Konya’da Mücadele Birliği Hareketi’nde İlkler..
Kitap: Mücadelele Birliği Hareketinde İlkler
Hazırlayan: İrfan Küçükköy
İl İl Bütün Türkiye Bölümü
Konya’da mücadele birliği hareketi’nde ilkler,
1964 Ağustos Ayında, İhsan Ramiz Bayram aracılığı ile Afyonda Aykut Edibali, Yavuz Arslanargun’un birlikte çalışma teklifini onaylayan biz Konyalı İlkler(Mevlüt İslamoğlu, Mevlid Baltacı, Kemal Yaman , Hasan Elmas, Mustafa Alptekin, ben İrfan Küçükköy ve adının geçmesini istemeyen bir arkadaş) Konya’da kendi aramızda kültürel eğitim çalışmalarını başlattık. Dışa açık bir çalışmamız yoktu. Gene de yakın çevremize bir toparlanış içinde olduğumuzu hissettiriyorduk. Hemen ilk yıl içinde sınıf arkadaşlarımız, Hamdi Çevik, Ali Kerrar Ulu, Mustafa Kapçı, Necmettin Erişen, sonra aktif olmayan bazı arkadaşlar bize yakın oldular.
Aykut Edibali Abinin aylık periyodik olarak Konya’ya gelmeye başlaması (1965 başı) beklemediğimiz bir anda, Konya İmam Hatip Okulu’nda büyük katılıma kapı araladı.
Kemal Yaman’ın İmam Hatip Okulunda okuyan kardeşleri Abdullah Yaman, Mehmet Yaman, , Mevlüt İslamoğlu’nun yeğenleri Mustafa Aydın (Şimdi Prof.)) ve Ruhi Cavlak (Şimdi Emekli Müfettiş) görüşlerimizi okula taşıdılar. Özellikle Mustafa Aydın çok etkili oldu. Hemen hemen sınıflarının tamamını davamıza kanalize ettiler. Kemal Yaman’ın yeğenleri Muammer Yavuz, Abdülvehhap Yaman ve Mustafa yaman İmam Hatip Okulunda okumakta idiler ama aşağı sınıflarda idiler. ,Tabiiki onlar da etkili oldular.
Okullarını bitirirken, öğretmenler kurulu kararıyla, o tarihte onlara için tek yüksek tahsil imkanı olan "Yüksek İslam Enstitüsü’ne giremez" kararı aldılar. Ancak onlar davalarına güvenden hiç bir şey kaybetmediler. Davalarına sevdalı idiler. Haklarını almak için mahkemeye müracaat ettiler. Haklıydılar. Haklarını mahkeme kararıyla elde ettiler. Bazıları lise fark imtihanı vererek çeşitli fakültelere girdiler. Avukat, hakim, mühendis olanlar oldu. Devlet kademelerinde yüksek memurluklarda ülkemize önemli hizmetler sunanlar oldu. Akademik çalışmalara katılanlar profesör olanlar oldu.. Bazılarını Üviversitelerinin ilk yıllarında başka illere sorumlu yaptık. Davamızı başka şehirlerde başarıyla temsil ettiler. Lise çağındaki öğrencilere abilik yaptılar. Model oldular.
İmam Hatip Okulundan çalışkan öğrenciler, Mücadele Birliği derneği henüz kurulmadan veya bazıları kurulduktan hemen sonra harekete dahil oldular. Hepsini saymam mümkün değil ama bir kaçının ismini analım. Mustafa Yıldız, liderlik kabiliyetine haiz bir öğrenciydi. Mustafa aydın için Necmettin Erişen ileride ilim adamı olur, diye kanaat belirtiyordu. Mahmut Özbay, Ahmet Kara, Selim Ersoy, Beşir Çoban, Musa Korkmaz, Haşim Vatandaş , Cemil Özbek, Koray Erten, Ali Boğa, Mustafa Şahin, Ramazan Uz, Ulvi Kabakçı, Ruhi Cavlak hemen ismini sayabileceğim öğrencilerdir. Bunlara Konya lisesi öğrencisi Hilmi Muştu’yu ve Ticaret Lisesi öğrencis Fehmi Arıktekin’i ilave etmek gerekir, Konya'da Mücadele Birliği Hareketine yeni bir ivme kazandıran Mustafa Yiğit’in hizmetlerini de takdirle anıyorum. Bunların her birine sayfalar ayırsam yeridir. Bazılarını yeri geldikçe tekrar anacağım. Şöyleki, Mahmut Özbay Ordu ili sorumlusu, Ramazan Uz Burdur sorumlusu oldular. Haşim Vatandaş büyük ressam oldu ve sağlığında tarihe geçti, (PANORAMA 1453 İstanbul’un Fethi Müzesi baş ressamı) Ali Boğa yüksek bürokraside bulundu ve milletvekili oldu. Mahmut Özbay avukat oldu ve yüksek bürokrat oldu. Bu arkadaşlarımız sadece okullarında aktif olmadılar, bütün Konya’yı ayağa kaldırdılar. Sorumlular olarak her birine görevler veriyorduk. Seminer çalışmaları yapıyorlar, sonra öğrendikleri bilgileri yani davayı Konya çay bahçelerinde buldukları kişilere anlatıyorlardı, Sonra onları biz abiler dinliyor, yetişmelerine rehberlik ediyorduk.
Necmettin Erişen’in harekete dahil olması, yeni bir kan,mecal olmanının yanında hareketimizi topluma açtı.
Akşamları mahallelerdeki halk ev toplantılarına ikişerli, üçerli ekipler halinde görevlendiriyorduk. Onlar başarıyla gelip bizlere anlatıyorlardı. Yani her biri lider olarak yetişiyorlardı. Her hafta her semtte yirmi yirmibeş ev konferansı sunuyorduk. Necmettin Erişen yavrularını kanatlarıyla koruyan kartallar gibi her birini kucaklardı. Ben askerde iken bir akşam ev toplantısından dönerken Mustafa Şahin trafik kazasında şehit olmuş. Necmettin Erişen şehidin acısını hayatı boyunca yaşadı ve Mücadele Birliği çalışmalarından ayrıldıktan sonra çıkardığı kitapta bu acıya sayfalarca yer verdi. Okuduğumda hayli hüzünlenmiştim.
1967 Ekimi’nde Mücadele Birliği kurulduğu zaman herkes bizden büyük hareket bekler olmuştu. O tarihte insanlar davalarını yüklenecek bir sahip ararlardı. Mücadele Birliği adı halk için sahip değeri taşıyordu. Mücadele Birliğinin dernek olarak kurulması isimsiz hareketimize sadece isim olmadı, güvenilecek bir umut kapısı oldu. O tarihte ne Milli Nizam Partisi var, ne de Milliyetçi Hareket Partisi. Tek umut Mücadele Birliği. Bu iki parti, en azından Konya’da bizim fidanlıklara sahip çıkarak palazlanacaklardır. Bizim önceleri yaşlarımız tutmadığı için, sonraları konjonktürel sebeplerle, Liderimiz Aykut Edibali büyük meşguliyet içinde Hukuk Fakültesini, okulunu bitiremediği, askerliğini yapamadığı için hep geri atıldı veya geride kaldık. Ancak 1972’de Partimizi kuracaktık. Yaşımız o zamana tutuyordu. Millet Partisini ele geçirdiğimiz zaman, 1977 idi, böylece beş sene gecikmiştik. Daha enteresanı Adalet Partisi’ni sözde ele geçirme hayali Millet Partisi’nin önünü kesti. 1980 Darbesinde Parti’nin resmen kapanması ile yolumuz iyice kesildi. Daha sonra yeniden kurulmasına ulaşıldığı zaman köprülerin altından çok sular geçmişti. Anti parantez bu serzenişi dile getirdim.
