Erken seçim, seçim, cumhurbaşkanı seçimi

Günün konusu olan, erken seçim, cumhurbaşkanı seçimi ve Genel Başkan emriyle, “Ödünç milletvekili alıp satarak, millette oluşan ve demokratik sistemin temelini teşkil eden gerçek ve samimi dengeyi tahrip etmenin” yani özellikle siyasi kanunlar, başta olmak üzere kanun tavırlar ve hilelerin ne kadar yanlış istikametler doğurduğu dahi milletimize yaşatılmıştır.

2015 seçiminde oy çoğunluğuna rağmen İSTİKRARI BOZMA projesi: 

AK Partinin oy çoğunluğu net olarak görülüyor. Ülkeyi, koalisyonlara sürükleyerek, kalkınmayı duraklatmaya imkan yoktu. Bir dış projeyle CHP oyları HDP’ye aktarılmak suretiyle, zaten Batılı dostların(!) destek ve paralı askerleri ve terörist baskılarıyla şişirilmiş olan HDP bir de CHP’lilerin ödünç oylarıylaobeziteleşince kendi, Doğu Anadolu başta olmak üzere bütün milletimize ağır faturalar ödetti. 

Dün ödünç oy alış-verişiyle, yalan dolanla, iftiralarla; Marmaray’a, havaalanına, Yüksek Hızlı Trene, yola, köprüye itirazla şaşıramadığı milleti, ödünç oy ticaretiyle kanuni sistemi tahrip ederek, “Bir kimsenin iki partiye birden kaydolamama”şeklindeki, “Demokrasinin olmazsa olmaz” ilkesini Genel Başkan emri ve parti grubunun övüncesiyle CHP sistemle oynama gayretindedir. Bu gayret hırsızların gösterdiği buluşlarla kıyaslanamayacak derecede tehlikelidir. 

ERKEN SEÇİM:

Bir oy saptırma meselesi değildir. Hiçbir Meclis, dolayısıyla parti erken seçimi arzu etmez. Demokratik sistemin tabii neticesi olan iki durumda da erken seçim zaruret olabilir:

Birincisi: KOALİSYON HÜKUMETLERİNDE:

Seçim sisteminin oyları dağıtmasından koalisyonlar döneminde sistem tıkanır. Hükümet teşkili zorlaşır, millete müracaat zaruret olur. En çok erken seçim, böyle dönemlerdedir ve millet zarureti açıkça görür.

İkincisi: İSTİKRARLI HÜKÜMETLERDE:

İstikrarlı hükümetlerde yok denecek kadar azdır. Hükümet istikrarla yoluna devam ederken, kendi kendinin ömrünü kısaltmak için erken seçime gitmesinin mantığı da yoktur.İstikrarlı iktidarlar, ancak fevkalade  durumlarda, kendine güvenerek, milletle beraber bir tehlikeyi atlatmak ve 4-5 senelik yeni bir dönemle tezgahlanan tuzakları, düşman projelerini boşa çıkarmak, düşmanı yeni projelere zorlamak için erken seçime gider. Bu ihtiyaç genellikle üç durumda doğar: A) Önemli değişim B) Fitne. C) Fevkalade haller. 

İstikrarlı dönemlerde alınmış 4 erken seçim kararından üçünün sonucu görülmüş ve ne kadar isabetli kararlar olduğu teyit edilmiştir: 

1957’de rahmetli Menderes, dışarda İslam düşmanlığının, içerde CHP’nin yıkıcı gayretlerinin örtüşerek darbeye doğru gittiğini görerek erken seçime gitti. 

İkincisi, hakla, hukukla, millet çıkarlarıyla bağdaşmaz bir proje, dört koldan sahneye kondu. İktidarın gücü, Cumhurbaşkanını seçmeye yeterken, akıl almaz, hukuka sığmaz bir, “TBMM toplantı yeter sayısı” iddia edilerek dayatıldı. Bu fiilen, “Hukuk kılıfıyla yapılan bir darbe” idi. İktidar, fevkalade bir karar ve kanunla millete gitti. Kansız, kavgasız büyük bir tehlike atlatıldı.

Üçüncüsü, 2015 seçimlerinde kaynağı tahmin edilebilen bir projeyle CHP’nin, kanuni düzeni atlayıp, millet oyunu çarpıtarak, kazanamayacak bir partiye, barajı geçme imkanı vererek oyları parçalaması, maddi ve manevi olarak millete çok zararlar verdi. Hükümetin erken seçim kararı, bu zararın devamını önledi.

Şimdi bu erken seçim kararı, henüz başlamadan son derece önemli  neticeler vermeye başladı. Müslüman dünyanın, artık sömürü alanı halinde bırakılamayacağını gösteren önlenemez kalkınması ve yükselişi, düşmanları, ne yapıp, ne söyleyeceklerini bilemeyecek kadar şaşırmışlardır. 

KANUNLAR VE CHP:

Darbe anayasalarından, değişikliklerle yamalı bohçaya dönmüş, sistemi bozulmuş anayasadan çıkıp, bugüne uygun anayasa diye, eşit komisyon üyeleriyle, iki sene çalışıldı. Kendi kabul ettiği maddelerin dahi kanunlaşmasına CHP engel oldu.  

Siyasi Partiler Kanunu, “Hiçbir parti, ticaretle uğraşamaz” diyor. Büfe dahi açamıyor.

CHP Türkiye’nin en büyük bankalarından birinin sahibi. Banka şubelerine, memur, avukat ve doktor olarak bir günde bin kişi tayin edebilir.

Ecevit’in Güneş Motelinde, 12 milletvekiline bakanlık vererek hükümet oluyor.Bahsetmek dahi acı veren bir sahne. CHP ve CHP’li bunlarla nasıl övünür? Ama şimdi yapmakta olduğu, 15 milletvekili satışındaki kanun ve nizam tahribi bundan daha mı küçük? 

Genel Başkan emriyle, 15 milletvekilini satmak bir suç. Yeni bir parti olan İyi Partiyi bu suça ortak etmek başka bir suçtur. Siyasete, son derece yanlış ve çirkin bir kapı açmak, kendi yaptığı kanunlara; millet iradesini ters yüz etmektir. Grup başkan vekili de bayram eder gibi konuşuyor. 

Şimdi Kılıçdaroğlu, bu milletvekillerinden birine dahi, “Seni aday göstereceğim”dediyse, kesin sahtekârlıkla bir tarafı aldatmış olacaktır. Aday göstermek için, İyi Partiden istifa edecek. Listeler kesinleşmeden istifa gerçekleştiği için, “İyi Partinin grubu” düşecek. O gruba dayalı, Cumhurbaşkanının adaylığı düşecek. İstifa etmedikleri takdirde de 15 milletvekilinin, milletvekilliği imkanı kalmıyor.  

CHP’nin övündüğü bu hareket, devlet yapısına, anayasaya, kanunlara suikasttır.Devlet adamının, ahlaki ve kanunisorumluluklarından habersizliği demektir. 

Kanunlar gerekçeleriyle beraber bir bütündür. Gerekçelerine aykırı değerlendirilmesi mümkün değildir. 

yeniakit.com.tr / yazının devamı..

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi