Doç. Dr. Hakkı Hakan Erkiner: UAD, UCM davalarının önünü açar mı?
İstanbul
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakkı Hakan Erkiner, UAD'nin 26 Ocak'ta aldığı ara kararın İsrailli yetkililerinin UCM'de yargılanmasını nasıl etkileyeceğini AA Analiz için kaleme aldı.
***
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin görevli ve yetkili yargı yerine ilişkin 9'uncu maddesine dayanarak Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail'e karşı açtığı davada UAD 26 Ocak 2024'te konunun aciliyetine uygun bir biçimde ara kararını açıkladı. Peki UAD vakası Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) İsrail aleyhine açılabilecek davaların önünü açabilir mi?
UAD ve UCM arasındaki farklar
Uluslararası hukukta işlenen fiillerden ötürü 2 tür sorumluluk vardır. Bunlardan ilki devletlerin uluslararası haksız fiilden ötürü uluslararası sorumluluğudur. Bu durumun ihlalinde, 1948 Sözleşmesi'ne aykırı uluslararası haksız fiillerden ötürü Güney Afrika'nın İsrail devleti aleyhine yaptığı başvuruda olduğu gibi görevli uluslararası mahkeme UAD'dir. Burada yapılan yargılama bir ceza yargılaması değil, fakat sorumluluğun ve eski hale iade, tazminat ve tarziye gibi onarım türlerinin belirlendiği bir yargılamadır. Esasen uluslararası hukukta devletlerin ceza sorumluluğu yoktur. Ancak devletlerin uluslararası haksız fiilden ötürü ceza sorumluluğu niteliğinde olmayan uluslararası sorumlulukları vardır.
Uluslararası hukukta işlenen fiillerden ötürü 2'nci tür sorumluluk uluslararası suçlardan ötürü gerçek kişilerin yani insanların uluslararası ceza sorumluluklarıdır. UCM ise bu tür suçları ve insanları yargılamakla görevli uluslararası mahkemedir. UCM'de uluslararası suçlardan ötürü insanlar yargılanır. Yani İsrail devleti uluslararası sorumluluğundan ötürü UAD'de yargılanırken, İsrail devlet yetkilisi cumhurbaşkanı, başbakan, dışişleri bakanı, bakanlar, siyasetçiler ve askerler işledikleri uluslararası suçlardan ötürü UCM'de yargılanır. Nitekim UCM kendisinin işgal altındaki Filistin topraklarında işlenen uluslararası suçlardan ötürü yargılama yapmaya görevli ve yetkili olduğuna 2021'de karar verdi.
UCM'deki Filistin soruşturmaları
Filistin hükümeti 22 Mayıs 2018'de UCM'ye başvuruda bulundu. Bu başvuru, Filistin'in İsrail uyruklu sivil ve askerlerin işlediği insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarıyla ilgili UCM'ye yaptığı 4'üncü başvuruydu. Bu başvurudan 3 yıl sonra UCM savcısının sevkiyle UCM Ön Yargılama Dairesi tarafından 5 Şubat 2021'de verilen kararda, Filistin tarafının başvurusunda sözü geçen topraklarda UCM'nin yargılama yapmaya yetkili olduğuna hükmedildi. Belirtilen kararda, UCM Roma Statüsü'ne (RS) taraf devlet olması nedeniyle, RS madde 12/2-a kapsamında devlet olarak kabul edilen ve kendi kaderini tayin hakkına sahip olan Filistin'de UCM'nin yargılama yetkisinin olduğuna karar verildi.
UCM'ye 7 Ekim 2023'ten beri İsrail devlet yetkilileri aleyhinde Gazze'de işlenen çok ağır ve ciddi uluslararası suçlar hakkında delilleriyle birlikte sunulan birçok suç duyurusunda ve başvuruda bulunuldu. Bu başvurularda anılan suçlar RS'de suç olarak düzenlenen soykırım suçu, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçlarıdır. UCM'de belirtilen suçlardan ötürü İsrail devlet yetkilileri aleyhine UCM savcılığı tarafından henüz bir dava açılmadı. Ancak savcılık tarafından devam ettirilen soruşturmalar mevcuttur.
UAD'nin kararının UCM'deki duruma etkisi ne olur?
UAD, 26 Ocak ara kararında İsrail devletinin soykırımı engellemek zorunda olduğuna hükmetti. Bu ara kararda Güney Afrika'nın başvurusunun reddedilmemesi ve belirtilen önlemlere hükmedilmesi soykırım tehlikesi ve mevcudiyetinin UAD tarafından reddedilmediği anlamına geliyor. Öyleyse bu suçları hangi insanlar işliyor? Bu suçları işleyen kişiler uluslararası hukuk kapsamında UCM'de ayrıca yargılanmayacak mı? İsrail devleti aleyhine yargılamada UAD'de alınan ara karar, UCM'de İsrail devlet yetkileri aleyhine açılması gereken davanın gerekliliğini kuvvetlendirecek biçimde etkilemedi mi?
Devletlerin uluslararası sorumluluğundaki yerleşik isnat kuralına göre, uluslararası hukuka göre, bir organ ister yasamaya, yürütmeye, yargıya ilişkin ya da ister başkaca işlevleri yerine getiriyor olsun, bunun devlet örgütlenmesi içindeki durumu ne olursa olsun, ister merkezi idare içinde, ister bir yerel idare niteliğinde olsun, bütün devlet organlarının davranışları devletin bir fiili olarak kabul edilir. Bu maddedeki organ kavramı ise iç hukuka göre bu statüye sahip her kişi ya da birimi kapsar. [1] Demek ki UAD'nin ara kararında mevcudiyeti reddedilmeyen soykırım tehlikesini fiilleriyle yaratan insanlar vardır. Çünkü anılan isnat kuralında, devlet sorumluluğunda devlete isnat edilen fiilleri işleyenlerin kişiler yani insanlar olduğu belirtiliyor. Öyleyse suçu işleyen kişileri teşkil eden İsrail devlet yetkililerinin UCM'de yargılanmaları gerekliliğini UAD'nin ara kararı şimdiden hukuken artırdı. Madem ki UAD ara kararı soykırım tehlikesini reddetmeyip buna işaret ediyor öyleyse yukarıda anılan isnat kuralı gereği bu tehlikeyi fiilleriyle yaratan insanların da UCM'de şimdiden yargılanmaya başlanılması gerekliliği UAD ara kararıyla kuvvetleniyor.
[1] Hakkı Hakan Erkiner, Devletin Haksız Fiilden Kaynaklanan Uluslararası Sorumluluğu, Seçkin, Ankara, İkinci Baskı, 2023, s. 264; United Nations A/Res/56/83, Responsibility of States for internationally wrongful acts, article 4 için bkz. s. 277; Nations Unies A/Res/56/83, Responsabilité de l’État pour fait internationalement illicite, article 4 için bkz. s. 291.
[Doç. Dr. Hakkı Hakan Erkiner, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.