2.Bir Kalbin Çığlıkları
Haliç bu gece
Bir şair doğurdu
Eyüp Sultan türbesinden
Bir güvercin havalandı acıyla
Telaşla tüm kuşlar kanat çırpmakta
Panikle balıklar da peşlerinde
Minareler göğü deldi rahmet boşaldı
Sultanın sandalı ters döndü
Tarih çalkalandı
Küçük şiir kayığının kürekleri kayıp
Zaman ırmağının akıntısına
Ne kadar kafa tutabilir
Parçalandı işte sonunda
Uzun tek bir duada
Bir ömür acıyla bakmayı
Ve bir kalbin dünyevi çığlıkları
Boş dizeleri bağışlayıp
Kabul eder mi kulluğuna
İzledim pancurunda İstanbul’un
Dur diyemediğim ölümleri
Ve muştulu doğumları
Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal
Bir lahzada bir pencere açılmış gibi Eyüp yazından
İşte o sandal sefalarımdan birinde
Boğaziçi’nde aheste
Aheste kürek çekerken
İki yamaçta mezarlar
Erguvanlara gömülmüş
Şehrin yüzündeki kocaman gülümseyiş mezarlıklar
Ölümün sert hızlı ve acılı koparışları
Neyi tasdik ettim ise neyi inkar
Dilimle ikrar ettim
Destanın atomları tüm bu kelimeler
Cenaze namazımda söyle
Müslümansam iyi adamsam
Abdestten bir denizde bıraktım kalbimi
Işıktan bir gökyüzü sandalı gibi
Yalnız ve savunmasızım artık
Kameraya karşı dünyaya bakarak
Söyle şair cesaretimi
Yüzüme karşı söylediğin gibi yoksulluğumu
Söylediğin gibi müstezaf oluşumu
Neron’a bağlanırsan
Ateşi kül eder her şeyi
Aşkı gönlü kavurur dedim
Beynine ne çok kan sıçradı
Yukarıdan hor baktın
Toprak hava su karanlık ve aydınlık senindi
Ezdin hakkımı açıktan yedin iştahla
Sesimi duymak istemedin
Üç mum yaktım
Biri kırmızı biri yeşil öteki beyaz
Biri kız ikisi erkek gözümün ışıkları
Dumanıyla evlendireceğim onları
Bir gül ağacının
Mustafa Yürekli
Sultan, 1997
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.