Mücadele Birliği kurulduktan sonra kısa zamanda Konya’da hatta bütün Türkiye’nin umudu oldu. Her biri ayrı başlıklarla sunulması gereken, Konferanslar, Mitingler, anma günleri, mahallelerde halk toplantıları, tiyatro piyes gösterileri, Resim Segileri, Mecmua satış mitingleri, daha neler neler. Bütün bunlarla Mücadele Birliği koşar adım büyüyordu. Selçuk Öğrenci Yurdu başka bir hamlenin adıdır. Altıyüz öğrencili yurt. Altı yüz Mücadeleci genç demektir. Binden fazla mecmua satılıyordu.
Konya’dan Kemal Yaman, ben İrfan Küçükköy, Necmettin Erişen, Mevlüt Baltacı’nın İstanbul’a intikali hareketi asla küçültmedi. Hasan Elmas öğretmenlikten istifa etti. Bütün zamanlarını davaya hasretti. Mücadele Birliği her devirde güçlenerek devam etti. "HASAN ELMAS" yazımı okuyunuz.
İlçelerin bir kısmında kalıcı veya geçici büyük gelişmeler oldu. Onlar hakkında arkadaşlarımdan beklentilerimi ifade edeyim.
KARAMAN’DA MÜCADELE BİRLİĞİ HAREKETİ
Konya’nın O zamanki bağlılığı ile Karaman ilçesinde büyük gelişmeler oldu,1970 yılı son aylarına kadar her ay seminerler için ben Karaman’a giderdim. Daha sonra da irtibatlar güçlenerek devam etti. Bu konuda bu arkadaşlarımdan ayrıntılı açıklama bekliyorum. Onun için kısa kestim.
EREĞLİ’DE MÜCADELE BİRLİĞİ HAREKETİ
Konya Ereğli'den Necmettin Erişen’in yeğeni Kadir Dündar, Caner Arabacı (Şimdi Prof.) ve bir grup İvriz Öğretmen okulu öğrencisi davamıza bağlanmıştı. O tarihlerde öğretmenler arasında solculuk revaçtaydı. Arkadaşlarımıza, yani onbeş- onaltı yaşlarındaki öğrencilerine bazı solcu öğretmenler baskılar uyguladılar. Onlara yasaklar koydular.
Rahmetli Necmettin Erişen’le okullarına gittik Solcu müdür bize entrika yapmak istedi. Bizimle ders sonu konuşacağını söyledi. Bizim bahçede beklememizi söyledi. Bir kısım solcu öğrenciye bizi dövdürecekmiş. Etrafımızda otuz kadar öğrenci dolaşıyor.
Müdürün oyununu birkaç hamle ile bozduk. Bahçede yürürken bizi takip eden öğrencilerile iki-üç metre var arkamızda. Okulun bahçesi hayli geniş. Okul binasından uzaklaştık. Müdür kendisinin müdahale alanının uzağında bizi dövdürecek. Durum iyice anlaşıldı. Ders saatinde otuz kadar öğrenci bahçede. Kimse bir şey, demiyor.
