Mücadele Birliği Kurucularının Serencamı
Mücadele Birliği Kurucularının Serencamı (En Zor Yazı)
Mücadele Birliği Derneği’nin resmen on kurucu üyesi vardır. Mücadele Birliği
Hareket, proğramlananhedefe ulaşsaydı, ben, bu hareketin İstihbarat teşkilatını kuracaktım. Hiçbir yerde adım geçmemeli idi. 1972’de Yeniden Milli Mücadele Mecmuasının sahipliğini teşkilat adına devralırken hatırlattım. Aykut Abi, hem adın geçer, hem de bu görevi yaparsın, dedi. Ancak böyle bir çalışma hiç olmadı
Mehmet Can arkadaşımız, kurucu arkadaşları ve hareket dışı kalmaları tarihini not ederek liste olarak sunmuş.
Bunun üzerine Facebook’ta bir görüş sunma yarışı başlamış. Hepsini okudum. Görüşlerin özünü böyle bir konu başlatma yerinde mi, değil mi teşkil ediyor. Arkadaşlarımızın sevgileri, hem birbirlerine, hem en azından o günkü teşkilatlanmaya sevgi ve ilgileri sürüyor. Ben buna sevindim. Bilmedikleri taraf bu kurucu arkadaşlar nasıl hareket dışı kaldılar? Bazıları hariç geneli ne atılmış gibiler,ne de bölünmüş, kopmuş gibiler, ama uzak kalmışlar.
Kuruluşu başlangıçtan 1964 Eylülünden itibaren bilen, 1967 resmi kuruluş içinde adı geçmese de içinde bulunan, 1978-1980 döneminde Teşkilat dışı kalmayı bizzat yaşayan biri olarak açıklamalarda bulunmam gerekir diye düşünüyorum. En büyük endişem, ihtilafa mahal bırakmadan teşkilat dışı kalan bu arkadaşların ihtilafa malzeme edilmeleridir. Böyle olmasını Yaşayan arkadaşlar istemezler. Vefat eden arkadaşların ruhları taciz edilir. Bu ikazımın yeterli olacağını sanıyorum. İhtilafa kapı aralayan yorumları silerim. Kimsenin sayfası beni ilgilendirmez.
Mehmet Can arkadaşımız tarafından sunulan
Mücadele Birliği Derneği’nin Kurucu Üyeleri
Aykut Edibali (Hukukçu, faal)
Yavuz Aslan Argun (Hukukçu, 1978)
Mehmet Çetin (İlahiyatçı, 1975 vefat)
Mevlüt İslamoğlu (Mücadele Birliği İlk Genel Başkanı, İlahiyatçı, 1979)
Kemal Yaman (Mücadele Birliği İkinci Genel Başkanı, İlahiyatçı, 1979)
Mevlüt Baltacı (ilahiyatçı, 1979)
Hasan Elmas (ilahiyatçı, 1990)
Yılmaz Karaoğlu (İktisatçı, 1977 Sağlık nedeniyle)
Necmeddin Erişen (ilahiyatçı, 1978 özeleştiri)
İbrahim Akpınar (Tıp Doktoru, 1978).
İrfan Küçükköy (ilahiyatçı, 1980).
***
Bu isimlerden Mehmet Çetin abi, 1975’de huzursuzluklar ve ihtlaflar öncesi vefat etti. Mevlüt İslamoğlu, teşkilata bağlı olsa da merkez yönetimde değildi. Şahsi hizmet veriyordu. 1976’da Merkeze döndü ve sıkıntılı dönemi bizimle yaşadı. Yılmaz Karaoğlu, Yavuz abinin şahsi dostu haline gelmişti. Buna rağmen ihtilaflara konu olmadı. 1976’dan itibaren rahatsızlandı, sonra da Bursa’da yerleşti. Dr İbrahim Akpınar zaten doktorluğuna devam ediyordu. Mücadele Birliği kurumlarına daha az uğrar oldu. Yavuz Arslanargun ne kadar çekinse de ihtilafın merkezinde idi. O da 1977’de evlendikten sonra teşkilattan tamamen uzak kaldı.
Mücadele Birliği hareketindeki atılma, kopma, dağılma sürecini Bir Uyanışın Anatomisi Mücadele Birliği kitabımda safha safha ayrıntılı anlattım. Maalesef, basımı organize eden arkadaşlarımız, kitabı geniş duyurma imkanı bulamadılar. Önleri kesildi. Burada bir safhasını özetleyeceğim.
1975 tarihlerinde Aykut Edibali Abimizi Ankaralılar evlendirdiler. Bana göre böylece bir rüchaniyet elde ettiler. Bu bölümleri lütfen o kitaptan okuyunuz.
