Hasan Aksay
Ak Parti tercihi, yalnız istikrar için değildir (3)
Yarın seçim
Seçimin, milletimize, İslam dünyasına ve tüm insanlığa, hayır, refah ve iyilikler getirmesini Allah’tan niyaz ile seçimimizin, dünyaya örnek bir katılım ve olgunlukla, kardeşlik iklimini bozmayıp, güçlendirecek güzelliklerle geçmesini temenni ediyorum.
Öncelikle seçime giren partilerin, 5 ay önce millet oylarıyla değerlendirilmiş durumlarına bakarak, milletin hükmü üzerinde düşünmekte yarar vardır.
Evrensel, görülmemiş projelerle sağlanan emanet oylarla ne kadar şişirildiği, bazı sandıkların akıl almaz bir şekilde tornadan çıkmış gibi, sanki sandık başkanı ve diğer parti müşahitleri de fikren, aklen, vicdanen özgür olarak yokmuş gibi bütün oyları istisnasız alan, böylece net ve açık bir resmi bulunmayan, görüntüsü hepten fululaşan partiyi istisna edersek,barajı aşan parti sayısı üç olarak ele alıp düşünmek mümkündür. Bu durumda, 12 senedir istikrarı temsil eden Ak Parti, diğer partilerin, yani CHP ve MHP’nin toplam oyu kadar oy almıştır.
Türkiye’nin içinde bulunduğu çevreyi, dar geçidi, dikkate alan milletimiz, barajı aşma ihtimali hiç görülmeyen partilere oylarını dağıtrak, millet iradesini tozlaştırmamak, millet iradesinin iktidar olmasını imkansızlaştırmamak için hiç birisine, hatta birleşerek oy talep edenlere dahi yüzde ikiden fazla oy vermemiştir. Seçmenin bu dikkati, bir yönüyle 5 ay önceki seçim neticelerine saygı talebi olarak da değerlendirilebilir.Bunun gereği, mensuplarının oylarının değerine inana partiler için, Genel Başkan Sayın Tarhan’ın yaptığı gibi, mensuplarını serbest bırakarak oylarının ülke yararına değerlendirilmesine imkan ve izin verilirdi.
Bu kararlılık, “Çarıklı Erkan-ı Harp” denen Anadolu insanının İslam değerlerinden doğan yüksek idraki ve derin tarihi tecrübesinden doğan gerçek bir dehadır. Siyasi değerlenmelerde tartı imkanı olan bu bilge terazisi, genelde belli açık bir neden olmadan fazla oy hareketlerine imkan vermiyor.
Özelde ise, milletimizin tavrı kullanımında bir katılaşma, bir bağnazlık değildir. Açık bir yanlışı cezalandırmak, başarıyı ödüllendirmek veya ülke çıkarı gördüğü yerde görevini yerine getirmek için bir anda büyük oy kaymaları yapabilmekte düşüş ve yükselişler doğurabilmektedir. Demokrat Parti’den Ak Parti’ye kadar devam eden hızlı yükselişler, neslimizin yaşadığı gerçeklerdir.
Küçük bir ikaz olsun diye yapmak istediği cezalandırmada, her zaman kantarın topuzu kaçabilir, kaçıyor. O takdirde, küçük takıntılarla bu cezalandırmayı devam ettirerek ülkeye zarar vermeye millet vicdanı müsade etmez. Kanaatım, 7 Haziran seçimlerinde, kantarın topuzu kaçmıştır. Milletimiz, 1 Kasım seçimiyle, bu topuz kaçmasının ülkeye verdiği zararı fazlasıyla telafi edecektir.
Herkes görüyor, biliyor ki, oylar fazla dağıldığı zaman, hükümetin oluşmasında da, icraatta da çoğunluğun isteyip tasavvur ettiği bir yapı değil, liderlerin pazarlık ve anlaşmaları esas olacaktır. Her millet daima istikrar istemiştir. Ama düşünce farkları, hatta kızgınlık ve kırgınlık gibi, memleket ve millet yararı yanında çok küçük kalan farklılıklarıyla, istediği istikrarda karar kılma yerine oyunu, koalisyona mecbur kalma yolunda kullanabilmektedir.
