Av. Dr. Abdullah Musab Şahin: UAD'nin soykırım davasında yeni tedbirler ne söylüyor?
İstanbul
İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Av. Dr. Abdullah Musab Şahin, UAD'nin 28 Mart 2024'te açıkladığı yeni ihtiyati tedbir kararlarını ve önemini AA Analiz için kaleme aldı.
***
7 Ekim'den bu yana İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları devam ediyor.
Bu süreçte çözüm arayışları noktasında sırasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) öne çıkarıldı.
Bu uluslararası organlar, gelen taleplere veya yoğun kamuoyu baskısına bağlı olarak sıklıkla gündeme geliyor. İsrailli siyasetçilerin bireysel sorumluluğu açısından UCM, silahlı çatışma halinin sona erdirilmesi içinse BMGK yetkili. Geçtiğimiz aylarda Barolar gibi çeşitli kuruluşların ve bireylerin UCM savcısı Karim Khan’ı harekete geçirmek maksadıyla UCM’ye belge sunduğu görüldü. Yani, UCM’ye yönelik baskılar devam ediyor. Öte yandan süreç boyunca BMGK ivedi ateşkes karar tasarılarını sıklıkla müzakere etti. Bu müzakereler genellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) vetosu sebebiyle kesildi. Geçtiğimiz dönemdeki tasarılardan farklı olarak bu hafta BMGK tarafından Ramazan ayı süresince ateşkesi öngören bir tasarı kabul edildi. ABD ise tasarının müzakereleri aşamasında veto hakkını kullanmak yerine çekimser kalmayı tercih etti.
UCM ve BMGK’ya yönelen teşebbüslerin yanında uluslararası kamuoyunun Güney Afrika’nın geçtiğimiz senenin son günlerinde Uluslararası Adalet Divanı (UAD) nezdinde Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne dayanarak açtığı davaya ilgi gösterdiği görülüyor.
Güney Afrika’nın başvurusu üzerine ihtiyati tedbirlere ilişkin duruşmalar 11 ve 12 Ocak 2024'te yapıldı. UAD kısa süre içinde büyük oranda Güney Afrika’nın talebine uygun olarak ihtiyati tedbirleri kapsayan bir karar verdi. İsrail’in mahkemenin ihtiyati tedbir kararlarına uymaması ve Refah’a yönelik saldırıların başlayacağına ilişkin kullanılan beyanlar sebebiyle Güney Afrika tarafından 6 Mart 2024'te ihtiyati tedbirlerin kapsamının genişletilmesi ve mahkeme tarafından ek ihtiyati tedbirlerin kararlaştırılması talep edildi. İsrail tarafından bu talebin reddedilmesi gerektiğine yönelik beyan sunulduysa da UAD 28 Mart 2024'te yeni ihtiyati tedbirlere karar verdi.
Neden ek ihtiyati tedbir kararı verildi?
Mahkemenin bu ek kararı, İsrail’in devam eden saldırgan tutumlarının bir neticesi. İlk olarak hatırlamak gerekir ki, 26 Ocak 2024'te mahkeme tarafından kararlaştırılan ihtiyati tedbir kararlarının uygulanıp uygulanmadığını görmek için bir denetim mekanizması kurulmuştu. Denetimin yapılabilmesi için İsrail’in mahkemeye kararları uygulayıp uygulamadığı yönünde rapor sunması kararlaştırılmıştı. İsrail’in bu raporu kendisine verilen sürenin son günlerinde mahkemeye sunduğu İsrailli siyasetçilerin beyanlarından anlaşılıyor. Bununla birlikte, ilgili rapor UAD tarafından kamuoyuyla paylaşılmadı. Bu sebeple, raporun içeriği bilinmese de mahkemenin ek ihtiyati tedbir kararı vermesi aslında İsrail’in sunduğu raporun mahkeme nezdinde tatmin edici bulunmadığı şeklinde değerlendirilebilir.
