CHP’nin, Cipras başarısından yararlanma sevinci?

 

Radikal solun ittifakı, Çipras’ın SYRİZA Partisi, Yunanistan’da tekrarlanan erken seçimi kazandı. Hükümet kurmak için ikinci bir ittifak daha gerekti.Bu kere de sağcı ANEL partisiyle koalisyon hükümeti kurdu. 

Sıkıntı, bir seçimlik mesele değil. Borç dağları aşmış. Milli gelirin % 80’i. Çipras, kulağa hoş gelen şeyler söylüyor. İşten çıkarılanlar, geri alınacak.Maaşlara zam; işsizlere iş. Faizi saymazsan, 320 milyar Euro olan borcu da, “AB yarısını bağışlasın, kalan yarıyı, elimize para geçince öderiz” diyor. Böylece Çipras, en zor konuları, bekarın karı boşaması kadar kolay halletmiş bulunuyor. 

Tek mesele kalıyor, bu hesabın çarşıya uyması? Nasreddin Hoca’ya, gittiği köyün kaç saat olduğunu soran yolcuya, Hoca, “Yürü!” der. Adam öfkelenir, “Yol ne kadar?” Hoca yine, “Yürü!” der. Adam biraz yürüyünce,Hoca arkadan seslenir, “Bu yürüyüşle iki saat” der. Aslında bu yazı için, Çipras’ın yürüyüşünü görmek lazımdı. Fakat, milletten doğru dürüst bir iktidar görmeyen asırlık CHP, gözünü komşulara dikti, teselli arıyor. Esat, Sisi dostluğu derken, Radikal Çipras solunun adını ve başarısını kopyalayıp sahiplenme sevinciyle bayrama girdiler. 

Vaatlerin olabilirlik ihtimali? Borcun vadesini, alan değil, borç veren belirler. Zaten borçların vadesi kesinleşmiş. Çipras, koltuğuna oturduğu devletin geçmişini, mirasını inkar edebilir mi? İmkansız. Bu sene 18 milyar, 500 milyon Euro, ana borç, 4,5 Milyar Euro faiz ödenecek. Ödenmezse ne olur? Düşünülecek şey değil. Devlet, borcunu öder.Ödemezse çok şey olur. Mesela, hava alanında uçağına haciz konur. 

Bu davranış, AB’yi de sarsar. Böylesine sınırsız bir müsamaha, diğer AB ülkelerinde, borçlanmak için dayanılmaz bir cazibe doğurur. Değirmenin suyu nerden gelecek? Faturayı kim ödeyecek? 

Batı ülkelerinde, İsrail ve Yunanistan’ın ayrıcalıklı bir yeri var ama yeter mi? Bu imtiyazlarını her zaman kullandılar ve kullanıyorlar. Ama İsrail ile Yunanistan imtiyazları arasında da ciddi farklar var. İsrail, finans, ekonomi, evrensel medya, örgütler, gizli, yarı gizli teşkilatlarla, özellikle ABD ve AB’de önemli baskı imkanlarına sahiptir. İktidarları etkiler, darbe ve terörlerin oluşum ve işleyişinde ihtisası vardır. Başta Amerika, bir kısım kurumlarda mecburi bir hal yaşanıyor. Avrupa devletleri, zaten maddi destekte, elini kendi cebine sokmaz. Vasıtalık ve teşvik görevlerinde hizmet vermek ister. Örneğin, 12 adayla binlercesi bir anda Yunan’ın olur, bir Kardak için kıyamet koparılır.

Avrupa’nın kendi hesabından fedakarlık söz konusu olunca, Yunanistan ayrıcalığı nostaljik kalır. AB, bu kadar büyük bir alacağının üzerine yatılmasına razı olamaz. Ya öbür ortaklar? Yapacağı fedakarlık, kavgasız alacak tahsili için gereken fedakarlığı geçmez. Bu da, yeni borçlandırma ile daha fazlasını almak gibi şeylerdir. 

Temennimiz komşunun başarısıdır. Ancak seçim ittifakı, koalisyon ittifakından dahi daha çürük bir yapıdır. SYRİZA’nın, seçimi de, hükümeti de temenniye dayalı bir ittifaktan ibaret görünüyor. Üç avantaj, çok tehlike var. 1) AB, kötü bir örnekle yolunu tıkamak istemez. 2) Solcu gurupları toplayan SYRİZA, sokak eylemlerini susturmanın ötesinde, dinamik sokağı, kendi gücü yapmıştır. 3) Başarısızlığın tehlikesini bilen kitle, elinden geldiği kadar yardımcı olacaktır.

Tehlikelere gelince, AB kesin bir redle, olayı, birlik üyelerinde bundan sonra doğacak savurganlıkları önleme fırsatı yapabilir. Çipras, çetin bir yol olan devleti, sadece sihirli bir imkan zannetmiştir. Nitekim ölçüsüz konuşma borsayı allak-bullak etti bile. Borcunu ödemeyen devlete, para gelmez, gelen de kaçar. Parasız iş, kolhozla olur. Onun da refahı ölümden sonraya kalır. Yunan aklı, buna razı olmaz.

SYRİZA’nın zaferine CHP canibi, Çipras’tan fazla sevinmişti. Doğru. Ama bu sevinç, Çipras hesabına değil, “Biz de solcuyuz. Biz de seçim kazanacağız” sevinciydi. SYRİZA’nın kaybı, Kılıçdaroğlu’nu da üzecek diye kaygılanmayın. Kaybetmek üzerine bir asırdır arşivlenmiş çok gerekçeleri vardır. Kaybettik diye üzülmezler. Bilakis, “Yine terlemeden konuşacağız” diye sevinebilirler. Zaten hep kaybedecek ata oynamışlardır. Çoğu CHP’li de Kılıçdaroğlu gibi düşünmüyor.

“Hak şerleri, hayreyler; // Zannetmeki gayreyler. // Mevlam görelim neyler; // Neylerse güzel eyler.” 

Hasan Aksay/ Yeni Akit

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi