İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

Müslümanları Yanlış Sunma (2)

Müslümanları Yanlış Sunma (2)

Mürteci - Gerici Sunma

İslam’ı, umut olarak gören, toplumlarına umut olarak takdim eden, yabancı, Batıcı, yıkıcı kültürlere karşı milli kültürü ve sosyetik hayata karşı İslâmî sosyal hayatı korumaya çalışan samimi dindarlar, ciddi tarzda suçlanmakta, itham edilmekte idiler. Bu ithamın adı, “İrtica”dır. Tanzimat döneminde ihdas edilen ve Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde bolca kullanılan bu kelimenin Türkçesi “Gericilik’tir. Batı taklitçiliği ve buna dayalı sosyal yaşayısı sürdürmek isteyenler, kendilerini münevver-aydın görüyorlar, dindarları töhmet bombardımanına tabi tutuyorlardı. Dindarlar da onlara sosyete diyorlardı. Hatta bu terimi onlar kendilerine isteyerek ve severek yakıştırıyorlardı. Şehirlerin bir mahallesinin adı Sosyete Mahallesi idi. Belediyeler bu mahallelere farklı hizmet götürürlerdi. Halk bu hizmete imrenirdi.

Müslümanları Yanlış Sunma (1)

Müslümanları Yanlış Sunma (2)

Müslümanları Yanlış Sunma (3)

İslam’ı Yanlış Sunma (4)

Biz bunları okumuşlar sanardık. İstanbul’da halı çeyiz eşyası üzerine ticarethane işletirken, veresiye defteri kullanırdık. Veresiye defterinde borcunu göstermek istediğim aşırı sosyetik hanımların okuma yazma bilmediklerini gördüm. Defterin adı yazılan sayfasını önlerine uzattığım zaman, onlar, “benim okuma yazmam yok” diye cevap veriyorlardı. Bir sosyetik görünüşlü hanıma, bir düğünde, benim isteğimle yardımcılık eden rahmetli bir arkadaşım, “ne mezunusun” diye sormuş. Biraz sonra ben görmüşüm ve ben de sormuşum. Bana “sende arkadaşın gibi ne mezunu olduğumu sordun”,dedi. “Ne bu sizdeki okul merakı” dedi. Sonra “ortaokul mezunuyum” demişti. Bir ilde memur idi.

Bazı dindarlar , bu ithamları şeref gibi görürlerdi. Göğüslerini gererek “ben dindarım” der gibi “ben gericiyim” derlerdi. Başlangıç da olmasa bile daha sonraları ben bunlara çok kızıyordum. O kadar yaygın kullanılıyordu ki, bazıları bu suçlamayı hoş görüyor gibi gelmeye başladı, bana… Şadırvanda abdest alıyorum. Yan muslukta abdest alan genç adama işin ne dedim. Şöyle cevap verdi. “Öğretmen idim. Gericilikten açığa alındım” dedi. Kimya öğretmeni imiş. Her deneye başlarken besmele çekermiş. İfadesine göre öğrencileri besmele çekmeye teşvik edermiş. Şikayet olmuş, açığa almışlar. Böyle çok kişinin eften püften sebeplerle memuriyetten açığa alındıklarını gördüm. Açığa alınırken suç, laikliğe karşı olmak, devletin nizami düzenine karşı sistemi değiştirmeye çalışmak. Bazen bir tek kişi, düzeni değiştirmekten mahkum olurdu.

Biz Mücadeleciler, gericilik ve ilericilik ayırımını iç savaş malzemesi olarak gördük, Bunu bağıra bağıra haykırıyorduk. Solcular da ilericilik postuna girmişlerdi ve sözde gericilik karşıtlığı gibi İslam düşmanlığı yapıyorlardı. Onların elinden bu silahı aldık. Özal döneminde 163 nolu kanun yürürlükten kalktı. Hapisler bitse bile suçlamalar devam etti.

Yirmi Sekiz Şubat döneminde bu suçlama bol bol kullanıldı.

Bu dönemde gericilik sakızı ağızlarda çiğnene çiğnene iyice çürüdü. Bir çok sözde aydın, bu çürümüş sakızı ağızlarında çiğnemeye 2000 yılına kadar devam ettiler. Şimdi bile leş yemeğe sevdalı kuzgunlar gibi, bazen bu kokmuş sakızı, gacur gucur ses çıkararak kullanmaya devam edenler çıkıyor.Bu kişilere akıl, iz’an, insaf ve vicdan tavsiye ediyorum. Gözlerinden siyah camlı gözlükleri çıkarmış olsalardı, İslam’ın güzel yüzünü görebilirlerdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Küçükköy Arşivi