartışmacı olarak görülmeye başladı. Tutarlı görüşleriyle hemen toplumda tanındı.

1951 de Erzurum'da doğan Muhammed Nur Doğan şair, araştırmacı ve yazar. İlkokul tahsilini Erzurum'da, orta tahsilini İstanbul'da yaptı. İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi (1979). 1983'te Eski Türk Edebiyatı sahasında araştırma görevlisi oldu. 1987'de "Şeyhülislâm İshak Efendi ve Divanı" üzerine doktora, 1991'de "Şeyhülislâm Es'ad Efendi ve Divanı" üzerine doçentlik tezini verdi. 1998'de profesörlüğe yükseldi.

Babassı müteşerri bir ilim adamıdır.Erzurumda hastane’de Din görevlisi olarak hizmet vermekte idi . Elmalılı Hamdi Yazır tefsirini mütalaa eden, Mehmet Akif ve Necip Fazıl hayranı bu muhterem baba, oğlu Muhammet Nur’a Mehmed Akif’i, Necip Fazıl’ı ve şiiri sevdiren ilk hocasıdır. Muhammed Nur, Dini hayat ile ve dini bilgilerle çocukluğundan beri meşguldür.İlk hocası babasıdır. Bizim gençliğimizde şehirlerde müteşerri alimler olurdu. Dini ilimleri esas alan bu hocalar, dini ilimleri tam almadan şeyhliğe soyunan sözde hocalarla mücadele mecburiyeti duyarlardı. Bu tarzda az ilimle çok gürültü getiren hocalara meydan boş bırakılmazdı. Dünyanın hiçbir yerinde ilim kontrolü altına alınmamış, ilmi kendilerinden menkul hocaların toplumu yönlendiediği devirler olmamıştır. Osmanlıların son devirlerinde yanlış gelişmeye tedbir almak üzere tarikatlar resmileştirilmişti. Tekke ve zaviyelerin kalkması demek, uygulamada büyük hatalar olsa da, bunların resmiyetinin ilgası demektir. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde bunların resmiyetine son verilmiş ama halk arasında serbestçe gelişmesine müsamaha gösterilmiştir. Bu müsamaha Devlet tarafından destek imkanı da bulunca tehlike sınırlarına varan bir yaygınlığa ulaşmıştır. Benim çocukluğumda tarikatlara imamlar sert karşı çıkmasalar bile müteşerri alimler yanında yer alırlardı.

Böyle faaliyetlere karşı konuyu bu genişlikte ele almamın sebebi müteşerri bir ilim adamı olarak Prof. Dr. Muhammed Nur Doğan’ın doğru anlaşılmasına destek vermek içindir.

Çocukluğumuzda camilerde sözü geçen rehber hocalar olurdu. Şimdi namaz kıldırma memuru hocalar var. Bir kısmı cemaatleri ile kavgalı. Camilerde caminin, hatta imamın sahibi imiş gibi davranan cami yöneticileri var. Muhammed Nur Doğan hocanın babası Naim Hoca’nın arkadaşı imiş. Erzurumda yanlış bir tarzda halk galeyana geliyor, Vali, belediye reisi teskin edemiyor. Naim Hocayı davet ediyorlar, o halka bir konuşma yapıyor ve halk dağılıyor. O tarihlerde gazetelede günlerce yer almıştı.

Prof. Dr. Muhammed Nur Doğan Hoca, İstanbula geliş serüvenini şöyle anlatır “Erzurum’da Mareşal Fevzi Çakmak Hastanesi imamı, şehrin sayılı din adamlarından babam Kâmil Doğan… Bahçesinde mis gibi kokan katmerli gül ağaçlarının bulunduğu, içinde küçük ve güzel mescidinde babamın asker ve subaylardan oluşan cemaatine vakit namazlarını da kıldırdığı o güzel ve temiz hastane… O günlerde çok iyi hatırlıyorum; babam asker veya subay cenazelerinde cüppesi ve sarığı ile kortejin en önünde iftiharla yürürdü. Kamil Hoca bu merasimleri bize hep din ile devletin, din ile ordumuzun hayatî saydığı dayanışmasının bir sembolü olarak gördüğünü söylemiştir. Babam bu hastanede sivil memur olarak çalışıyordu ve daha sonra 1962 yılında becayiş ile İstanbul Taksim Gümüşsuyu Hastanesi imamlığına tayin edilince biz de bu tarih itibariyle bütün bir aile olarak İstanbul’a hicret ettik.”

