Bin Lüleli Pınar'ım
"Kızıl Çin'den Viyana'nın önüne;
Akıp giden bin lüleli PINAR'ım"
Yukarıdaki beyiti, "Aylık Kültür ve Sanat Dergisi" Pınar'ın; Mart. 1972 tarihli 3. sayısının arka kapağında yayınlanan Muhittin Akdemir'in Sivas'tan gönderdiği şiirinden aldım. Şair Doğu Türkistan'ı hatırlayıp, tarihimizdeki iki Viyana kuşatmasına vurgu yapmış. Ancak fiilen de basılı dergi olarak Pınar, bu diyarlara ulaşmıştır...
Pınar'ın Yayın Akışı
Pınar Dergisi 1960 yılı mart ayında İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Talebe Cemiyeti'nin aylık yayın organı olarak çıkmaya başlamıştır. Sözün burasında İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu tarihine kısaca göz atmak faydalı olacaktır.
Okulun tarihi, 16. Mart. 1848 yılında Fatih semtinde açılan Dârülmuallimîn (erkek öğretmen okulu) ile başlar. İlk müdürü de Ahmet Cevdet Paşa'dır. Çapa'daki tarihi binanın giriş kapısı üzerinde Kûfi yazı ile yazılmış ismi hâlâ okunmaktadır.
Cumhuriyet döneminde, 1924 yılından itibaren ismi İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu olarak değiştirilmiştir. Okul, "anarşinin odağı olduğu" gerekçesiyle; 18. 07. 1978'de CHP ağırlıklı koalisyon hükümeti tarafından kapatılmıştır. (Ankara ve İzmir YÖO'ları ile birlikte.)
Öğretmen Okullarının 5. sınıflarından 6. sınıfa geçen başarılı öğrenciler, adı geçen üç ilde bulunan okullara seçilirdi. Ben de 1967 - 68 öğretim yılında, on arkadaşımla birlikte Sivas İlköğretmen Okulu'ndan Çapa'ya gelmiştim. Bir yıl hazırlık lisesinde okuyup, üniversite imtihanlarına girerek fen, edebiyat, kimya fakültelerinin öğretmen yetiştiren bölümlerine kaydolunurdu.Bilim dersleri fakültede, meslek dersleri de geceleri okul binasında okunurdu.
Lise ve dengi okullara öğretmen yetiştiren okullar parasız yatılı olup; köylü çocuklarına üniversite eğitimi fırsatı vermesi ile önem arzediyordu. Mezunlarının hatırı sayılır bir kısmı da akademisyenliği tercih etmekteydi. [Daha fazla bilgi için: Dr. Sabri Becerikli, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu (1924 - 1978), Astana Yayınları, 2020]
27. Mayıs. 1960 darbesini takip eden yıllarda talebe cemiyetleri, genellikle sol görüşlü öğrencilerin yönetimindedir. Bu bakımdan sekiz yılda yayınlanan beş adet Pınar Dergisi, ağırlıkla sol düşünceyi yansıtır.
İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Talebe Cemiyeti'nin 04. 04. 1968 günü MTTB salonunda yapılan 13. Genel Kurulu'nda seçimleri milliyetçiler kazanır. Ramazan Demir (sonra prof.) başkanlığa seçilir.
Yeni yönetimin yayınladığı Mayıs. 1968 (yıl: 8, sayı: 6) dergisinde, ağırlıklı olarak Edebiyat Fakültesi'nden akademisyenlerin yazılarını görüyoruz. Yerli ve milli yayıncılık dönemi başlamıştır...
Mücadelecilerin Pınar'ı
27. Eylül. 1969 günü MTTB salonunda İstanbul YÖOTC'nin 14. Genel Kurulu yapılır. Başkanlığa Şefik Dursun (sonra prof.) seçilir. Başta Necmettin Türinay ve arkadaşlarının çalışmaları semeresini vermiştir. Yıllar sonra Türinay: "İstanbul'daki (Mücadeleci) öğrencilerin % 50'den fazlası Çapalıdır.... Ayrıca Çapa'da yaygın bir okuma salgını vardı." (1) değerlendirmesini yapacaktır.
Ekim. 1969 ayı Pınar, (yıl: 9, sayı: 13) YÖO Tal. Cem. adına sahibi: Şefik Dursun, yazı işleri ve idari müdür: Yusuf Çalışkan (merhum) bilgisi ile yayınlanır.