7 Haziran seçimlerinin ortaya koyduğu bazı partilerimizin bugünkü şartlandırılmış yapıları, zıtlaşan farklılıkları, Devlet başkanının hangi binada otururacağını tayin etme hakkını kendinde görecek derecede sınır tanımayan despotizme giden bir farklılaşmaya, zıtlaşmaya kendilerini mahkûm edenler görülmektedir. Bu bağnaz zıtlaşma, sağlıklı bir uzlaşıyla koalisyon oluşturma imkanını ortadan kaldırmaktadır. Koalisyonları, oyalanma ve milleti oyalama yönüne götüren, tehlikeli bir gidişi haber vermektedir.
Milletçe, istikrarımızı kaybetmemek için son derece dikkatli olmamız, bu dikkatimizi oy kullanırken vatan-millet, kapıya dayanan tehlike ve gelecek nesillerimizi düşünerek azami seviyeye çıkarmamız gerektiği çok net görülmektedir.
Ak Parti tercihi, yalnız istikrar için değildir
Globalleşen dünya, devletlerin yeni dünya şartlarına göre, kendilerini yenilemek zorunda olduklarını göstermektedir. Türkiye’nin etrafı ateş çemberiyle kuşatılmıştır. Dostumuz olduğunu söyleyen Rusya, Suriye’de yaptığı katliamlarla Türkiye’yi fiilen sıkıştırmak için çalışırken; yine dost olduğunu söyleyen Amerika, Türkiye karşıtı terör örgütlerini silahlandırmaya devam ediyor. Ve sen ne kadar söylersen söyle, dinleyen kendi anladığıyla kalıyor. Çünkü bu ülkeler kendi kendilerini İslamofobia ile şartlandırıyorlar. Bu hayali düşmanlık çemberinden çıkamıyorlar.
Normal zamanların en önemli gerekliği olan istikrar, bugün de önemini muhafaza etmektedir. Fakat zaman ve şartlar, istikrar kadar önemli yeni meseleler ortaya çıkmıştır. Milletin hayatı ve geçimiyle doğrudan doğruya ilgili olan istikrarın önemi, herkesçe malumdur. Bunları tekrar etmek yerine, sütunumuzun müsadesi nisbetinde yeni problemlerden birkaçına daha işaret ederek, Ak Parti’yi neden anayasayı yenileyecek derecede güçlü bir iktidar yapmak zorunda olduğumuzu; bu ihtiyacı, istikrar gibi son derece önemli bir konuyla dahi sınırlamadan düşünmek ve bu seçimdeki oyumuzla, millet ve vatanımıza karşı çok önemli tarihi bir görev yapmanın şuuruyla, milletçe oyumuzu kullanacağız.
Ekonomik, sosyal ve siyasi çalışmalarıyla başarıları yalnız milletimizin 12 yıldan beri devam eden, istikrarla kalkınma sağlayan takdiriyle değil, dışarıdaki dostlarımız tarafından takdir edilen, denenmiş bir kadro dururken, millet çoğunluğuna karşı şartlandırılmış partilerin bir araya gelerek hizmet üreteceğini beklemek, bir de bunların bir araya gelip hükümet olmayı isteyip de gelemediklerini, 7 Haziran seçimlerinden sonra açıkça gördükten sonra, yine aynı hayale saplanmak, sağlıklı bir hayal dahi değildir.
Ak Parti, paranın pul olduğu, yalnız Anadolu’nun filizlenmeye çalışan ekonomisi değil, bankaların dahi iflasa sürüklendiği bir zamanda iktidara gelmiş, Avrupa ve dünyanın ciddi kriz ve sıkıntılar geçirdiği zamanlar dahil, 12 senedir kesintisiz kalkınma hızı, 200 devletin ilk onu içinde yer almıştır. Bu başarı kof bir başarı değil, sağlam yapı üzerine kurulmuş, tankını, helikopterini kendi yapmaya başlayan ve dünyaya pazarlayabilen bir yola girişin yapısıdır. Hükümetsiz kalamayız. Ama kaç ay ömrü olacağı belli olmayan zayıf bünyeli hükümetlerle de bu çetin geçitten geçilemeyeceği açıkça görülmektedir.
Zıtlaşan düşünceler ve zoraki inşa edilen koalisyonda yapı sağlam değildir. İstikrar görüntüsü, beklenmedik bir anda çöker. Sağlıklı bir kalkınma zaman gerektirir. Yılları içine alan programlar ister. Sağlıklı kesintisiz bir kalkınma, bir dönemlik meclis çoğunluğu ile dahi mümkün değildir. Oysa, burada duramayız. Kalkınmak zorundayız. Ak Parti’ye olan millet desteğinin sürekli olacağı ilk gününden görülmüş, büyük projeler yapmayı imkan dahilinde göstermiş, Ak Parti de 2002 yılında 2023 yılına uzanan bir programla yola çıkmış, gayret ve başarıyla yoluna devam etmektedir.
Ana Muhalefet partisi, yıllardır iktidar olma sözü ediyor, her seçimde ancak iktidarın yapabileceği vaatlerde bulunuyor. Ama serbest seçimli ilk günlerden beri millet oyuyla tek başına iktidar olamamıştır. Şimdi de üç-beş aylık bir koalisyon kurabilme ihtimali, Başbakanlık makamını kendinden az milletvekilli partilere verse dahi, ihtimal olarak bile ufukta görülemiyor. Kırmızı çizgilerini, 7 Haziran seçimlerinden sonra bir kere daha ortaya koydu. Bu kırmızı çizgilerin biri dahi, milletle gönül bağlarını koparmaya, ekonomik kalkınma yolunu tıkamaya yetiyor. “8 yıllık kesintisiz eğitim” ezberini tekrarlıyor. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim ne demek? Sanat okulları öğrencisiz kalsın. Yani sanayi, kalkınma dursun. Tanklarımızı, tamir için yine İsrail’e gönderelim. Okuyan bütün gençlerimiz memuriyet masası istesin ve işsiz kalsın?
Muhalefet partilerimizin durumu, millete umut vermediği gibi, kendilerinin de iktidar olma ümitleri yok. Bu durumları, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok açık görüldü. 14 Parti birleşti, kendi sempatizanlarından olsun bir aday gösteremediler. Ak Parti eğilimli bir aday gösterdiler.
Kısaca ifade etmek gerekirse, 1) Koalisyonlu, koalisyonsuz bütün hükümetler için Ak Parti zaruri. 2) İstikrar için Ak Parti zaruri. 3) Etrafımız yangın içinde, bu yangından korunmak için Ak Parti zaruri 4) Başka alternatif yok. 5) Ak Parti’nin 2023 yılına kadar programı ters dönerse, ülke kaybeder. v.s.
Bu seçime özel, seçmen yanıltan durum
“Kul kusursuz olmaz.” İki nokta arasında doğru yol tek, eğri yol çoktur. Eşyalar, olaylar, baktığın cephesine göre, bakış açısına göre farklı görüntüler verir. Fitne fesatla yanıltanlar vardır. Sermaye medyası bu konuda maharet sahibidir.
Siyasette sorumluluk yüklenen, fedakarlık yapmalıdır. Çoğu kimse sorumluluk almaktan kaçınır. Herkes neticeyi görsün diye bekler. Risk, zaman kazandırır, fırsat doğurur. Devlet adamı, mesleği icabı önünü görmesi gerekir. Bu, risk alıp önceden karar vermemesi, çoğu zaman millete ve ülkeye pahalıya mal olur.
Cumhurbaşkanımızın, millet olarak kaybımızı mümkün olduğunca azaltmak için risk alıp “Hemen seçim” demesi ve bunu günler önceden hissettirmesi, 7 Haziran seçimlerinin doğuracağı önemli sıkıntıları büyük ölçüde hafifletmiştir.
