Aysun Kayacı olarak Ömer Laçiner

 

Araya bir adet Baudrillard, biraz “demokrasi”, TDK Türkçesine çevrilmiş birkaç siyaset bilimi kavramı, bir adet “Intellectual zekâ” lafı sıkıştırırsın, “olmayana ergi” metodunu kullanarak birtakım kıyaslamalara girişirsin, daha olmadı ettiğin lafa takla attırırsın... 

Olur sana “düşünce yazısı...”

Hele “Birikim” gibi mecralarda yazıyorsan ve bu durumu “paye” olarak taşıyorsan, bir de kafadan “haklı” sayılırsın. Yazdığın mecra, ayrıca, “söz söyleme ehliyeti” kazandırmıştır sana ve artık her şeyi söyleyebilirsin... İstediğin kişiyi küçümsersin. İstediğin “indirgeme”yi yaparsın. Kimse ruhsat sormaz. “Bu nedir?” demez...

Kaç yıldır “Birikim” dergisini okumuyorum...

“Yeni Gündem” zamanlarında yeni ve ilginç şeyler söyleyen arkadaşların, “Birikim” aracılığıyla paylaştıkları düşünceleri o kadar da “yeni” bulmadığım için belki de... Bu konuda fazla düşünmedim ama bugün Birikim’de beni çekmeyen şeyin ne olduğunu biliyorum. Hadi “insiyaki olarak biliyorum” diyelim...

Ayrıca, “Yeni Gündem” zamanlarındaki yeni ve ilginç şeyler de, o kadar da yeni ve ilginç değildi. Yoğun olarak “klasik anti-militarizm” yapılıyordu dergide. Bildik ezberler tekrarlanıyordu: “Militarizme karşı sivil toplum...” Sivil aşağı, sivil yukarı... Ama “sivil” lafzının altı da bir türlü dolmuyordu... (“Sivil lafzının altı niçin dolmuyordu?” sorusunun cevabı olarak, bugün Birikim yazarlarının yazdıklarına bakabilirsiniz: “Kimliğe” yönelik nefret yazıları yazıyorlar artık. “İslamcı” addettiklerinden nasıl tiksindiklerini, onları nasıl geri, yoz, vahşi, ilkel ve eli kanlı bulduklarını anlatıyorlar. İslamofobi’den, anti-İslamizm’e keskin bir dönüş... İnsana, “Bu kafa mı sivil lafzının altını dolduracak?” dedirten yazılar...)

Elbette “yeni ve ilginç” bulduğumuz yazılar da vardı ama rezervliydi. İdris Küçükömer’in yazılarından söz ediyorum... Küçükömer’i dergiye bulaştırmamak için bin dereden su getirdiklerini, yıllar sonra bir öğrencisinden dinlemiştim. Mahallesi tarafından sürekli horlanan ve aşağılanan Hoca, son yıllarında da “Birikim”cilerin gadrine uğramıştı. Bu nedenle kırıldı. Çok kırıldı. Ve kırgın gitti.

Küçükömer’de beğenmedikleri şeyi biliyoruz... Bugün artık daha iyi biliyoruz... Sivil olmadan solcu olan, sivil olmadan devrimci olan, sivil olmadan demokrat olan arkadaşların “sivil”lafzının altını dolduramayacağını tanıtlayan bir “duruş” içinde olduğu için beğenmiyorlardı Küçükömer’i.

Sözü uzattığımın farkındayım.

Bir “Birikim” yazarının “indirgemesi”nden söz edeceğim.

Hayır, dergiyi okumuyorum. İnternet aracılığıyla muttali olabildim yazıya.

Yazının başlığı şu: “Tuğçe Kazaz olarak Nagehan Alçı...”

Tahmin ettiğiniz üzere, yazar, kamuoyunca “yandaş” olarak bilinen yazarları ele almış ve (kendi ifadesiyle) “iktidar entelektüelliğine” verip veriştirmiş: “Yasin Aktay olarak Rasim Ozan Kütahyalı olarak Niran Ünsal olarak Yiğit Bulut olarak İzzet Yasar olarak Yavuz Bingöl olarak Elif Çakır olarak Nagehan Alçı olarak Tuğçe Kazaz olarak” iktidar entelektüelliği...

Bir tahfif çabası içinde olduğunu anlamamız için de (çünkü iktidara yakın yazarlar genellikle kıt zekalı oluyorlar)Niran Ünsal ve Tuğçe Kazaz isimlerini zikretmiş. (Ayrıca yazıda Baudrillard ve “Intellectual zeka” lafları geçit resmi yapıyor. “Boş konuşmuyoruz yani” demeye getiriyor yazar.)

Söylemeye çalıştığı şey özetle şu: Bugün koltuk değneklerini atıp otoriterliğe koşar adım yürüyen bir “iktidarın entelektüelliği”ne soyunanlar paradoks içindeler.

Bunu da, “Laikliğin zedelenmesine ordu izin vermez” diyen Murat Belge’yle, “Erdoğan, demokrasi dışı yollarla da mutlaka iktidardan indirilmelidir” diyen Ömer Laçiner’in dergisinde söylüyor...

Otoriterlikten şekvacı yazarın, büyük sivil düşünür Ömer Laçiner’in bir tür “otoriterliğe davet” (hatta “militarizme davet”) yazısından niçin paradoks çıkarmadığı ise ayrı bir paradoks.

“Tuğçe Kazaz olarak Nagehan Alçı” ne ifade ediyor bilmiyorum ama “Aysun Kayacı olarak Ömer Laçiner” bize çok şey anlatıyor.

Hakkını teslim edelim: “Profesörle dağdaki çobanın oyu eşit olabilir mi?” diyen Aysun Kayacı, fikir arkadaşı Ömer Laçiner’e göre daha sahici, hatta daha delikanlı bir insan.

Bu da bu şekilde kayıtlara geçsin.

 

Ahmet KEKEÇ

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi