PKK’nın Suriye’nin kuzeyindeki çekilme taktiği Sincar’da tekrar eder mi?
İstanbul
Irak merkezi hükümeti ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 9 Ekim’de imzaladığı Sincar Anlaşmasıyla, Irak’ın Musul kentine bağlı Sincar ilçesindeki terör örgütü PKK’nın bölgedeki varlığının sonlandırılacağını duyurması ve söz konusu anlaşmanın başta Birleşmiş Milletler (BM), ABD ve Batılı ülkelerce desteklenmesi, Türkiye’nin uzun süredir “İkinci Kandil” olarak nitelediği bölgedeki PKK varlığının sona erdirilmesi yönünde adımlar atılmasına yol açtı. Erbil-Bağdat anlaşmasının uygulanmaya başladığı ve PKK unsurlarının bölgeden uzaklaştırıldığına ilişkin iddialara rağmen, PKK’nın Sincar merkez ve Sincar dağındaki varlığının devam ettiğine yönelik açıklamalar ise Suriye’nin kuzeyinde, başta Münbiç olmak üzere birçok bölgeden çekildiği izlenimi vermeye çalışan, fakat farklı isim ve oluşumlar üzerinden varlığını sürdüren PKK’nın, benzer bir taktiği Sincar’da da tekrar etmesi olasılığını gündeme getirdi.
PKK’nın Sincar’dan çıkartılması süreci
Terör örgütü DEAŞ’ın Ağustos 2014’te Sincar’a saldırısını bahane ederek bölgeye konuşlanan PKK, IKBY Peşmergelerinin DEAŞ karşısında bölge halkı “Ezidileri terk ettiğini” ve hatta Eski IKBY Başkanı Mesut Barzani’nin partisi Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) “DEAŞ’la iş birliği yaptığını” iddia ediyor. Suriye savaşında oluşan güç boşluğundan yararlanarak kanton projesini ülkenin kuzeyinde hayata geçiren PKK, burada Mesut Barzani’ye yakın Kürtlere yönelik işkence, adam kaçırma, ofislerini ateşe verme ve IKBY bayrağını yakma gibi eylemleriyle oluşturduğu istikrarsızlığı ve kanton projesini Irak’ta, IKBY sınırları içinde ve Bağdat-Erbil arasındaki tartışmalı bölgelerde de sürdürmeye çalışıyor. IKBY’de peşmerge ve memurları öldüren ve polislere yönelik saldırı eylemleri gerçekleştiren PKK’nın, IKBY’deki diplomatik misyonlara saldırı planları yaptığı, Iraklı Kürtleri ajanlıkla suçlayarak kaçırdığı, yaklaşık 650 köyü işgal ettiği ve Erbil yönetiminin enerji ihraç ettiği boru hatlarını hedef aldığı biliniyor. Irak’taki İran yanlısı Haşdi Şabi’nin maaşa bağladığı yerel unsurlarının da aracılığıyla kanton projesini 2014’ten beri Bağdat-Erbil arasındaki tartışmalı bölgelerden olan Sincar’da da gerçekleştirmeye çalışan PKK, Bağdat ve Erbil’in 9 Ekim’de imzaladığı anlaşmanın ardından, Suriye-Irak-Türkiye üçgeninde üs ve koridor olarak kullandığı bölgedeki varlığının sonlanacağı endişesine kapıldı.
1 Aralık’ta Irak güçlerinin Sincar’ın merkezinde konuşlanma planını uygulamaya başladığını bildirmesinin ardından Bağdat, 3 Aralık’ta tüm silahlı yapıların Sincar’ı terk ettiği iddiasında bulundu. Irak yönetiminin PKK’nın Sincar’ı boşalttığı iddialarına rağmen, KDP Sincar ilçe sorumlusu Kadir Kaçak PKK’nın Sincar ilçe merkezi ve Sincar dağındaki varlığının sürdüğünü söyledi.
