Mehmet Yürekli

Mehmet Yürekli

İlk ders; Besmele ve İstiklal Marşı

İlk ders; Besmele ve İstiklal Marşı



 

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.



Mehmet Âkif,

?Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi aydını,

Kur'an'lı bir evde doğmuş,

Kur'an eğitimi almış,

Kur'an'ı ezberlemiş ve Kur'an'ı anlama konusunda büyük çaba sarf etmiş olan bir şair,

O, Kur'an'la, onun okunup anlaşılması ve yaşanması ile ilgili yazılar ve şiirler yazmış bir kişi,

Onun, Yazı ve şiirlerinde Kur'an'ın izleri açık bir şekilde görülür,

Kur'an, O?nun düşünce ve yazın dünyasını inşa etmiştir,

O, yaşadığı olaylara Kur'an gözlüğü ile bakmış ve gelişmeleri buna göre değerlendirmiştir..? *

 

O, bir Kur'an hafızı ve Kur'an uzmanı,

O, Kur'an ile şekillenen ölümsüz fikirleri ve etkili şiirleriyle günümüz insanını aydınlatmaya devam etmektedir?

O, modernleşme ile İslam arasında bir uzlaşmanın gerçekleştirilmesi gerektiğini varsayar, yerli kalarak modernleşmenin imkânlarını yoklar...

 

O, devir tarafından vazedilen meseleleri, İslamî bir perspektiften hareketle çözüme kavuşturmaya çalışır.

 

O, ülkenin içinden geçtiği zorlu süreçte fikirleri ve kalemiyle onurlu bir mücadele vermiş büyük bir şairdir.

Âkif, bu üstün meziyetleri nedeniyle, yeri kolay doldurulamayan büyük bir aydınımız/ mütefekkirimizdir.

 

Âkif?in Hak?tan aldığı ruh ve heyecanı Türk Milleti?nin kafa ve gönlüne akmış şiiri, ittifakla milli marş güftesi olarak kabul edilmiştir.

 

Ve böylece, Türk Milleti milli mücadele destanını kazandı: İstiklal Marşı

 

Nezih İnsan, Mahir İz Hocanın Öğrencilerine verdiği ilk ders, Besmele ve İstiklal Marşı

 

??Yıl 1966 veya 1967? di, İstanbul İHL Okulu?nda öğrenciyiz. Arapça dersini özel olarak A. Muhtar Büyükçınar Hocadan alıyorduk. Çınar Hoca, Osmanlıcayı öğrenmemiz gerektiğini söyledi ve bizi Mahir Hoca?ya gönderdi.

 

 

Mahir Hoca, o günlerde Fatih Koleji?nin müdürüydü. On-onbeş arkadaş gittik, elini öptük, niyetimizi söyledik. Hiç nazlanmadı Hoca. Hemen birer defter alıp gelmemizi söyledi. Biz zaten tedarikli gelmiştik. Defterimiz hazırdı. Defterimizi açtık ve ilk dersimizi aldık.

 

?Neydi bu ilk ders hocam?

?Önce bir besmele ve ardından İstiklal Marşı?nın ilk kıtasını yazdırdı.

 

Sonra da: Siz İstiklal Marşı?nın tamamını evlerinizde yazın, doğruları-yanlışları haftaya kontrol ederiz! dedi.

 

Biz, ilk dersimizi alıp da tam ayrılacağımız sırada: Hocam biz ders almaya geldik, aldık ve daha da alacağız inşallah ama, sizin bir şartınız var mı? dedik.

 

Bir şartım var, dedi, her biriniz, burada öğrendiklerinizi en az on kişiye öğreteceksiniz! Şartım bu!

 

Biz bu şartı o tarihten beri hiç unutmadık tabii. Ne zaman bir Osmanlıca öğrenme talebi gelse, aynı şekilde, en ufak bir ücret talep etmeden, evet diyoruz.

 

?Mahir Hoca?nın size verdiği ilk ders, besmele ve İstiklal Marşı. İstiklal Marşı üzerinde çok duruyor Hoca. İstiklal Marşı elbette önemli, çok önemli de? Fakat bu önemin ötesinde bir anlam daha çıkarmaya çalışıyorum ben, Mahir Hoca?nın İstiklal Marşı?nın üzerinde fazla duruşundan? Bir mesaj veriyor gibime geliyor Hoca bununla?

 

-Tabii, elbette!... Hoca?nın İstiklal Marşının üzerinde fazla duruşunun sebebini yıllarca sonra anladım.

 

Mahir Hoca, Haydarpaşa Lisesi?ndeki öğretmenliği yıllarında?

 

?Ki, malum, zor yıllar o yıllar?  Devr-i İsmet ve Bayar!...

?Evet! İşte o yıllarda Hoca, İstiklal Marşı?nı tahtaya yazar, uzun uzun anlatırmış. Mahir Hoca o yılları anlatırken şunu söylerdi bize: Ben İstiklal Marşı?nı anlatırken, o devrin, dine diyanete, millete milliyete, ahlaka adaba aykırı düşen durumlarını ve dolayısıyla çocuklara verilmesi gereken din diyanet, millet milliyet terbiyesini İstiklal Marşı içinde işleyerek verirdim. O devrin müfredatı bu değerleri vermeye müsait değildi!

 

Yani, demek ki, Mahir Hoca için İstiklal marşı, bir manada, bütün kültürümüzün ortaya dökülmesine fırsat veren değişmez metindi. Onun için her yerde, her şeye İstiklal Marşıyla başlar, onun kardeşi olan da Çanakkale şehitleri? Her ikisini de pek güzel okur ve çok güzel açıklardı. Dolayısıyla Hoca İstiklal Marşıyla Çanakkale?yi ömrünün sonuna kadar her yerde, her vesileyle okumuş, açıklamış, anlatmıştır. Bu iki şiir, hürriyetin, istiklalin kıymetini verdiği kadar, bütün dini ve milli duyguların anlatılmasına vesile olan manzumelerdir.

Allah demenin bile yasak olduğu o devirde, Mahir Hoca, bu manzumelerin içerisinde, usulüne ve kitabına uygun şekilde Allah demiş ve dedirtmiştir.?**

 

?..Mehmet Âkif, kendinden çok başkalarını, toplumu düşünen; iyi ahlaklı, namuslu bir insan, örnek bir Müslüman olarak etkileşimlerin çocuğudur.?***


Özetle Akif?in Milli Mücadele?ye gönülden destek verişi, O gün onun vaizlik yönü, din?in şearinden, minareden, hilalden, şahadetten, haktan, hakikatten, hürriyetten bahsetmesi ne kadar anlamlıysa, bu gün için de eserlerinin toplumu irşat etmesi, ufuk vermesi, İslam?ın ana damarından aldığı ruhu, coşkuyu topluma vermeye devam etmektedir?

 

Yani, İstiklal Marşı ve Safahat kitabındaki şiirleri:

İlhamını Hak?tan alan bir şairin, halka hak yolunda söz söylemesinin bir neticesidir.

 

 

Mehmet Yürekli, 11.03.12, Adana

 


*     (Prof. Dr Ali AKPINAR)

**   (Doç. Dr. Mustafa Uzun)

*** (Sezai Karakoç)

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Yürekli Arşivi