Yazıların tamamına yakını Çapa'lı Mücadeleci öğrenciler tarafından yazılmıştır. Pınar, artık tüm Mücadele Birliği mensuplarının ilk göz ağrısı olmuştur. Bugüne kadar sadece bildiri yayınlama imkanı varken; şimdi aylık bir dergileri vardır. Pek çok arkadaşımız gibi benim de. ilk yazım Pınar'da yayınlandı. (yıl: 10, sayı: 19 - 20, Ekim - Kasım 1970, "Düğüm" isimli hikaye.)
12. Mart. 1971 tarihinde muhtıra veren askerler, AP iktidarını sona erdirip; AP - CHP koalisyonu kurdurdu. Askerlerin isteği üzerine iktidar, bütün fakülte ve yüksek okulların talebe cemiyetlerini kapattı. Bunun üzerine (yıl: 11, sayı: 21 - 22, Aralık 1970 - Ocak 1971) sayısından sonra Pınar yayınlanamadı. Anarşi kol geziyor, hayatının baharında gençler kara toprağa düşüyordu. Kadim dostum Abdulkadir Hasbek, ilk ve tek hikayesi "Çapa'nın Suçu"nu yukarıdaki sayıda yazdı. O günleri anlamak için, ileride vereceğim linkten okuyabilirsiniz...
Pınar'ın Yeni Dönemi
Pınar'ın ülkemizin her köşesinden, çoğu artık profesyonel şair ve yazarlar tarafından çıkarıldığı dönemdeyiz. Yeni bir başlangıç: Yıl: 1, Sayı: 1, Ocak 1972. Sahibi: Yüksek Öğretmen Okulu Talebe Derneği adına Gazi Altun. Yazı İşleri Mesul Müdürü İsmail Kaya (merhum). Kapak Kompozisyonu Saim Okan. İdare Yeri: Babıâli Cd. No: 50/5 Cağaloğlu - İstanbul. Yeniden Milli Mücadele Dergisi'nin çatı katı! Nöbetleşe öğle yemeği yaptığımız mekan!..
Ülkedeki anarşi ve terörü önleyemeyen güdümlü yönetim, bir yıl sonra da bütün öğrenci derneklerini kapattı! Zarureten Pınar'ın Ocak. 1973 (cilt: II, sayı: 13) sayısı; Sahibi Muzaffer Tetik, Yazı İşleri Mesul Müdürü Gazi Altun bilgisiyle çıktı. Ayrıca Nuruosmaniye Cd. No: 8/3 Cağaloğlu - İst. adresindeki kata taşınmıştı.
Bu durum Ocak. 1976 (cilt: V, sayı: 49) sayısına kadar devam etti. Bu sayıda sahibi Bayram Erdem olmuştu. Gazi Altun, görevine devam ediyordu. Gazi Altun'un askere gitmesi üzerine; Temmuz. 1976 (cilt: V, sayı: 55) yazı işleri müdürlüğüne Cevat Özkaya'nın getirildiğini görüyoruz. Bu bilgi, burada dursun. Tekrar döneceğiz.
Pınar, sanat dergileri arasında bir yıldız gibi parlamaktadır. Cemil Meriç, yıllardır yazı kadrosundadır. Yazı kadrosu profesyonel hale gelmiş; olgunluk dönemi eserlerini vermektedir.
Muhtelif sayılarda Prof. Dr. Osman Turan, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Cemil Meriç, Doç. (sonra prof.) Dr. Orhan Okay, Hattat Uğur Derman, Turan Oflazoğlu, Dr. Necla Pekolcay vb. zirve isimlerle yapılan röportajlar; yakalanan kaliteyi gösterilmesi açısından yeterlidir.
Dergi, "8. Kasım. 1976 tarih ve 1906 sayılı Tebliğler Dergisi'nde ilgililere tavsiye edilmiştir," Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı, kütüphaneler için 200 adet dergiye abone olmuştur. Orta dereceli okullarda 100 - 200 öğrencisini abone yapan öğretmen arkadaşlarımızın sayısı hayli fazladır. Pınar, her ay 15 000 adet basılmakta ve tamamı satılmaktadır. Kısacası artık bütün Türkiye'ye yayılan bir mektep olmuştur...
Pınar'ın Mutfağından
Pınar mektebinin başöğretmeni merhum Aykut Edibali ağabeyimizin, şahit olduğum iki örnek uygulamasını dikkatlerinize sunacağım. Pınar'ın yeni dönemi, Ağustos. 1972 (cilt: 1, yıl: 1) ayı sayısında YÖO Türkoloji bölümü öğrencisi Mehmet Bölükbaşı; hemşehrisi şair Abdurrahim Karakoç ile güzel bir röportaj yapmıştı. Karakoç'un Pınar için yazdığı:
"Yazı mıdır? Kaza mıdır? Ceza mı?
