İrfan Küçükköy
Koronavirüs ve Karantina
Koronavirüs Ve Karantina
Bir Hadis
عَنْ عائشَةَ رضي اللَّهُ عنها أنَهَا سَأَلَتْ رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم عَن الطَّاعونِ ،
فَأَخبَرَهَا أَنَهُ كَانَ عَذَاباً يَبْعَثُهُ اللَّه تعالى عَلَى منْ يَشَاءُ ، فَجَعَلَهُ اللَّهُ تعالَى رحْمةً للْمُؤْمنِينَ ، فَلَيْسَ مِنْ عَبْدٍ يَقَعُ في الطَّاعُون فَيَمْكُثُ في بلَدِهِ صَابِراً مُحْتَسِباً يَعْلَمُ أَنَّهُ لاَ يُصِيبُهُ إِلاَّ مَا كَتَبَ اللَّهُ لَهُ إِلاَّ كَانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِ الشَّهِيدِ » رواه البخاري .
Âişe radıyallahu anhâ’dan rivâyet edildiğine göre, kendisi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e tâun'u (öldürücü serpici hastalık) sormuş, o da (Peygamberimiz de) şöyle buyurmuştur:
“Tâun "öldürücü serpici hastalık ", Allah Teâlâ’nın dilediği kimselere musallat ettiği bir çeşit azaptır. (ızdıraptır). Allah onu mü’minler için rahmet kıldı. Bu sebeple tâuna (öldürücü serpici hastalığa yakalanmış bir kul, başına gelene sabrederek ve ecrini Allah’tan bekleyerek bulunduğu yerde ikâmete devam eder ve başına ancak Allah ne takdir etmişse onun geleceğini bilirse, kendisine şehit sevabı verilir.”
Buhârî, Tıb 31;
***
Açıklama
Fıkıh'ta Karantina farz anlamına vaciptir.(İbadet dışı konularda fıkıh ta vacip kaydı varsa bundan farz anlaşılır.)
Peygamberimiz, Tebük savaşında bir beldede taun haberini alınca o beldeye girmeden ordusu ile hemen hatta hızlıca Medineye dönmüşler ve TAUN hakkındaki soruları bu minval üzere cevaplamıştır.
Hazret-i Ömer, devrinde taun çıkan beldeyi askeri abluka altına almış, oradan çıkılmasını yasaklamıştır.
***
NOT:
Herkes yeterince yazıyor, biliniyor diye yazmıyordum. İki hoca arasında bu konu Kader konusu ile gündeme getirilince yazmak zorunda kaldım.
Kader konusunu doğru anlamak gerekir. İmam-ı Maturidi cebriye gibi mutlak kaderci, hatta Eş'ari gibi sorumlu kaderci değil, irade-i Cüz'iyyeci kadercidir. Allah her şeyi bilir. Ancak ilm-ilahi olacak olaylara teveccüh etmez, yönelmez şeklindedir. Bu konuyu Medine Üniversitesinde doktora yapan bir Pakistanlı ile tartıştım. O Eş'ari olmuş, Maturidi'yi mutezile görüşünü savunmakla sıçlamıştı. Türkiye'de yaygın kadercilik anlayışı, cebriyeye yakın ifade edilir, Maturidi gibi inanılır, görüyorum.Alimler geçmişte kader konusunun ulu orta konuşulmasını yasaklamışlardır. Bu hadis hepsini gösteriyor. İrade-i Külliye'yi de, irafe-i Cüz'iyye'i de.
Bir yerde serpici hastalık çıkması irade-i Külliye, o beldede hasttslık bitinceye kadar beklemek. İrade-i Cüz'iyyedir. Ondan sorumluyuz. Hastalığa yakalanır, Başkasına bulaşmasın diye sabreder, titizlik gösterirse şehit sevabı kazanır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.