Mustafa Yürekli
Kılıçdaroğlu ile Bahçeli?nin 12 Haziran karneleri...
CHP vesayetçi 12 Eylül rejimin kalelerinden olduğu için genel başkanları emanetçi olmak durumundadır.. Baykal?ın rolü neyse, Kılıçdaroğlu?nun oynayacağı rol de aynısıdır.
Türkiye, 12 Haziran 2011?de genel seçime gidiyor..
Bu seçim, Recep Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında geçecek. Devlet Bahçeli de geriden geliyor..
Seçimde iddialı olan üç partinin liderlerine ilişkin kişisel kanaatlerimi paylaşmak istiyorum, bu yazımda.
BAHÇELİ POLİTİK VE DİPLOMATİK YETERLİLİK GÖSTEREMEDİ
Bir Adanalı olarak, 1970?li yıllardan, 12 Eylül Askeri müdahalesi öncesinden beri hemşerim Devlet Bahçeli?yi tanıyıp izlerim.
Önce olumlu yönlerini belirtmem gerekirse, Alparslan Türkeş?in vefatından sonra, Ülkücü camiayı dağılmaktan kurtardı, yeni Türkiye şartlarına intibak ettirdi.. Ülkücü gençliği sokaktan topladı. MHP?yi ülkenin ikinci büyük muhalefet partisi haline getirdi.
Bahçeli, politikada elinden geleni ortaya koydu. Yaptıkları büyük işlerdir. Fakat bütün yapacağı bu kadardır.
Devlet Bahçeli, 6 Temmuz 1997 tarihinde yapılan 5. Olağanüstü Kongre?sinden günümüze kadarki süreçte politik ve diplomatik yeterlilik gösteremediğinden genel başkanı olduğu MHP?yi iktidara taşıyamaz.
MHP tabanda kurulmuş bir partidir ama Bahçeli ile bürokratik oligarşinin kalelerinden biri haline gelmiştir. Devlet Bahçeli, 12 Eylül referandumunda vesayetçi 12 Eylül rejimini savunmuştur.
Bahçeli, bürokratik oligarşinin mutemet liderlerinden biridir. Seçim barajını aşması, başarı kabul edilecek.. Muhtemel başbakan Kemal Kılıçdaroğlu?na çıraklık pozisyonuna hazırlanıyor.
Önümüzdeki dönem, MHP?yi liderlik problemi çok şiddetli sarsacak..
CHP LİDERLERİ EMANETÇİDİR
Kemal Kılıçdaroğlu hakkında bir kaç yazı yazdım.. Kemal Kılıçdaroğlu, sotatükonun mutemet politikacılarından biridir. Kılıçdaroğlu, 1991 yılında Bağ-Kur?a genel müdür olarak atanırken, kendine biçilmiş rolü de giymişti. Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü?ne geçtiği 1992 yılından emekli olduğu 1999 yılına kadar olan yedi yıllık dönemde kendine güvenenlere hayal kırıklığı yaşatmamıştır..
Özal?ın öldüğü 1992 yılı ile 2002 yılı arası, bu on yıllık dönem, Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemidir. Bu dönemde, 28 Şubat müdahalesi yapılmıştır. Müdahale sonrası İsrail?in güdümüne sokulan Türkiye, dış dünyadan koparılıp iç meselelere gömülmüştür. 1990 sonrasında, Rusya?da çöken sosyalist sistemden kurtulan Kafkasya?da ve Orta Asya?da ülkemiz etkisiz hale getirilmişti; kaçırılan fırsatları bir daha yakalamak mümkün değildir. Bu karanlık dönemin bürokratları ciddi şekilde sorgulanmalıdır.. Kemal Kılıçdaroğlu?nun bürokratik hayatı da bu karanlık dönemde geçmiştir..
Kılıçdaroğlu?nun yükselişinde dikkat çeken birkaç hususa değinmek istiyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Kasım 2002 seçimleri ile 22 Temmuz 2007 seçimlerinde İstanbul?dan milletvekili seçilmişti. Kılıçdaroğlu?nu CHP'nin genel başkanlığına taşıyan süreç, 2008 Ağustos?unda Sakarya Milletvekili Şaban Dişli'yi, Silivri'de bir arsanın imar durumunu değiştirme karşılığında 1 milyon dolarlık iş takibi ücreti talep etmekle suçlamasıyla başlıyor..
Peşpeşe dosyalar servis ediliyor Kılıçdaroğlu?na, medyanın da yardımıyla imaj yapılıyor. Önce Almanya'nın Frankfurt kentinde görülen Deniz Feneri e.V Davası?nın Türkiye ayağına ilişkin bir dosya ile ekranları turladı ve gazete sayfalarında ?cilalı imaj?a alındı. Sonra da Dengir Mir Mehmet Fırat hakkında bir dosyayla ekranları turladı. Üç dosyayla 2009 yerel seçimlerinde CHP?nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı pozisyonuna sokuldu.
CHP genel başkanı olan Deniz Baykal?ın özel hayatına ilişkin bir VCD?nin 2010 Mayıs?ında bir internet sitesinde yayınlanmasıyla da şimdiki konumuna çıktı: Tek aday olarak girdiği 2 Mayıs 2010 tarihindeki 33. Olağan CHP Kurultayı'nda, CHP'nin yedinci genel başkanı oldu.
Bu hızlı yükseliş hikayesinde, Kemal Kılıçdaroğlu?nun bütün yaptığı garsonluktur; eline verilen dosyaların sunumunu yapmıştır. Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı?ndan Başbakanlık koltuğuna geçti ya.. Kemal Kılıçdaroğlu da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığından CHP genel başkanlığına geçebilirdi..
Türkiye Erdoğan?ı İstanbul?da başarılı İBB Başkanlığı dönemindeki hizmetleriyle tanıyıp sevdi.. Kılıçdaroğlu ne yaptı? Bürokratik oligarşinin ve bir takım karanlık güçlerin eline tutuşturduğu dosyaların sunumunu yaptı.. Arada küçük bir fark var.
CHP?nin üç beş seçim vaadiyle 12 Haziran seçimini kazanamayacağı biliniyor.. Kılıçdaroğlu, emanetçidir.. Önümüzdeki dönemde, Türkiye?de oluşacak yeni siyasi şartlarda, CHP?nin liderliğinde başka bir isim görülürse, kimse şaşmayacaktır.
CHP bürokratik oligarşinin karargahıdır.. Deniz Baykal, Recep Tayyip Erdoğan?la baş edemediği ve ülkenin 12 Eylül referandumuna gidişini engelleyemediği için cezalandırıldı. Deniz Baykal, 2002?den beri demokrat bir lider olsaydı, bürokratik oligarşiye güdümlü siyaset yapmasaydı.. Emekli generallerin kapılarını çalmasaydı, Anayasa Mahkemesi?nin kapısında sabahlamasaydı.. Ergenekon?un avukatlığına soyunmasaydı..Hiç şüpheniz olmasın 12 Haziran 2011 seçiminden başbakan olarak çıkabilirdi.
CHP vesayetçi 12 Eylül rejimin kalelerinden olduğu için genel başkanları emanetçi olmak durumundadır.. Baykal?ın rolü neyse, Kılıçdaroğlu?nun oynayacağı rol de aynısıdır..
Milletimiz CHP?yi sandığa gömmez ise gelecekteki liderler de emanetçi olacaktır.
Gelecek haftaki yazımda da Recep Tayyip Erdoğan?ı anlatacağım..
Mustafa Yürekli - Kanal 7
yü[email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.