Bağdat ve Erbil’in BM gözetiminde imzaladığı anlaşmanın ardından, IKBY İçişleri Bakanı Reber Ahmed ve Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarı Kasım Araci, 17 Kasım’da Erbil’de PKK’nın Sincar’dan çıkarılmasını da kapsayan anlaşmayı uygulamaya başladıklarını açıkladı. Bağdat’ın 20 Kasım’da Sincar’a federal polise bağlı iki tugay göndermesinin ardından ise Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı Sözcüsü Tahsin Hafaci 25 Kasım’da, Sincar’da Irak bayrağı dışında hiçbir bayrağın yer almayacağını ve hükümete bağlı olmayan hiçbir büronun açılmayacağını duyurdu. Sincar ilçesi Kaymakamı Mehma Halil ise 27 Kasım’da ilçedeki yasa dışı gruplara (PKK) ait bazı bayrakların indirildiğini söylerken, 30 Kasım’da PKK’ya bağlı yerel unsurların, Sincar’da 2014’ten bu yana konuşlu oldukları sekiz binayı boşalttıkları iddia edildi. 1 Aralık’ta Irak güçlerinin Sincar’ın merkezinde konuşlanma planını uygulamaya başladığını bildirmesinin ardından Bağdat, 3 Aralık’ta tüm silahlı yapıların Sincar’ı terk ettiği iddiasında bulundu. Irak yönetiminin PKK’nın Sincar’ı boşalttığı iddialarına rağmen, KDP Sincar ilçe sorumlusu Kadir Kaçak PKK’nın Sincar ilçe merkezi ve Sincar dağındaki varlığının sürdüğünü söyledi. Öte yandan Sincar’daki PKK/YBŞ’nin (Şengal Savunma Birlikleri), bölgedeki unsurlarının ilçede güvenliği sağlayacak Iraklı güçlere bağlanması talebini açıkça dile getirmesi de dikkati çekti.
IKBY Sincar’daki PKK unsurlarının bölgeden temizlenmesi görevinin merkezi yönetime ait olduğunu belirtirken, Bağdat yönetiminin Sincar’daki PKK unsurlarıyla çatışma değil müzakere yöntemini benimsediği görülüyor. Zira Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı Sözcüsü Tahsin Hafaci’nin “Merkezi hükümet ve Ortak Operasyonlar Komutanlığı, anlaşmanın uygulanması için gereken zeminin hazırlanmasında PKK’ya bağlı gruplarla istişarede büyük çaba harcadı” açıklaması, Bağdat’ın PKK’yı resmi bir yapı gibi gördüğü yönünde eleştirilere neden olabilir. Öyle ki IKBY’nin 2017’deki bağımsızlık referandumu sonrasında ülkenin anayasal bir parçası olan Erbil yönetimini cezalandırmak için Kerkük’e ve tartışmalı bölgelere operasyon düzenleyen Bağdat’ın, PKK’ya operasyon düzenlemeyip “istişare” yöntemini benimsemesi, merkezi yönetimin bu çelişkisini ortaya koyuyor. PKK unsurlarının Sincar’dan çıkartılmasına yönelik Bağdat’ın açıklamalarının sahadaki gerçeklikle ne kadar örtüştüğü dikkatle izlenirken, Türkiye’nin de “ikinci Kandil” olmasına izin vermeyeceğini belirttiği ve operasyonlarını sürdürdüğü Sincar’daki gelişmeleri yakından izlediği ve Sincar anlaşmasını desteklediği görülüyor.
Suriye’deki çekilme taktiği tekrar eder mi?
ABD’nin taahhüdüne rağmen, başta Münbiç olmak üzere Suriye’nin kuzeyinde işgal ettiği alanlarda PKK’nın varlığını sürdürdüğü, kısmi çekilme görüntüleri, üniforma, bayrak ve isim değişiklikleri üzerinden çekildiği izlenimi vermeye çalıştığı, fakat farklı kılıflarla varlığını sürdürdüğü, askeri yapılar ve kent konseyleri aracılığıyla bölgedeki varlığını devam ettirdiği biliniyor. PKK Suriye’nin kuzeyinde YPG, PYD ve SDG isimleri altında kılıf değiştirerek kanton projesini sürdürmeye çalışırken, Sincar’da da PKK ve yerel unsurlarının Irak’taki İran destekli Şii Haşdi Şabi’ye ya da Irak güçlerine dahil olmak kaydıyla bölgedeki varlığını sürdürmesi ihtimaller arasında değerlendirilebilir. Sincar’daki PKK/YBŞ unsurlarının Irak güçlerine bağlanma talebini açıktan dile getirdiği ve PKK’nın Sincar’daki yerel unsurlarının Haşdi Şabi tarafından uzun yıllardır maaşa bağlandığı hatırlandığında, PKK’nın farklı adlar altında bölgede kalması ve bölgedeki varlığını Suriye’de olduğu gibi çekilme taktiği üzerinden sürdürmesi beklenebilir.