Biraz daha yavaşladık, öğrenciler bize iyice yaklaştılar. Hemen geriye dönüp,” Merhaba gençler” dedim ve ara vermeden devam ettim.” Biz de sizin gibi idik. Okulumuza misafir gelenler olurdu da merak ederdik, hoş geldin bile diyemezdin. İçlerinden “Merhaba” diyenler oldu. Necmettin Erişen hemen söze başladı.” Bu namuzsuz, alçak, hain Amerika, Türk gençlerini birbiriyle vuruşturmak istiyor. Necmettin nutuk çekmeye başladı. “Amerikan gavurunun Türkiye’de askeri üstleri var. Türkiye’de onlarla işbirliği yapanlar var.” Özetle masonlar var. Siyonistler var. Sizler tertemiz gençlersiniz.” Sohbet uzadıkça ilgi arttı. Bizi ciddiyetle izliyorlar. İçlerinden beş altı kişilik gurup ayrıldı gittiler. Meğer müdüre haber vermeye gitmişler. Bir telaş içinde müdür yanımıza geldi. "Benim öğrencilerime nutuk atamazsınız", dedi. Biz nutuk atmıyoruz. Hoş geldiniz dediler, sohbet ediyoruz dedik. Sizinle bir saat sonra görüşebilirim diyen müdür bizi, ikimizi hemen odasına aldı. Necmettin Erişen, benim yeğenlerim burada öğrenci. Bazı öğretmenler onlara baskı uyguluyormuş. Tedbir almanızı ve bu öğretmenleri uyarmanızı istemeye geldik. Dedi. Benim öğretmenlerim baskı yapmaz falan, dedi. Necmettin Erişen en sert sesiyle “Müdür bey, dedi, siz tedbir almazsanız biz durumu bakanlığa arz edeceğiz ve müfettiş isteyeceğiz, dedi. Müdür hemen yumuşadı. Necmettin baskılardan örnekler verdi. Müdür not almaya başladı. Sonra bizi dış kapıya kadar uğurladı. Tahrik edilen öğrencilerden bizi korumak istedi diye yorum yaptık. Sonra haber aldık ki şikayet ettiğimiz öğretmenleri başka yerlere tayin etmişler. Bizim gençlerden de başka okullara sürülenler olmuş. Sürgün bizim gençler için yeni bir çalışma ve gelişme yeridir.
Bir başka önemli olayı daha anlatmam gerekir. Ereğli’de liseli gençlerle yaşadık.
1970’in Eylül ayında Mecmuanın ilk sayısı çıkmaya başlamıştı Dergiler illere Şehirlerarası otobüs şirketleri tarafından taşınıyor, ulaşıyor, ve teşkilat olarak gidip otogarlardan alarak sokak sokak dükkanlara tek tek girerek satıyorduk. Bazen satışlarımız kalabalık yerlerde miting havası içinde bağıra bağıra anonsla oluyordu. Dergiler Cuma günü merkezlerimize ulaşıyor hafta boyu satıyorduk. Beşinci sayısının satışı için merkezi büyük ilçeri hedef seçmiştik. Ereğlide insanların çok uğradığı bir meydanda satmaya başladık. Zaten elli kadar mecmua götürmüştük. Mecmualar hemen bitti. Sanıyorum Ulvi Kabakçı’dan bir teklif geldi. Elimizdeki teker dergiyi hemen satmayalım da biraz miting yapalım tarzında. Sorumlu ben idim. Genç arkadaşlar çok heyecanlı idiler. Bir saate yakın miting sürdü. Halk TÖSLÜ Öğretmenlerin baskısı altında olduğu için bizi heyecanla takip etti. O tarihte ben Afyon Merkez vaiziyim. Ereğli’de mecmua satışını organize ediyorum. Nümayişi sona erdirdik. On kişilik arkadaş grubunu otogara gönderdim Cemil Özbek ile nümayiş esnasında çay içelim diyen esnafın dükkanına uğradık. Çayı içtik, sohbet ettik, gönlünü aldık, Otogara dönüyoruz. Kestirme yoldan geçelim dedik. Yolda giderken TÖS binasının levhasını gördük Avlu kapısından içeriye bakarken Töslüler hemen sokağa fırladılar. İkimizi dövmek istiyorlar. Biraz da hırpaladılar. Bir inşaat çukuru vardı. Kendimizi oraya attık. Orada kumlar vardı. Onları ikimiz taşa tuttuk. Onlar da belki suçlanacaklarından çekindiler geri döndüler. Biz çukurdan çıktık. Hem kaçıyoruz, hem üstlerine taş fırlatıyoruz, hem de “Kahrolsun Komünistler” diyerek uzaklaştık.
