İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

İdeal İslam Toplumu (3)

İdeal İslam Toplumu (3)

Son iki asır içinde İslam ülkelerindeki okumuşların, toplumlarını teşkilatlanma gücüne sahip olmadıklarını görüyoruz. Hele son asırda, Birinci Dünya Harbi’inden sonra, Osmanlı Devleti’nin sahneden silinmesinden sonra, Aydınlarımızın, İslam toplumlarının ihtiyaçlarının karşılanmasına ön ayak olacakları yerde, toplumlarının Batı sosyal Hayatı tarzında yeniden şekillendirilmesi hevesine kapılmaları her şeyi mahvetmiştir. Halkları ile çatışma halinde olan yöneticiler, halklarına zulüm ve eziyetten geri durmamışlardır. Birikimlerini ve enerjilerini yanlış yerde kullanmışlardır. Batı tipi Sosyal değişim hedefleri olmuştur. Sosyal değişim politikası ısrarla sürdürülmüş, bu esnada İslamî ölçüler proğram dışı tutulmuştur.

İdeal İslam Toplumu (1)

İdeal İslam Toplumu (2)

İdeal İslam Toplumu (3)

İdeal İslam Toplumu (4)

Son bir asırda, Yöneticiler - Halk ayırımı belirgin hale gelmiştir. Hele sömürge yönetimleri bu konuda hiçbir engel tanımamışlardır. Sömürgeciler , yönetimlerini yerli halka sözde devrederken, yeni yöneticilerin Siyasi İslam karşıtı olmalarına özel itina göstermişlerdir.

Bir kolay örnek arz edeyim. Etiyopya yönetiminden ayrılmak için İstiklal Mücadelesi veren, Osmanlının Habeş eyaleti ERİTRE’den çekilirken Fransızlar, yönetimi dindarlara değil, ateist kadroya devretmişlerdir. İstiklallerini sözde elde ettikleri 1993’ten beri, yeni yöneticiler Müslümanlara yapmadıkları eziyet bırakmamışlardır. Başörtüsü yasağı dahil, her türlü İslamî hayata yasak koymuşlardır. Köylü kadınlara bile baskı ile başlarını açtırmaktalar. YouTube’da onları göz yaşı ile izliyorum. Günümüzde bu zulüm olanca hızıyla sürmektedir. Dini eğitim yasaklanmıştır. Kovit 19’dan çok önce Hac yasaklanmıştı. Dört milyonluk bir Afrika devleti olduğu için dünya’nın dikkatini çekmiyor. 1983’lerde İslam ülkeleri tarih coğrafyasını yazdığım için bu ülkedeki Müslümanların samimi mücadelelerini yakından biliyorum. Sadece üzülüyorum. Maalesef, Türkiye’deki İslami eğitimli Prof. larımız böyle küçük (!) konularla ilgilenmeye gerek görmüyorlar. Bu da benim serzenişim olsun.

İslam ülkelerinin Batı Sosyal Hayatına (Sosyetik Hayata) prim vermeden çağdaşlaşması gerekirdi. Daha önce yazdım, Müslüman toplumlar, bunu beceremediler. Sosyal Teşkilatlanmada Batı Devletlerinin hegemonyasından Müslüman devletler kurtulamamışlardır. İslam toplumları kurumlaşamamışlardır. Değişim olacaksa, milli değerleri, İslamî prensipleri, ahlakî kuralları, sosyal yapıyı koruyarak, Batı tipi sosyal hayata (sosyetik hayata) pirim vermeden teşkilatlı toplum haline gelmesi gerekirdi.

Klasik Osmanlı devrinde (Tanzimat öncesi) toplum hayatı tımar sistemi sayesinde teşkilatlı haldeydi. İş hayatı, meslek hayatı, şehir hayatı fütüvvet teşkilatları ile, Ahilik kurumları ile teşkilatlı haldeydi. Sosyal yardım kurumları vakıflar hayatın her alanında idi. Selçuklu ve Osmanlı toplumları, günlerinin, devirlerinin şartlarına göre, kendi şartlarına göre teşkilatlanmışlar ve kurumlaşmışlardı.

Çağdaş toplum, kurumlaşmış toplum demektir. Bu günün ihtiyaçları değişmiştir. Bu günün insanları, İslami prensipleri koruyarak, ihtiyaçlarını karşılayacak sosyal yardım hedefli kurumlar oluşturmalıdır. Bu kurumlar ve cemiyetler, büyük şehirlerin ana caddelerinde koca koca levhaları bulunan, küçücük hizmetler sunan göstermelik hizmetler sunan cemiyetler ve kurumlar olmamalıdır. İçinde bulundukları toplumların ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasiteye sahip olmalıdır. Osmanlı çok kurumlu devlettir. Tembeller için huzurlu yaşasınlar diye tembelhaneler oluşturmuşlardır.

Büyük sanayinin doğuşu ile birlikte, işçilerin haklarını korumak üzere sendikalar oluşmuştur. Bu kurumlar işçilerin haklarını korumalıdır. Esefle görüyorum ki özellikle devlet işveren durumunda ise işçinin haklarını korumak üzere oluşan sendikalar, iktidardakilerin, yani işverenin maşası gibi çalışmakta, işçi ihtiyaçlarının, isteklerinin sınırlanmasını sağlayan sarı sendika gibi görev yapmaktalar.. İşçinin hakkını korumak üzere kurulan, bunun için maaş alan, gelir elde eden sendikacının, işçi talepleri aleyhine hizmet vermesi haramdır. Kazançları haramdır. Bunu hatırlatma ihtiyacı hissediyorum.

NOT. Konu devam edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Küçükköy Arşivi