Şahsına Has Karakterli Bir Yiğit: Mustafa Yiğit
Mustafa Yiğit arkadaşımızı yazan arkadaşımız, Prof. Dr. İrfan Çağlar, “tipolojik” tabirini kullanmış, ben daha yaygın olan “özel karakterli” ifadesini kullandım. Umarım isabet etmiştir.
Mustafa Yiğit arkadaşımızı 1968 yılı yaz tatilinde tanıdım. Adana’dan çoğu Necmettin Erişen arkadaşımızın yeğenleri yirmi kadar öğrenci Konya’ya gelmişlerdi. Onları seminer çalışmaları ile Mücadelecilik eğitimine almıştık. Bir kısmının seminer çalışmalarını ben yaptırıyor idim, Adanadan gelenlerin yaşları birbirlerinden farklı değildi. Ancak daha alt sınıflarda sanıyorum. O tarihte dikkatimi çeken bir özelliğini doğrusu keşfedemedim. Ancak 1978 yılında Konya’da düğününde bulunduğumda aktivitesini öğrendim. Konya çalışmalarına genel teşkilatlanma sorumlusu olduktan sonra hiç müdahil olmamıştım. Konya’da önce Necmettin Erişen, sonra kısa süre Mevlüt Baltacı, daha sonra Hasan Elmas sorumlu idiler. Hasan Elmas arkadaşlarımız doğrudan Mehmet Çetin Abi ile ilgi kuruyordu. Düğünde Mustafa Yiğit'in aktivitesini görünce arkadaşlardan bilgi aldım. Hem Çorum hizmetlerini, hem de düğünün yapıldığı yerin Konya Selçuklu Yurdunun müdürü olarak ve hatta Hasan Elmas arkadaşımızın yardımcılarından biri olarak dikkatimi çekti. Altı yüz öğrenci kapasiteli yurtta kalan bütün öğrencilerin hepsi Mücadeleci olmuşlar. Bunlar mezun olup dağıldıklarında gittikleri her yerden ses getireceklerdir. Hasan Elmas arkadaşımızın eski gençlerimiz güçlü yardımcıları vardı. Onlardan biri de Mustafa Yiğit idi.
1978-1980 arası büyük savrulmada maalesef o da teşkilat dışı kalacaktır. Öğretmenlik alacak ve eczacı eşinin eczanesine destek verecektir. Bazı arkadaşlarla bağını,Teşkilat dışı samimi arkadaşlık olarak sürdürecektir. O günlerin çalkantılarını ne dinledim,, ne de kulağıma gelenleri inandırıcı buldum. Kasırgada yol, yön tayin edilemez. Kitabının yazılması, romanlaşması gereken bir arkadaşımızı, hatta her arkadaşımızı bir kaç satırda özetledim.
SINIF ARKADAŞIM MUSTAFA YİĞİT AĞABEYİM
Prof. Dr. İrfan Çağlar
Mustafa Yiğit, başlıktan da anlaşılabileceği gibi, Türkiye’de 1970 ‘ li yılların önemli idealist örgütü olan “Yeniden Milli Mücadele Hareketi”nde, Çorum ili için Merkezi Otorite tarafından görevlendirilen, bir gençti. Esmer, kısa boylu ve adaleli bir İmam Hatip Lisesi son sınıf öğrencisi olan Mustafa Yiğit, alanı ile ilgili yüksek donanımı, güçlü hitabeti ve yüksek ikna kabiliyeti ile dikkatleri üzerine çekiyordu. Aynı zamanda o, hayalleri için her şeyini feda etmeye hazır bir Serdengeçtiydi.
Muhatabı kim olursa olsun konuştuğunda, o kişiyi bir şekilde ikna ederdi. Çekim alanı çok güçlüydü. Yani müthiş bir ikna yeteneğine sahipti. Hatipliğinin yanında, iyi bir demogog olduğu da bir gerçekti. Ancak Yiğit bu özelliğini, nadiren ve çok sıkıştığı anlarda kullanırdı. Mustafa Yiğit; disiplinli, kurallarından taviz vermeyen, motivasyonu yüksek, çalışkan ve tebliği çok önemseyen, yerinde duramayan ve sürekli aktivite içerisinde olan, dostlarına karşı çok hassas ve nezaket sahibi, düşmanlarına karşı tavizsiz olan bu yiğit adam, onun bu özgün tarzı bulunduğu yerde, hemen farkını ortaya koyuyordu.
Mustafa Yiğit’in bu özellikleri, kendisinin sosyal gündemin içerisinde yer almasını sağlıyor ve onu gündemin önemli aktörü haline dönüştürüyordu. Haftanın bir günü(Cuma ) dergileri alır ve yanına da bir arkadaşımızı katarak ki , (bu kişi genellikle ben olurdum) Vilayeti, Adliyeyi ve diğer resmi daireleri gezer, böylece hem resmi kurumların nabzını ölçer ve hem de bu kurumlar nezdinde, Yeniden Milli Mücadele hareketinin tanınmasına ve okunmasına katkıda bulunurdu. Tanışılan ve ulaşılabilen insan sayısının sürekli olarak artırılmasını, arkadaşlarına temel performans hedefleri olarak belirleyen Yiğit, aynı zamanda bu hedefleri hareketin olmazsa olmazına dönüştürürüyordu.
(Yaklaşık üç yıl birlikte çalıştığım Mustafa Yiğit’i, pek çok özellikleri ile tanıdım, dedikten sonra Prof. Dr. İrfan Çağlar arkadaşımız hepsi birbirinden güzel yirmiden fazla özellik sayıyor. Uzatmama adına onları yazıdan çıkardım. Özür dilerim. İ.K.köy)
Ben üç buçuk yıl boyunca, bu özelliklerin Mustafa Yiğitte fazlası ile var olduğunu bire bir gözlemlemiş birisiyim.
Aslında idealist olmak ya da idealist kalmak zor iştir. Aklımda kaldığı kadarıyla Kadroların Vazifeleri adlı kitabın bir sahifesinde idealist olmanın ve idealist kalmanın zorluğu şöyle ifade edilmekteydi. “ Hiçbir hareket, herkesin yaşa var ol haykırışları arasında değil, bitmek bilmeyen kin, husumet ve iftira dalgalarını yara yara ilerleyeceğini unutmamalıdır”. Mücadele Birliği Hareketinin kaderi de böyle oldu. Hareketin temellerinin güçlü atıldığını, kadrolaşmanın doğru yerde ve doğru zamanda ve doğru şekilde yapıldığını şimdi geldiğimiz noktada daha iyi anlıyoruz.
Ben, şahsen Çorumda gençliğimin baharında böyle bir lider özellikli bir ağabeyi ve kardeşlik iklimini önceleyen bir hareketi tanıdığım için kendimi şanslı addediyorum.Ruhu şad ve mekanı cennet olsun.
Prof. Dr.İrfan Çağlar, Çorum
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.