Prof.Dr.MUHAMMED NUR DOĞAN SAYFASINDAN

Kaybedilen Yitik/ Mart 16, 2021

İlkokulumu çocuksuzluğumla yaşadım

Benim hiç oyuncağım olmadı

İnşaat tahtalarından yaptığım

Paslı çivilerle kenetlenmiş arabamla

Şehirlerimi gezdim

Kalem alacak param yoktu

Ders bitiminde sınıfta unutulmuş

Kalem parçalarını toplardım

Ama, ama hiç kimsenin kalemini çalmadım

Çocukluğumu unutup

Fırın önünde yeni çıkmış ekmeklerin

O nefis kokusunu hiçbir ücret ödemeden

Ciğerlerimin en ücra köşesine saklardım

Çünkü, ekmek alacak param yoktu

Benim hiç 23 Nisanlarım olmadı

Elimde kağıt bayrak sallayamadım

Çocukluğumun gençlik çağında

Yüreğimi bayrağın rengine boyadım

Hatırlarım da öğle aralarında

En ücra yerlere kaçardım

Kuru ekmekle anamın hazırladığı

Bir topak peyniri yemek için

Üzerine içtiğim bir bardak su ile

Akşamı dört gözle beklerdim

Sıcak çorbanın umuduyla

Ama hayatı seviyordum

Sonu gelmiş hayalleri toplardım

Minibüs koltuklarında unutulmuş

Bir ihtimal yarını beklerdim

Rüyasızlığa daldığım her uykuda

Sevda bu ya, çocuksuzluğumu unuturdum

Okul bahçesinde gönlümce koşardım

İlk ayakkabımı hatırlarım

Siyah ve tokalı

Bir bayram sabahının ilk ışıklarını

Ayakkabılarımda yakaladım

Kıyamadım giymeye, çocukluğuma kıyamadığım gibi

Bir sabah çocukluğumu yitirdim

Çok ağladım ama dönmedi

Gözyaşlarımda bir tomurcuk patladı

Son defa ağladığımda gençliğim yoktu

Onu da bir nisan yağmuruyla

Sevdasız sevgililerin son sözlerinde kaybettim

Üniversite yıllarımı

Hocamızın “Hoş geldiniz” sözüne feda ettim

Miting alanlarında sloganlarla boğuldum

Gölgesiz insanların demeçlerinde düşüncelerimi yitirdim

Hasret kalınan babayı bankamatik sıralarında yad ettim

Gözleme kokan anamı

Aç yattığım gecelerde hatırladım

Ama sonuçta yine de yaşadım

Yaşanmayan her saniyede

*********

KİTAPLARI

Fatih divanı ve şerhi: metin, nesre çeviri ve şerh

Eski şiirin bahçesinde

2002

Fuzuli: hayati, sanati, eserleri 1998

Islami Kurandan Okumak, 2009

Divan-i Fatih Mehmed

İslamı Kur'an'dan okumak /ı

2005

Fatih Divanı ve Şerhi

Haz: Muhammet Nur Doğan

LALE DEVRİNDE YETİŞEN İKİ KARDEŞ ŞAİR: ŞEYHÜLİSLAM İSHAK EFENDİ VE ŞEYHÜLİSLAM ES'AD EFENDİ DİVANLARINDAN SEÇMELER

DOÇ.DR. MUHAMMED NUR DOĞAN

FUZULİ

PROF. DR. MUHAMMED NUR DOĞAN

LALE DEVRİ ŞAİRLERİMİZDEN ŞEYHÜLİSLAM İSHAK EFENDİ VE DİVANI'NDAN SEÇMELER

DR. MUHAMMED NUR DOĞAN

BÂKİ

MUHAMMED NUR DOĞAN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Küçükköy Arşivi