
Mustafa Yürekli
“Seni kılıçlarımızla düzeltiriz Ey Ömer!” diyen sahabe kim?
“Seni kılıçlarımızla düzeltiriz ya Ömer!” diyen sahabeye pek dikkat edilmez. Hatta pek çok yerde ismi dahi geçmez bu sahabenin. Düşünmeyiz koskoca bir devlet başkanı ve karşısında devlet başkanından hesap soran zayıf bir insan, sıradan bir vatandaş.
Hz. Ömer (r.a.) Halife iken bir Cuma namazında hutbede “Ben haktan ayrılırsam ne yaparsınız ” diye sorunca, Sahabe efendilerimizden biri ayağa kalkarak kılıcını çekmiş ve şu cevabı vermiş “Seni kılıçlarımızla düzeltiriz ya Ömer!” demiş.
Hz. Ömer (r.a.) de ellerini açarak; “Ya Rabbi! Sana şükürler olsun ki ben Senden gaflete düşersem, Senin adaletinden ayrılırsam, beni kılıcıyla doğrultacak cemaate sahibim” diye şükretmiş..
Bu olayın anlatımında tüm dikkatler nedense Hz. Ömer’e (r.a.) odaklanır.
Oysa orada kudretli halifeye kalkıp “Seni kılıçlarımızla düzeltiriz ya Ömer!” diyen sahabeye pek dikkat edilmez. Hatta pek çok yerde ismi dahi geçmez bu sahabenin.
Düşünmeyiz koskoca bir devlet başkanı ve karşısında devlet başkanından hesap soran zayıf bir insan, sıradan bir vatandaş.
Kılıç çekip Halife’yi uyaran sahabenin Hz. Ali (r.a.) veya Hz.Abdullah ibni Mesud (r.a.) olduğuna dair rivayetler vardır. Allah onlardan razı olsun.
Bir kere yanlışı bulmak ve düzeltebilmek için ilim sahibi olması lazım insanın; bir salih olması lazım; siyasal eleştiri, ahlak ve faziletle temellendirilmeli ve hukuk içinde ilmi bir dille yapılmalıdır.
İman, ilim ve tefekkür ile amelve hayat arasında köprüdür eleştiri; daneyi saptan, samandan ayırmaktır. Eleştiri, meseleyi hakikate götürüp geçerli olup olmadığını araştırmaktır. Eleştiri, tahkikattir; hakikate uygun olup olmadığını belirlemektir. Hz.İbrahim’in (a.s.) Rabbini arayışını anlatan ayetlerde tahkiki iman övülmüştür.
İslam toplumunda cahil ve ahlaksızın söz hakkı yoktur, mahkemede şahitlik bile yapamaz. İnsan, sadece fizik ve biyolojik bir varlık değildir; insan, aynı zamanda psiko sosyal bir varlıktır, iman, akıl, irade ve kalb-i selimdir.
İkincisi İslam medeniyetinde şecaat, iffet ve hikmet kadar önemlidir. Yanlışı, hiçbir şeyden korkmadan ve kimseden çekinmeden dile getirme cesareti olmalı Müslümanın.
Tabi ki burada Hz. Ömer’in “Hadi oradan! Sen kim oluyorsun da bana yanlışımı söyleme cesaretini kendinde bulabiliyorsun!” tepkisini geöstermemesi dikkat-i şayandır.
Ne yapıyor Hz. Ömer? Rabbine şükrediyor ki hatasını gösterebilecek ölçüde hakkı, hakkaniyeti bilen, ilmi seviyesi yüksek insanlar var çevresinde, divanında ve toplumunda.
Diplomasi dönüştürücü bir akıl ve onarıcı bir irade olmalıdır
16 Nisan 2025 Çarşamba 19:08Ayrışan dünyada diplomasiyi sahiplenmek
10 Nisan 2025 Perşembe 12:07Türkiye’nin barış şemsiyesi
06 Nisan 2025 Pazar 13:02Güzellik: Müslümanlığın zirvesidir
02 Nisan 2025 Çarşamba 15:41Tevhid inancının tarihsel rolü 2
30 Mart 2025 Pazar 08:30Tevhid inancının tarihsel rolü
27 Mart 2025 Perşembe 18:40İslam sanatının toplumda güven ve empati oluşturma rolü
22 Mart 2025 Cumartesi 15:36Küreselleşme ve tam bağımsızlık
19 Mart 2025 Çarşamba 05:14Dünya sistemi ve bağımsızlık mücadeleleri
15 Mart 2025 Cumartesi 23:41İnsanlığın kurtuluşu: İslam Barışı
13 Mart 2025 Perşembe 12:25




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.