Teşkilatta Üst Yönetimi Yenileme
1976’da Aykut abimizde Teşkilatın “üst kademesini yenileme” hevesi doğdu. Biz Konyalıların yetersiz olduğumuzu ifade ediyormuş. Biz arkadaşlarımızdan bunları duyuyorduk. Bende uyanan intiba, evlendirme sebebiyle Ankara yakınlaşmasından itibaren Aykut Abi Mustafa Sağ etrafında yeni bir üst yönetim oluşturmaya başladı. Ben teşkilat konularını kapı aralığında arzedip, müzakere edip dönerken bazı arkadaşları toplantı halinde görüyordum. Ferit Edibali, Mehmet Akif Ak yakınlaşmasına şaşırmıştım. Yeni üst yönetimde kimler olacaktı. Bunları bilmiyordum. Aykut Abi benim de bulunacağımı ima ediyordu. Ama ben bu ekiple hiç bile, beraber çalışmadım.
Ankara ziyaretimizi kitapta anlattım.
Aykut Abi, !976’da kısa dönem askerlik için üç aylığına İzmir’e gitti. İzmirliler bir ev tutmuşlar ve evi döşemişler. Eşini ve annesini İzmir’e aktardılar. Reoganizasyon çalışmalarının merkezi İzmir’e kaymış. İzmir’de bizzat şahit oldum. Bazı problemleri görüşmek üzere İzmir’e gittim. Adresi aldığım için Aykut abilerin evine öğle cıvarında kapı çalıp girdim. Bazı arkadaşları satranç masası etrafında oyun oynarken veya seyrederken gördüm. Benim girdiğimi görünce arkadaşlar sandalyaya yaslanıp beklediler. Aykut abi, hoş geldin demeden neye geldin dedi. Bazı problemlerin olduğunu söyledim. Sen onları çözersin, dedi. Ben saydıkça bu cümleyi tekrar etti. Ben, İstanbul teşkilatında arkadaşlar arasında ciddi ihtilaflar var deyince, önemli değil, zaten yeni çalışmaya geçeceğiz dedi. Aralıktan dönecektim. Annesi Rahime Hanım teyze beni gördü. , Â, İrfan gelmiş dedi, gidiyon mu, dedi. Hiç olmazsa bir limonata iç dedi. Kapıya en yakın sandalyaya oturdum. Arkadaşlar, satranç masasından kalkıp höş geldin dediler. Elimi sıkıp yerlerine geçtiler. Bunlar yeni Üst yönetimin elemanları idiler. Benden önde idiler. Çünkü satranç biliyorlardı. Limonata içtikten sonra dışarı çıktım. Kafamda binbir düşünce ile deniz kenarında deli divane dolaştım. Sonra minibüse atladım. Otogar’a döndüm. Otobüse binip İstanbul’a döndüm. Ertesi gün mecmuaya döndüm. Anadolu’dan gelen arkadaşlara problemlerine cevaplar verdim. Yeni teşkilatlanma için İzmirde Arkadaşlarla çalışmalar yaptığını söyledim, heyecanla şehirlerine döndüler.
Bütün bu sıkıntılar içinde hem hemeroidim azdı, hem de kalın barsağımda iki polip oluşmuş. İyice zayıfladım. Doktora gittim Acilen ameliyat dediler. Şişli etfal hastanasinde ameliyat oldum. Aykut Abi, Kasanın anahtarını, başka acil işleri,Mustafa Sağ’a havale etmemi istedi. Öyle yaptım. Ben hastanede iken veya hastalığımın tedavisi esnasında Necmettin Erişen Teşkilattan atılmış, haberim yok. Onu savunduğu için Ahmet Taşgetiren atılmış, haberim yok. Bir toplantı var dediler, hasta olsam da katılayım dedim. Ahmet Taşgetiren’i savunan Haşim Vatandaş’ın toplantıda atılışına şahit oldum. Hatta Aykut Abinin isteği üzerine bir görüşme yaptım.
Askerliği bittikten sonra Aykut Abi İzmir’den dönmedi. Teşkilat İstanbul, Ankara çift mezkezli olduktan sonra şimdi İzmir ile üç merkezli olmuştu. Ben bir daha görevime dönemedim. Sorumluluğum 1978’de bitmiş oldu. Görevsiz birkaç ay daha sürdürdüm. Mecmua üzerimde olduğu için vazife alamıyorum. Aykut abi ile görüşemediğim için Mecmuayı kime devredeceğim, belli değil. Uzun gayretler sonunda görüştüm ve İsmail Nakilcioğluna devrettim. Kemal Yaman ve Mevlüt baltacı Bizim Anadolu Gazetesi kapandığı için işsiz kalmışlardı. Sessiz sedasız Konyaya döndüler. Ben, İstanbul’da kaldım. Önemli ekonomik zorluklar, daha doğrusu geçim zorluğu yaşadıktan sonra İstanbul Müftülüğü Şer’iye Siciller arşivinde görev aldım. Biz konyalılar, Hiçbir menfi çalışma yapmadık. Bazı serzenişler olabilir. Aykut Abinin yeni kadrosuna imkan tanıdık. Menfi bir tutum sergilememiz konusunda Kemal Yaman bizleri uyardı.
1982’de Mustafa Sağ başkanlığındaki bu yeni kadronun dağıldığını işittik. Ayrıntılarını bilmiyorum.
Ayrılma konusunda Konyalı arkadaşlarımızı, Konyalı İlkleri lütfen suçlamayınız. Aykut Abinin suçlanmasından yana da değilim. O yeni kadrodan bayağı yüksek umut bekliyordu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.