Mustafa Yürekli
Köşe Taşları: 1.Aydın Kelimesini Temellendirmek
Batı dillerinde zihin, idrâk ve zekâ kökeninden türetilen intellectual sözcüğü Türkçemizde aydınlanmak eyleminden türetilmiştir. Batı'da aydın olma durumuyla İslam medeniyetinde aydın olma durumu farklıdır çünkü.
Aydın’dan önceki münevver sözcüğü de intellectual sözcüğünün eş anlamlısı değildi; münevver nasıl kitaba, sünnete ve ilme dayalı bir rehberlikse, aydın da öyleydi; münevver nurlu, aydınlatılmış, ışıklı anlamına geliyordu, İslami ilim ve irfana bağlı alim ve arife gönderme yapıyordu.
Aydın, Türkçeye bir bakıma intellectual sözcüğünün eşanlamlısı olmaktan çok, münevver sözcüğünün Türkçeleştirilmesiyle girdi. Aydın, intellectual’den değil, münevver’den geldi.
Şöyle de denebilir: Türkiye’deki Batıcılık, özünde pozitivizm ve materyalizm olan, bir taklitten öteye gidemeyen, bu topraklardaki aydınlanma hareketinin yetersizliği, aydın sözcüğüne de damgasını vurdu; pozitivist bilimselliğe vurgulu bir kelime değil de, İslami değer yargısı çağrıştıran bir sözcük dilimize yerleşti.
Artık aydın kelimesini keşfetmenin zamanı geldi, o İslami bir kelimedir, o bizimdir, o sahih Türkçemizin kavramıdır.. İntellectual kelimesinin Türkçe karşılığı akiller, akil adamlardır..
Batıcıların değiştirmeye gücü yetmeyeceğine göre, bu kavram pozitivist içerikle de tanımlanamayacağına göre aydın sözcüğünü İslam medeniyetinin bir kavramı olan münevver kelimesiyle temellendirmek durumundayız. Aydın, alim, arif ve salih demektir medeniyetimizde.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.