İrfan Küçükköy
Mücadele Birliği Hareketinde Ankarada İlkler 4
Kitap: Mücadele Birliği Hareketinde İlkler
Hazırlayan: İrfan Küçükköy
Mücadele Birliği Hareketinde Ankarada İlkler 4
Abdülkadir Kararaman arkadaşımız Cemil çiçek arkadaşımızın Hareket dışı kalması sonrasına “Yeni Dönem” demiş. Demek ki ayrı isim verecek kadar önemli değişiklik olmuş. Abdülkadir Karaman “Bize kopuş sebebi olarak anlatılan, Cemil Ağabeyin kendi başına bağımsız hareket etmeye başlamasıdır” diyor. Bunda gerçeklik payı vardır. O tarihte Yavuz Abi hapisten çıkmış değildi. Başına buyruk olduğuna ben de şahit oldum.
Ordu ilinde Mücadelecilere ağır baskılar yapılmış. Mehmet Ağabey beni Ordu’ya gönderdi. Ordu’da geniş bir katılım olduğunu gördüm. Öğretmenlerimiz var, öğrencilerimiz var. Özellikle İmam Hatip okulunda baskı zirvede. Bu şehirin tecrübeli bir arkadaşımızın desteğine ihtiyaç olduğu duygusu bende uyandı. İstanbul’a döndüğümde Konuyu Mehmet Çetin abiye anlattım. Aday olarak da Ali Yektali’yi (Ali Müfit Gürtuna) teklif ettim. Yedek Subay Okulunda iken Ankara’yı kısmen tanımıştım. Mehmet Abi Uygun gördü. “Ankara’ya git. Cemil Çiçek ile görüş, Ali Yektali’yi al götür, tanıştır” dedi. Bu niyetle Ankara’ya geldim. Samanpazarı’ndaki Dernek binasında görüştüm. Cemil Çiçek biraz da suçlayıcı tarzda, “İstanbul, Ankara’yı bilmeden, benim has elemanımı al, götür, diyor. O benim Ankara’da en güçlü yardımcım. Ali Yektali’yi veremem” dedi. Bu geleneğimizde olmayan bir pozisyondu. Hele Genel Merkezi tenkit hiç yoktu. O zaman telefon irtibatı çok zordu. Konya’ya döndüm. Necmettin Erişen ile değerlendirdik. Mahmut Özbay’ı alıp götürdüm. Teşkilata prezante ettim.Başarılı da oldu.
İstanbul’a döndüğüm zaman konuyu Mehmet Çetin Abi’ye anlattım. Mehmet Abi’nin cevabı beni daha çok şaşırttı. “Bu oğlanda İstanbul’u tenkit, adet haline geldi.” dedi. Bu tarihten üç- dört ay sonra uzaklaştırıldığını duydum. Hiç araştırmadım. Hala içyüzünü bilmiyorum. Oldum olası uzaklaştırma konusu hoşuma gitmiyordu Fedakarca gayret gösteren birine güle güle diyorsun. Hatta hasım ilan ediyorsun. Görevli olduğum dönemde bir kişi hariç, onda mecburdum, kimsenin dava dışı ilanına fırsat vermedim. Onay hiç vermedim.
Birkaç ay sonra (1973 baharı) Ankara çalışmalarını organize için Mustafa Sağ’ın görevlendirildiğini işittim. Mehmet Çetin abi doğrudan ilgilendiği için ben Ankara çalışmalarına hiç dahil olmadım. Uzaktan müşahit oldum.
Aradan bir yıl geçmemişti ki Yavuz Aslan Argun hapisten çıktı. Dört yıllık Hapishane hayatı Sivil hayata uyumunu zorlaştırdı. Aykut Edibalilerde kalıyordu. Bu esnada Ferit Edibali ile zıtlaşması, havayı iyice gerdi. Yavuz abinin konudan rahatsızlığı üst yönetimde arkadaşlarımız tarafından açıkça görülüyordu. Yani Aykut abi de durumdan rahatsızdı. Mehmet Çetin Abi bazen araya giriyor ama müdahaleleri yeterli olmuyordu. Bu konulara girecek değilim. Ancak şu kadarını söyliyeyim. İhtilaf konuları, ne fikridir, ne stratejiktir, ne siyasidir, ne de bazı arkadaşların sandığı gibi istihbarat güçlerinin eseridir, tamamen kişiseldir. Onun için ihtilafların sebebi, objektif temellere dayanmaz, sübjektif sebepleri vardır diyorum.
Bir gün Mehmet Çetin Abi bana “Ankaralılar, Aykut Abinizi nişanlayorlar” dedi. Ben ilk duyuyordum ama bazı arkadaşlar çoktan duymuşlar. Aykut Abi Ankara’ya sık gidiyordu ama ben Gerçek Dergisi işleri için gidiyor, sanıyordum. Bu arada vakitlerini ağırlıklı olarak Ankara’da geçirdi. Ben bunu işittikten kısa zaman sonra Mehmet Çetin abi’nin önce ayağı kırıldı sonra da vefat etti. Tabii olarak benim sorumluluklarım arttı.
Abdülkadir Karaman bu dönemi şöyle anlatıyor.
