Sahip Olduklarımız Bize Sahip Olmamalı…
Cornell Üniversitesi psikoloji bölümünden Travis J. Carter ve Thomas Gilovich’in yayınlamış oldukları makalede, “sahip olduğumuz "şey"leri ne kadar seversek sevelim, gerçekten onlar bizim birer parçamız değildir” derler.
Yaptıkları araştırmalarda insanların bir şey yapmalarının, birilerine yardım etmenin, bir şeye sahip olmaktan daha fazla keyif verdiğini söylüyorlar.
Graham Hill, 90’lı yıllarda internette satış danışmanlığı veren şirketi aracılığıyla, bir ömür boyu kazanamayacağını düşündüğü kadar çok parayı, 30 yaşından önce kazandı. Seattle’da 335 m²’lik bir ev satın aldı. Teorik olarak kalitesini yükseltmesi gereken, yaşantısı, tam tersi kendisini eskisinden daha huzursuz hale getirdi. Kendi kendine şöyle dedi;
Sahip olduklarım bana sahip olmuştu.
Tüketmek için aldıklarım beni tüketiyordu.
Evim ve içindeki her şey, asla başvurmadığım bir işin yeni patronuydu.”
Bize hizmet etsin diye aldıklarımıza hizmet ettiğimiz, yetmezmiş gibi yaşam alanımızı da onlara teslim ettiğimiz bir dünyada yaşıyoruz.
Tüketelim derken tükeniyoruz.
Sahip olduklarımızın varlığımızı zenginleştirdiğini hissetmek yerine, onlar tarafından boğulduğumuzu hissetmemiyoruz bile.
Aldığınızla hayatınızı kazanırsınız, verdiğinizle hayatınızı kurarsınız. W. Churchill
Önemli olan ne kadar uzun süre hatırlanacağınız değil, kimler tarafından ne şekilde hatırlanacağınızdır.
Önemli olan doğruluk dürüstlük, merhamet fedakârlık iyilikseverlik cesaretle atmış olduğunuz adımlarla yaşamları zenginleştirmiş olup olmadığınız ve bir can’a dokunup dokunmadığınızdır.
“Hiçbir şey için ‘benimdir’ deme. Sadece de ki, ‘yanımdadır.’ Çünkü ne altın, ne toprak, ne sevgili, ne hayat, ne ölüm, ne huzur, ne de keder, daima seninle kalmaz” der, Mevlana.
Kalın Sağlıcakla….
Sait ÖZDEMİR
Aile Eğitimi Uzmanı&Uzman Psikolojik Danışman
www.saitözdemir.net
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.