Cümle şelek garibanın sırtında.
Ateş yakmış kaynatıyor kazanı
Kalleş felek garibanın sırtında.
kıtasıyla başlayan Adsız Şiir başlıklı şiiri, arka kapakta yayınlanmıştı.
Şiiri gören lider Edibali'nin talimatı: "Derhal bütün dergileri okuyuculardan geri isteyin. O satırı tamamen çıkarıp, yeni kapak bastırmak suretiyle tekrar gönderin!"
Bütün bayi ve okuyuculara mektup gönderildi. Dergiler geldi. Mektup yeterince açık olmadığı için, o sene ocak ayından itibaren gönderilen sekiz Pınar'ı birden gönderen okuyucular olmuştu!..
Hatalı kapaklar çıkartılıp, yeni kapaklar takılarak dergiler tekrar gönderildi. Dergiye ulaşırsanız, boş satırı görürsünüz.
Eylül. 1972 ayı sayısının birinci sayfasındaki takdim yazısında: "Geçtiğimiz sayıda Pınar, Türkiye yayın hayatında ender rastlanacak, belki bugüne kadar rastlanmamış bir iş yaptı." diye başlayarak; olay teferruatıyla anlatılmaktadır.
Realizm mi, İdealizm mi?
1972 yılı sonlarında, sınıf arkadaşım, YÖO matematik bölümü öğrencisi Mustafa Tosun, Pınar için bir yazı yazmıştı. Yazıda felsefenin realizm ve idealizm konusunu ele almıştı. Sağ kesimin anlayışı doğrultusunda; realizmi eleştirip, idealizmi savunan bir muhteva hakimdi.
Editör, yazıyı ismi yazılı olmasa da genel yayın yönetmeni konumunda bulunan Aykut Edibali'ye iletince; yazı yayınlanmadı. Aynı konuyu kendisi, üniversite öğrencileri için yeni yayınlanan; üç aylık "İlim Kültür ve Sanatta Gerçek" dergisinde yazdı. (2)
Derginin cilt: 1, sayı: 1, (ocak, şubat, mart). 1973, (7 - 23) sayfalarında yayınlanan"İnsan Bilgisi ve Felsefe" başlıklı yazı ile devamı mahiyetinde; "Felsefenin İki Temel Problemine Bakışımız" yazılarında konu, her yönüyle açıklığa kavuşturulmuş oldu.
Okumayanların aşağıda vereceğim linkten mutlaka okumasını tavsiye ederim. Defalarca okuduğum, en beğendiğim Edibali makaleleri arasındadır. Felsefe hocası Prof. Teoman Duralı'nın yazıları hariç; konu ile ilgili başka yazı okuma ihtiyacı duymadım!..
Hem Gerçek Dergisi'ndeki yazıları, hem de bütün Pınar yazılarını Google'da İDP (İslamcı Dergiler Projesi) sitesinden okuyabilirsiniz. Ayrıca Yandex arama motorundan, Gerçek arşivine: https://yadi. sk/d/cwnB1Y5wXHX-zQ linkinden; Pınar arşivine: https://yadi.sk/d/SyJYYV0XTbtcdQ linkinden ulaşabilirsiniz.
Pınar'da Edibali Yazıları
Yaptığım arşiv taramasında, Aykut Edibali imzasına ilk defa Korkut Alp mahlası ile yazdığı "Bendim" başlıklı şiirinde rastladım. Yılmaz Karaoğlu'nun babasının ölümü üzerine yazdığı şiirin son mısraları:
Dostum, arkadaşım, kardeşim, haldaşım,
İnan ki,
Gözyaşının akmayan damlası,
Boğazında düğümlenen hıçkırık
Bendim... (Şubat. 1974, cilt: 3, sayı: 26, s. 6)
Aynı cilt, Mayıs ayı, (sayı: 29, s. 8 - 11) "Hanım Elleri" başlıklı uzun bir şiiri ile karşılaşıyoruz.
Yine bu ciltte Ağustos ayı, (sayı: 32, s. 36 - 47) "Yeraltından Gelen Çığlık" isimli çok uzun bir hikayesini okuyoruz. Genç şair ve yazarlara birer örnek olmak üzere kaleme alındıkları açık...
Salim Demirezen
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.