Koronavirüs krizinde iyilik ittifakı imkanı
Koronavirüs her geçen gün küresel olarak etkisini arttırırken, ülkeler de virüse karşı vatandaşlarını koruyabilmek ve hastaları iyileştirebilmek için ekipman sayılarını ve tedbirlerini artırmaya çalışıyor.
Koronavirüsle mücadele ekipmanı, Avrupa’da, zengin ülkelerde toplanıyor, Asya, Afrika ve Latin Amerika’da malzeme kıtlığı yaşanıyor. Tedarik zincirlerini kontrol eden ABD ve Avrupa ülkeleri, yüksek rakamlarla satın aldığından test kitlerini ve çeşitli sağlık ekipmanını bulma konusunda diğer ülkeler büyük sıkıntılar yaşıyor.
BMGK gelişmeleri, aciz bir şekilde izliyor. Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret Örgütü gibi dünya sisteminin mekanizmaları insiyatif alıp koronavirüs nedeniyle baş gösteren sorunların çözümüne katkıda bulunamıyor, koronavirüs pandeminin ortasında tek tek duruyor.
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’ın bahçesinde düzenlediği basın toplantısında Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) koronavirüs nedeniyle yaşanan ölümlerde sorumluluğu olduğunu savunarak örgütün en temel görevini yerine getiremediğini söyledi. Trump, DSÖ’ne sağladıkları 500 milyonluk fonu kesti. İnsanın aklı almıyor. DSÖ’nün dünya çapında yürüttüğü hayati çalışmalar olmazsa on binlerce kişi ölebilir. Başkan Trump’ın DSÖ’ne aktarılan fonları durdurma kararını kınıyorum.
Bazı ülkelerin tıbbi malzemeleri stokladığına tanık oluyoruz ve ortada henüz bir aşı dahi yok. Eğer DSÖ gibi kurumların fonları kesilirse ve zengin ülkeler işbirliği yerine rekabete girişirse bu kriz bir felakete dönüşebilir; koronavirüs krizi, çok daha kötüye gidebilir.
Birçok ülkenin test ürünlerini ve tıbbi ekipmanın dışarıya ihraç edilmesini yasaklamasıyla daha büyük sorunlar yaşayacak ülkelerin yardımına kim koşacak? Hükümetler, yoksul vatandaşlarına yardım için bütçe bulamıyor. Bu yoksul ülkelerin bir çoğunda insanların evde oturacak ya da gereken temel sağlık hizmetini alacak gücü yok! Üstelik sözkonusu yoksul ülkeler, zengin G 20 ülkelerine ve IMF gibi kurumlara milyarlarca dolar borç yükü altındalar.
Artan küresel talebin ve fiyatların yanında, gelişmekte olan birçok ülke test kiti ve tıbbi ekipman bulabilmek için UNICEF gibi kuruluşların kapısını çalmaya başladı. Bir UNICEF yetkilisine göre, küresel üreticiler UNICEF tarafından 100 ülkeye yardım edebilmek için talep edilen 240 milyon koruyucu maskenin yalnızca 28 milyonunu tedarik edebildi. Asya, Afrika ve Güney Amerika’da hastaneler, aşırı kalabalık.
2015 yılında Kanada’da yapılan bir araştırmaya göre, bu bölgelerde bulunan çoğu ülkede 1 milyon kişi başına yalnızca bir tane yoğun bakım yatağı düşüyor. İslam ülkelerinde bu oran daha yüksek.
Latin Amerika’da, özellikle virüsün teşhisini yapabilmek ve ilk savunma mekanizmasını devreye sokabilmek açısından çok önemli olan tanı testleri oldukça zor hayata geçirilebilen bir uygulama haline gelmiş durumda. Brezilya, testler konusunda en çok sıkıntı yaşayan ülkelerden biri. Bugüne kadar yapılan yaklaşık 23 bin testle onaylanmış 10 bin vakaya sahip olan Brezilya’da, testlerin yapıldığı laboratuvarların yetkilileri testlerin işleme alınabilmesi için gerekli kimyasal ekipmanın eksikliğinden şikayet ediyor.
Güney Afrika 27 Mart tarihinde ilk koronavirüs vakasını bildirdikten sonra sıkı bir sokağa çıkma yasağı uyguladı ve şimdiye kadar yaklaşık 50 bin vatandaşa test yapıldığını duyurdu. Güney Afrika hükümeti, oluşturduğu 20 kişilik bir kriz masasıyla bu sorunu çözmek için dünyanın dört bir yanından tedarikçilerle iletişim kurmaya çalışıyor fakat şimdiye kadar olumlu bir yanıt alabilmiş değil. Zambiya Bulaşıcı Hastalık Araştırmaları Merkezi’nden Charles Holmes’a göre, ekonomik olarak durumu daha kötü olan ülkeler, özel şirketlerle tıbbi ekipman için pazarlık yaparken oldukça dezavantajlı bir konumda ve öncelik her zaman ABD ve Avrupa ülkelerine tanınıyor. Holmes, özel bir yabancı şirketin, 2016 yılında üretilen eski maskeler için bile Zambiya yönetimine diğer ülkelere verdikleri fiyatın 5-10 katını teklif ettiğini öne sürdü.
Bu küresel bir kriz ve küresel bir cevap vermek gerekiyor: Bu virüs hepimizi etkiliyor ve bu mücadelede insanlık olarak hepimiz birlikteyiz. Bu ortak tehdide işbirliğiyle göğüs germeliyiz ve yürüteceğimiz mücadelede ortak evrensel değerlerimiz, iyilik öne çıkmalı.Hiçbir ülke geride bırakılmamalı! Sorun yalnızca DSÖ değil -- bu mücadeleden insanlığın daha güçlü bir şekilde çıkabilmesi ve tıbbi malzemeleri, ilaç ve aşıları paylaşmak için dünya çapında iyilik ekseninde işbirliği gerekiyor. İslam ülkeleri önce kendi aralarında sağlayacakları iyilik ittifakını daha sonra da Asya, Afrika ve Güney Amerika ülkeleriyle gerçekleştirmeli..
G20 hükümetleri ve AB ülke liderleri bu pandemiye küresel bir müdahale planı yapmak için acil görüşmeler yürütüyorlar; acilen DSÖ’nün ve bu pandemiye yönelik müdahalede öncülük eden diğer tüm uluslararası kuruluşların gereğince fonlanmasını ve geliştirilen her türlü aşı veya tedavinin adil ve eşitlikçi bir anlayışla dağıtılmasını sağlamanızı talep ediyorum. Liderler şu anda DSÖ’yü kurtarmak için görüşmelerde bulunmak üzere toplanıyor. Dünya liderlerine, insanlık adına, İslam milleti adına ve Türkiye adına çağrıda bulunuyorum. Aşı çalışmaları aksamamalı, bulununca da ücretsiz olarak dünyanın dört bir köşesine ihtiyaç oranında gönderilmeli. Hayat kurtarıcı tedavi ve aşıların en çok ihtiyacı olanlara acil gönderilmesini sağlayın lütfen.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.