Sincar anlaşması özelinde ortaya çıkan bu tablo, hem IKBY’nin iç politikadaki parçalı yapısını hem de yüzlerce köyü PKK tarafından işgal edilen ve enerji ihraç ettiği boru hatları PKK tarafından hedef alınarak ekonomisine darbe vurulan IKBY’nin yüz yüze kaldığı zorlukları ve bağımsızlık gibi söylemlerden önce ekonomik ve siyasi istikrar yakalaması ve kontrol ettiği bölgelerin PKK’dan temizlenmesini öncelemesi gerektiği gerçeğini de ortaya koyuyor.
İran ve Haşdi Şabi ile anlaşmazlık yaşayan Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi ülkesinin egemenliği politikasını öne çıkartırken, Bağdat’ın Sincar’daki politikasında özellikle merkezi yönetim üzerinde önemli bir etkiye sahip olan İran ve desteklediği Haşdi Şabi’nin de belirleyici olduğu söylenebilir. IKBY’nin Peşmerge ve polislerine saldırı düzenleyen ve yüzlerce köyünü işgal eden PKK’nın Sincar’dan çıkartılması sürecine verdiği destekle, Bağdat’ın bu konuya yaklaşımındaki farklılıkların, PKK tarafından farklı adlarla bölgede varlığını sürdürmek gibi yöntemler üzerinden araçsallaştırılması söz konusu olabilir. Ayrıca PKK’nın Sincar’daki varlığı Irak’ın da egemenliğini ihlal etmesine rağmen, özellikle İran ve Haşdi Şabi için KDP ile çatışmalı PKK ve yerel unsurlarının bölgedeki varlığı, gerektiği zaman Erbil yönetimine karşı kullanışlı bir kart olarak da görülebilir. Zira Suriye’deki kanton projesini IKBY’ye yaymak için DEAŞ’ın Sincar’a saldırısını ve Ezidileri araçsallaştıran PKK, IKBY’de düzenlediği saldırılar üzerinden bölgenin istikrarsızlaştırılmasına ve özellikle enerji ihracının gerçekleştiği boru hatlarına yaptığı saldırılarla bölge ekonomisinin büyük zarar görmesine neden oluyor.
Sincar’daki PKK unsurlarının çıkartılmasına yönelik Bağdat ve Erbil yönetimi arasındaki görüş farklılıkların, IKBY’de Erbil ve Süleymaniye merkezli partiler arasında da mevcut olduğu, Süleymaniye merkezli partilerin Sincar anlaşması ve PKK’nın bölgeden çıkartılması konusunda daha çok sessiz kalmayı tercih ettiği görülüyor. Sincar anlaşması özelinde ortaya çıkan bu tablo, hem IKBY’nin iç politikadaki parçalı yapısını hem de yüzlerce köyü PKK tarafından işgal edilen ve enerji ihraç ettiği boru hatları PKK tarafından hedef alınarak ekonomisine darbe vurulan IKBY’nin yüz yüze kaldığı zorlukları ve bağımsızlık gibi söylemlerden önce ekonomik ve siyasi istikrar yakalaması ve kontrol ettiği bölgelerin PKK’dan temizlenmesini öncelemesi gerektiği gerçeğini de ortaya koyuyor.
Öte yandan Irak merkezi hükümetinin, IKBY ile tartışmalı bölgelerden olan Sincar’ın güvenliği ve yönetiminde özellikle KDP ile çatışmalı ve PKK’ya yakın Ezidi gruplara yer vermesi halinde, tartışmalı bölgelerde hak iddia eden Erbil’in kısa vadede Sincar’da kontrolü ele geçirme ihtimalini de ortadan kaldırmış olacaktır. Bu durum, Bağdat için Sincar’da kendi kontrolünde bir yapının öncelikli olduğu, Erbil için ise PKK’dan arındırılmış ve IKBY eğilimli Ezidilerin bölgede etkin olmasını arzuladığı yeni çelişkili durumlara yol açabilir. Bu süreçte Türkiye’nin ise BM, ABD ve Bağdat ile Erbil’i PKK unsurlarının Sincar’dan çıkartılması konusunda motive etmesi gerekiyor.
Tüm bunlara rağmen, Suriye’de PKK-YPG’yi destekleyen ABD ve Batılı ülkelerin, Irak’ta Sincar anlaşmasını desteklemesi ve bütçe, enerji gelirleri ve tartışmalı bölgeler gibi birçok konuda anlaşmazlık yaşayan Bağdat ve Erbil’in PKK’nın bölgeden çıkartılmasını öngören anlaşmayı uygulamaya başladıklarını duyurması, PKK’nın Irak’ta Suriye’de elde ettiği avantajlardan uzak olduğunu da ortaya koyuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.