Otogara geldik. Üstümüz, başımız toz içinde olunca olayı arkadaşlara anlattık Genç arkadaşlar TÖS binasını basalım diye ısrar ettiler. Tabii ki gerek görmedim. Konya’ya döndük. O hafta içinde Askerlik için Etimesgut Yedek Subay okuluna ulaştım. Okula teslim olduğumda yediğimiz dayaktan dolayı hala ağrıyan yerlerim vardı. İsmi geçen iki arkadaştan başka kimler vardı hatırımdan çıkmış. Yorum bölümünde isimleri yazan arkadaşım olursa memnun olurum. Açıklamaları metne aktarırım.
Ertesi hafta da gidip mecmuayı miting havasıyla satmışlar bazı olaylar olmuş ama ayrıntılarını bilmiyorum. Bilen biri yorumlar bölümüne açıklarsa bilgim olur.
KONYA BEYŞEHİRDE MÜCADELECİ LİSELİLER
Konya İmam Hatipli gençlerden Cemil Özbek, 1968 yazında Beyşehir'de yaz tatilinde öğrencilere davamızı anlatmış. Davamıza inananlar, bağlananlar olmuş, Onlarla görüşmemi benden rica etti. Biz onların gözlerinde koca insanlardık. Çünkü yaşımız yirmi beşi geçmişti. Beyşehir’e gittim. Toplanacakları bir yerleri yoktu. Beni bağlar arasına götürdüler. Duvarları yıkık metruk bir bağ içinde yirmi kadar liseli, hatta ortaokullu gence, ayaküstü bir de ben davamızı anlattım. Davamıza bağlılıkları perçinlendi. Beyşehirli kahraman çocuklardan biri de, ileride büyük bir sinema yönetmeni olacak olan Mehmet Taşdiken’di. Bu toplantıda var mıydı bilmiyorum.Bu arkadaşımızı, "ÜÇ MEHMETLER" başlığı içinde ileride arz edeceğim.
Teşkilatçının başarısını ölçme kriterlerimiz vardı. Başlangıç dönemimiz kadrolaşma dönemi olduğu için, değerlendirme kriterlerimiz de o alanda idi. Bir kişi davaya kaç eleman kazandırdı? Kazandırdığı elemanların kaliteleri nasıldır? Kitleleşme açısından davamıza genel katılım nasıldır? Bu ölçüler içinde Cemil Özbek’in Beyşehir’deki başarısı fevkaladenin fevkindedir.
Beyşehir ile ilgili muhatap olduğum ikinci bir konu 1977 yılında oldu. Millet Partisini ele geçirme kararı verdikten sonra, sorumlu olarak ben illerin sorumlularına bir ay içinde yetki verilen kişiden yetki alınarak resmi prosedürler tamamlanarak, önce il kurucu yönetim kurulunun oluşturulmasını, sonra ilçelerde kurucu yönetim kurullarının oluşturulmasını, sonra ilçe kongrelerinin yapılmasını, sonra il kongrelerinin yapılmasını, delegelerin belirlenip Millet Partisi Genel Merkezi’ne ulaştırılmasını anlattık. Bütün Türkiye’de başarıyla uygulandı.
İstanbul’a Beyşehir’den bir telefon geldi. Bana bağladılar. Beyşehir’e ilçe kongresi yapmaya giden arkadaşımız telefon ediyor. Beyşehir’de Parti teşkilatını oluşturacak eleman bulamıyoruz, buradaki arkadaşlarımız lise öğrencileri. Yaşları tutmuyor. Şöyle cevap verdim. Onların babalarını, annelerini üye kaydedin. Prosedürü tamamlayın, kongreyi yapın. Biriniz başkan olunuz. Kongreyi yapın. Öyle yapmışlar.
AKŞEHİR
Akşehir Ali Kerrar Ulu’nun ilçesi. Orada daha sonra çok aktif oldu. Dershane açtılar, Özel Lise açtılar. Ayrıntılı Bilgi rica ediyorum.
BOZKIR:
Bozkır’da Mecmua satışı esnasında arkadaşlarımız göz altına alındılar, tutulandılar. Ben onları Hapishanede ziyaret etmiştim.Bu arkadaşlardan da ayrıntılı açıklamalar bekliyorum.
İrfan Küçükköy
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.