İlave olarak, kararın gerekçesini anlamak için 28 Mart 2024'te açıklanan ek ihtiyati tedbir kararı metnini de incelemek gerekiyor. İlgili metin kapsamında önceki ihtiyati tedbir kararlarının verildiği 26 Ocak 2024'ten bu yana Gazze şeridinde gıda ve diğer temel ihtiyaçlardan mahrumiyet durumuna bağlı olarak yaşam koşullarının gittikçe kötüleştiği vurgusu yapılıyor. Öte yandan, önceki tedbir kararlarının verildiği dönemin aksine Gazze Şeridi'nde artık "kıtlık" riskinin olmadığı, "tam manasıyla kıtlığın" başladığı ifadesi de ilgi çekici.
Kararlaştırılan ihtiyati tedbirler neler?
Karar metni kapsamında ilk olarak 26 Ocak 2024 tarihli ihtiyati tedbirlerin teyit edildiği görülüyor. Bu tarihte alınan karar kapsamında İsrail’in soykırım teşkil eden fiillerinin sona erdirilmesi, bu amaca yönelik gerekli tedbirlerin alınması, insani yardıma ilişkin ivedi tedbirlerin alınması ve delillerin yok edilmesinin engellenmesi gibi hususlar düzenlenmişti. Bunlara ilave olarak, yeni tedbirler de Soykırım Sözleşmesi’nin hükümlerine bağlı olarak, ayrıca kıtlık ve açlığın başlaması da dikkate alınarak kararlaştırıldı.
İlave tedbirlere yönelik karar metninin yukarıda bahsedilen gerekçelere uygun bir şekilde insani yardımın sağlanmasına yönelik olduğu anlaşılıyor. Ayrıca UAD oy birliğiyle, BM ile tam işbirliği içinde Gazze halkına gıda, su, elektrik, hijyen ve tıbbi bakım da dahil olmak üzere tüm ihtiyaçların sağlanması için kara geçiş noktalarının kapasitesinin artırılmasına ve geçiş noktalarının gerektiği sürece açık tutulmasına karar verdi.
Bunun dışında, İsrail ordusunun insani yardımın ulaşımını engellememesi ve Soykırım Sözleşmesi hükümlerinden doğan yükümlülüklerine uygun davranmasına karar verildi. Önceki ihtiyati tedbir kararına benzer şekilde İsrail’in kararın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 ay içinde mahkemeye rapor sunması suretiyle bir denetim mekanizmasının tesis edildiği de görülüyor.
Karar nasıl değerlendirilir?
Ek ihtiyati tedbirlere yönelik karar, İsrail’in hukuka aykırı eylemlerinin devam ettiğinin ve daha önceki karara uygun olarak İsrail’in gerekli tedbirleri almadığının UAD tarafından tescili şeklinde anlaşılabilir. Kararın bir diğer gerekçesi, değişen şartlar sonucu başlayan kıtlık ve buna bağlı olarak artan salgın hastalık riskidir. Bu endişenin İsrail’in askeri operasyonlarının bir sonucu olarak kabul edildiği anlaşılıyor. Bu kapsamda, UAD nezdinde ilerleyen dönemde soykırım yargılamaları yapılacağından, İsrail’in eylemleri mahkeme tarafından soykırım kastını gösteren eylemler olarak kabul edilebilir. Özetle, soykırım yargılaması başlamadan önce mahkeme soykırım suçunun unsurlarına ilişkin gerekçelerini somutlaştırıyor. Divan üyelerinin çoğunluğu tarafından kıtlık ve insani erişimin engellenmesiyle soykırım suçu arasında doğrudan bağ kurulması oldukça önemli.
UAD’nin kararının ateşkes çağrısı içermemesi garipsenmemeli. Silahlı çatışma hali İsrail ve Hamas arasında sürüyor. Hamas ise UAD’nin yetki alanı dışında bir aktör olduğundan, Divan'ın vereceği bir ateşkes kararı yalnızca İsrail’i kısıtlayabilirdi. Bu sebeple ihtiyati tedbirlere ilişkin önceki kararlarda olduğu gibi mahkemenin yetki alanı dışına çıkmama eğilimini sürdürdüğü görülüyor. Ateşkese yönelik çağrılar noktasında UAD yerine BMGK rol üstleniyor. Zaten UAD’nin kararı kapsamında da BMGK’nın 25 Mart 2024'te aldığı ateşkes çağrısına atıf yapıldığını görüyoruz.
[İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Av. Dr. Abdullah Musab Şahin]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.