
Selami Kaytancı
Selami Kaytancı: CHP, CHP'liler ve Ben...
CHP, CHP'liler ve Ben...
(Yeni Nesle İthafen)
8 Nisan 1956'da rahmetli Adnan Menderes, o zaman için Türkiye'ye level atlatacak, gelişme
ve sanayileşmenin motoru olacak SEYHAN BARAJI'nın açılışını yapmıştı.
Henüz dört yaşındaydım, ama babam beni gittiği yerlere götürürdü. Rahmetli babam, Demokrat Parti'nin Saimbeyli Ocak Başkanı idi.
Adana'ya Menderes'i karşılamaya ilçeden bir heyet gidiyordu. Babam, hasta olan annemi de, annemin dayısı, Erbakan Hoca'mızın amcası, rahmetli Doktor Yusuf Ziya Özbakan'a muayene ettirmek için götürüyordu. Beni de beraber götürdüler.
(NOT: Annemle Erbakan hocam, öz hala & dayı çocukları olur. Erbakan hoca, annemin öz dayısının oğludur. Erbakan hocamızın amcası Doktor Yusuf Ziya'nın soyadı, Erbakan değil, Özbakan idi. Bunun nedenini Türkiye ilk kez benden öğrendi. Fehmi Çalmuk'un 'DAS İS ERBAKAN' adlı iki ciltlik Erbakan biyografisi kitabının birinci cildinde, bu konuda, benim adımla bilgi verilmiştir.)
Adana'ya gittik. Önce şu anda hâlâ gözümün önünde, Doktor kıyafetiyle, gözlükleri ve tonton göbeğiyle canlı canlı duran Doktor Yusuf Ziya Amca'nın muayenehanesine gittik, annemi muayene ettirdik. (Adana Büyük Postahane bitişiğinde, şimdiki Memduh Görgün Pasajı yerinde üç katlı, Ziya amcamıza ait bina & muayenehane)
İlk kez Menderes rahmetliyi canlı görmüştüm. Nasıl bir coşku, nasıl bir heyecan... Anlatmak çok zor...
Seyhan BARAJI, Çukurova'ya hayat verip ziraî üretimi yüz kat artırmakla kalmamış, enerji üretimi ile de o zaman için Türkiye'nin de en büyük yatırımı olmuştu. Hâlâ da yüz akı bir eser olarak hizmet vermektedir.
Yıl, 1959... İlkokula başladım. İlçemizin bir Hükümet Tabibi var. Adı, Ahmet Necdet Tahaoğlu. Gaziantepli ve çok sonraları Gaziantep Spor kulüp başkanlığı yaptı. Eşi Süheyla Tahaoğlu, çok güzel, çok alımlı, çok marifetli, çok güzel hitabeti olan, âdeta apartman gibi bir hanım... (Daha sonraları, Gaziantep Atatürkçü Düşünce Derneği başkanlığı yaptı) Tek oğulları Cüneyt Tahaoğlu da Ilkokuldan sınıf ve en yakın arkadaşım. (Şu anda İstanbul'da, Sabiha Gökçen Havalimanı yakınında ikamet etmektedir ve anlatacaklarımın canlı şahididir)
Doktor da hanımı da müfrit CHP'liler... Doktor lojmanının tam karşısında dedemin evi var. Dedem, ninemle ayrılmış ve kaderin bir cilvesi olarak Feke ilçesi CHP ilçe başkanının kız kardeşi ile evlenmişti. (Her zaman, hayatının en yanlış kararı olduğunu söylerdi)
Dedem, mücahit bir insan ve Menderes hayranı. Karısı, babamın analığı ise, genlerinden gelen hasletle, CHP'li...
Doktor'un hanımı Süheyla ve dedemin eşi Mediha hanım, canciğer iki dost. Hemen her gün birbirlerinin evindeler.
Günlerden bir gün... Doktorun hanımı, evinde hanımlarla gün & toplantı yapıyor. Tabiî ki, baş köşede bizim analık Mediha hanım ve kızı, tek halam Fatma KAYTANCI Saner ( şu anda Adana'da 89 yaşında, aklı başında, şahit olarak yaşıyor)
Evlerde toplantı olduğunda, ben ve Cüneyt de ikramlardan nasiplenmek için oradayız. (Hayatımda ilk kez çukulatayı o evde görmüş ve yemiştim)
Hanımlar çaylarını içiyor, pasta börek yiyorlar. Derken Süheyla hanım konuşmaya başladı. Doğrusu çok güzel, çok etkileyici konuşur, misafirler ağzının içine bakarak dinlerlerdi.
Süheyla hanım dedi ki: Hanımlar, Menderes Seyhan BARAJI'nı neden yaptırmış, biliyor musunuz? Bütün hanımlar merakla birbirine baktı, sonra Süheyla hanıma, niye yaptırmış bacım, diye sordular. Süheyla hanım, yarın bir gün, köstebekler barajı delecek, baraj patlayacak ve bütün Adanalılar boğulup ölecek; Adanalıların boğulup ölmeleri için yaptırmış, dedi. Oradaki hanımlar, vaah, tüühh, vay alçak şerefsiz adam... diye tepkilerini gösterdiler.
Adana'ya gittiğimizde, hemşehrimiz ve akrabamız olan, Adana Ticaret Borsası başkanı olan Hakkı Doğan'ı da ziyarete gitmiştik babamla. Şimdiki Adana Büyükşehir Belediyesi binası karşısında dört katlı bir binaydı. Dördüncü kata çıkmıştık ve ben hayatımda ilk kez dört katlı bir bina görmüştüm, başım dönmüştü. O zaman o bina, Adana'nın en yüksek binasıydı.
Süheyla hanım bunları anlatınca, ben de korktum ve böyle bir şey olursa ne yaparım diye çocuk aklımla düşündüm. Hemen aklıma o bina geldi ve ben de o binanın tepesine çıkarım diye hayal ettim.
İşte gençler, CHP ZİHNİYETİ, O ZAMAN NE İSE, BUGÜN DE AYNISIDIR. ARADAN NEREDEYSE BİR ASIR GEÇTİ, AMA CHP ZİHNİYETİ MİLİM DEĞİŞMEDİ... AYNI KÂFİRİ, AYNI DOMUZ, AYNI HÂİN ZİHNİYET!..
KAHROLSUN CHP, KAHROLSUN CHP ZİHNİYETİ...
CHP, BU MUKADDES ÜLKE İÇİN BİR MİLLÎ GÜVENLİK SORUNUDUR!..
SELAMİ KAYTANCI
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.