Bu kararlılık, kaos süresini kısaltmıştır. Kaos süresini kısaltmakla beraber önemli neticeleri olmuştur. İçte, dışta, özellikle kaos bekleyen, ihtiyatlı davranıp işini yavaşlatmak isteyenler, bu kararlılıkları görünce, “İşler, daha da hızlanacak” kanaati doğurmuştur. Ülke ve dış dünyanın işadamlarına bu kanaati vermek hayati önemdedir.
Milletimizin Ak Parti’ye verdiği oyun, iki ana muhalefete verdiği oya eşit olması, millet kararlılığının Ak Parti’de görülmesi, Cumhurbaşkanının hadiseye aktif olarak hakimiyeti, Davutoğlu’nun, geçici hükümette de devam eden dirayeti, geçici dönemin geçiciliğini hissettirmemiştir.Kalkınma hamleleri hızla devam ettirilmiştir. Ülkenin kaosa sürüklenmemesi için büyük gayret gösterilmiştir.
Hatta, ana muhalefet Kılıçdaroğlu’nun, komşularımızdan bize ne, biz kendi işimize bakalım, türü beyanlarının ifade ettiği içine çekilmiş pasif, hareket doğurmaktan uzak, globalleşen dünyaya yabancı tavırları,hükümetin gayretleri gölgesindekaybolmuş, bu tehlike akla dahi gelmemiştir.
Cumhurbaşkanının, her türlü riski kabullenerek, gecesini gündüze katma gayretlerinde hiç eksilme olmaması, Geçici Hükümet Başkanımız Davutoğlu ve geçici hükümet üyelerinin, konularına hakim başarılı ve dirayetli yönetimlerine rağmen bu kaosun da zararı olmuştur. Fakat, 12 senedir kesintisiz kalkınan sağlam yapıda fetret depreminin yıkımı fazla hissedilmemiştir.
Terör bu durumdan yararlanıp azgınlaşmak istemekle, hükümetin gücünü görüp haddini bilmeye yönelmiştir. Kurlar yükselmiştir. Sayın Prof. Alkin’nin hesaplarına göre istikrar devam etseydi dolar, 3.00 TL’yi aşmayacak, en fazla 2.23 TL. olacaktı.
Bu zor geçitten, böyle kolay geçiş, bazı gençleri yanıltmış görünüyor:
Bu zor geçit, her yönüyle, herkes için ibret olmalıydı. Oldu. Oldu ama, milletimizin yüksek oy nispetiyle Ak Parti’ye güç vermesi, Ak Parti kadrolarının millet tevecühüne layık olma gayret ve nasibi, bazı gençleri yanıltmış. “Kim gelse iktidara, bu hizmetler olur” zannediyorlar. Bu zan kadar yanlış ve tehlikeli bir zan yoktur. Tarih, “Savaşı komutan kazanır”der.
Yükselen bir şirketin başına, onu-bunu beğenmez bir laf ebesini geçir de gör? Tepe taklak gider. Onun için atasözümüz, “Oğlum akıllı malı neylesin? Oğlum deli malı neylesin?” der. Ahmet Necdet Sezer, Ecevit’e anayasa fırlattı. Türk Lirası bir anda pula döndü. 1970 darbesinde Nihat Erim hükümetinde Amerika’dan ithal edilen bakanlar, krizi artırmaktan başka iş yapamadılar. Menderes’le, Özal’la, Erbakan’la, Erdoğan’la gelen kalkınma ile, 1960 darbesiyle maaşları ödemek için milletin evlilik alyanslarını toplayan hükümetleri, milleti 70 Cent’e muhtaç bırakanlarla,her evin önüne bir araba konduran iktidarları bir tutmak mümkün mü?
Tek parti CHP iktidarları dönemi, vakıf ve cami satarak devlet giderleri karşılandı. Ekmek vesikayla idi. Cenazeye Sümerbank’tan alınacak kefen bezi için muhtardan vesika gerekir; şeker, yalnız memura! O da vesikayla. Kötülüğü herkes yapar. İyilik yapmak emek ister, herkese nasip olmaz.Yapanla yıkanı bir tutmak, kalp körlüğü. Özel adı: “Nankörlük”. Allah, kimseyi nankörlüğe düşürmesin.
Hasan Aksay/ Yeni Akit
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.