Çevrecilerden Önce Çevreciler -2-
Bundan önceki bölümde Peygamberimizin hicretiyle Medine’de uyguladığı “Çevre Düzenleme” faaliyetlerini sundum. Konuya devam edelim.
Peygamber efendimiz, sıcak Hicaz bölgesinde evlerin yapılmasında, dikkat edilecek prensipleri belirtirken, “kimsenin evi başkasının evinin rüzgarını kesmesin” buyurmuştur.
Cennetü’l- Bakî kabristanında bir cenaze defnediliyordu. Bir kesek kabrin içine yuvarlandı. Peygamber Efendimiz o keseğin kabir dışına atılmasını istedi. “Ya Rasûlellah, bu keseğin ölüye zararı olur mu” diye sordular “Hayır” dedi ve şunu ilave etti. “Görenlerin gözüne hoş, güzel görünsün istedim” buyurdu. İşte bu estetiktir.
Peygamber Efendimiz “İmatatü’l- Eza”yı imanın cüzlerinden olarak zikretmiştir. “İmatatü’l-Eza” insanlara sıkıntı verecek şeylerin, taşın, toprağın yollardan kaldırılmasıdır.
Tarlalar arasında başkasının tarlasına zarar vermeden geçmeye yarayan anların daraltılmasını hoş görmemiş, yolları daraltanların Cehennemlik olduklarını beyan buyurmuştur.
Peygamberimizin kopacağını haber alan kişi, elindeki fidanı hemen diksin” buyurmuştur. Hele ağaç katline şiddetle karşı çıkmıştır.
Bir hatıramı da arz edeyim.
Bir sene Konya’nın bir köyünde ağaçlar görmeyince ağaç dikme konusunda camide vaaz etmiştim. Herkes evinin önüne bir ağaç dikseydi, yüz hanelik bu köyde yüz ağaç olurdu, dedim. Tabii vaaz esnasında kimse bir şey söylemedi. Vaazdan çıktım, misafir kaldığımız eve gidiyoruz. Yaşıtım, hac arkadaşım bir akrabam bana iyice yaklaştı. Hocam, siz hiç ağaç diktiniz mi, dedi. Ben de bahçe kurmakta olduğumu bu sene kırk ağaç diktiğimi söyledim. Hacı arkadaşım, “” Hocam, o zaman hakkınız var” dedi ama o köyün toprağının kireçli olduğunu ağacın büyümediğini anlattı. Misafiri olduğumuz hacı arkadaşımızın, uzak tarlalarından yüzlerce traktör arabalık kireçsiz toprak taşıyıp, köyün kenarında iki yüz ağaçlık bahçe kurduğunu anlattı. Gittik gördük, hayran kaldım.
Rahmetli akrabam, hacı arkadaşım gözü açık bir kişi idi. Buraların ağaçsız kalmasının sebebi köylü değil, devlettir, dedi.” “Çünkü bu toprakta hangi cins ağacın yetişebileceğini köylü ne bilsin. Ziraat İl Müdürlüklerinin ziraat mühendisleri rehberlik yapmalı” dedi.
Kız torununu ziraat mühendisi yaptı, kızcağız iş bulamadı. Şimdi Ziraat ilaçları satan bir kurumda ziraat mühendisi. Hatta sadece diplomasını istemişler de bu kızımız ille de çalışacağım, demiş. O köyden en az beş kişi ziraat mühendisi olmuş. Siyasi yönü açık olan, onların ifadesine göre torpilli birini devlet işine almışlar. Öbürleri asgari ücretle çalışıyormuş.
Konuya dönersek, peygamberimiz modern çağın çevrecilerinden on beş asır önce çevrecidir. Hatta çevrecilik prensiplerini ortaya koymuştur. Bu Hadislerin ve bu prensiplerin ışığında yetişen Müslümanlar Çevrecilerden çok önce çevrecilerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.