“Cemil Ağabeyin kopuşundan sonra Ankara'ya sorumlu olarak Mustafa Sağ gönderilmişti. Mustafa Sağ Abi Yüksek İslam mezunu ve çok pratik bir insandı, İnsan'i ilişkileri sıcaktı ve son derece mütevazi bir kişiliğe sahipti. Ankara'yı iyi tanımıyordu. Bu sebeble benimle yakın çalışmaya önem verdi. O zamana kadar sadece dergi satışlarında ve kültür çalışmalarında görev almıştım. Ankaralılar olarak bu dönemde yönetmekte büyük tecrübe kazandık. Sorumluluk verilenlere 'mesul' denirdi. Aslında arkadaşlarımız görevli olduğu birimin başkanıydılar. Her işin ve her birimin bir sorumlusu vardı. Yukarıdan aşağıya Ankara çalışmalarının bir piramit Abisi vardı. Mustafa sağ abi her şeyi benimle iştişare ediyor, kararları birlikte alıyorduk. Ankara’da teşkilatın yeniden yapılandırılmasını birlikte yaptık. Mustafa Ağabeyin fikri teşkilatta yenilere ve gençlere ehil olanlara sorumluluk vermekti. Kendisi üstünde olan bütün sorumlulukları dağıtma taraftarıydı. Cemil Ağabey, her şeyi kendisi yapar her işi bizzat kontrol ederdi. Mustafa Ağabey ise hemen her sorumluluğu bizlerin üstüne verdi. Bu sayede çok kısa zamanda Ankara'dan çok lider yetişti. Her ne kadar bu yetkileri ve sorumlulukları hazmedemeyenler (burası önemli) oldu ise de faydalı oldu, Kimse bu hiyerarşik düzenin dışında kalmazdı. Herkes hem yönetilen hem de yöneticiydi. Ancak 'mesul' yani sorumlu olanlar kardeşlerini korur, zorluklarda ve zahmetlerde kendilerini öne atar, nimetlerde ise arkada kalır, yemeğin kalanınına, yatağın kötüsüne, konforun en azına talip olurlardı. Bu yönetici ile ona tabi olanlar arasında büyük bir sempati sevgi ve kardeşlik yaratırdı. Kıskançlığı önlerdi. Buna karşılık onlara mutlak itaat edilirdi. Onların emirlerinden dışarı çıkılmazdı. Bu disiplini ve birlikte hareketi sağlardı.”
Mustafa Sağ’ın Ankara sorumluluğundaki icraatlarını anlatırken Abdülkadir Karaman arkadaşımız , benim o tarihte de hoşuma gitmeyen bir icraatını naklediyor. Bu Ankara’da sorumlu kadro değişimidir. Bu küskünlüklere yol açabilirdi, şükür geniş çapta olmadı ama izleri ileride görüldü, İstanbul ile bağlantısı bulunan illere sorumlu göndermesi de bence yanlış olmuştur.. Bu, bu illerde ileride teşkilatı iki başlı hale getirebilirdi. (Kısmen oldu) Abdülkadir Karaman bunu şöyle anlatıyor.“Ankara'da, eski kadroyu yaşça büyüklüklerini de göz önüne alarak göstermelik görevlere getirdi” diyor. Melih Gökçek gibi aktif bir arkadaşımızı kızağa alıp, Ankara’ya başkasını baş sorumlu tayini hatta ismini vermiyorum şimdi merhum passif ama efendi bir arkadaşımıza yetki vermesi, ne derece makul olur? Tek cümle ile bile olsa o devirde görüş belirtmedim. Niyetinin halisiyetine yormuştum. Ayrıca Aykut Abi, Ankara’da kalıyordu.Onunla istişare ediyor, sanıyordum. Kimse Mustafa Sağ'ı suçlamasın. Okulunu bitirdikten sonra görev almadı ve teşkilat çalışmalarında bulundu. Ayrıca Paşalığa, Kuvvet komutanlığına yetişen asker arkadaşlarımız onun eğitimi altında idiler.
İhtilaf dönemi ile ilgili Ankara'da da çok önemli müşahadelerim oldu. Bu konuları bu araştırmada vermek istemediğim için es geçtim. İhtilaf konularını dile getirmenin bir faydası yoktur. Sayfam ihtilaflara kapalıdır.
SON
**************************
NOT: Bu dönemde Ankara çalışmaları, Üç kişi üzerinden anlatılamaz BEN ANKARA'YI AZ BİLİYORUM. Hiç genel sorumlu olmadım Geniş bilen arkadaşlardan yorumlar bölümüne ayrıntılar, katkılar bekliyorum. Ben ismini, fizyonomisini, vicahen yüzünü bildiğim onlarca kişi çıkar. Ama ben onların fonksiyonlarını, hizmetlerini, tam bilemem. İfşalarında sakınca olmayanların takdimi bir arşiv çalışması için Bilgi ifşasında mahzur olmayanların arzı gerekir. Yorum bölümünde arkadaşlarımdan katkılar bekliyorum. İsimleri ile sunacağımı taahhüt ettim. Bilgi paylaşımının önemini daha nasıl belirteyim?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.