Öğretmenlik Mesleği ve Öğretmen Olmak.
Geleceğe yapılan en iyi yatırım öğretmene ve eğitime yapılan yatırımdır.
Bir adam, okyanus sahilinde yürüyüş yaparken denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder ve ‘Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsun?’ diye sorar. Topladıklarını denize atmaya devam eden kişi ; ‘Yaşamaları için’ yanıtını verince adam şaşkınlıkla ‘iyi ama binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmanıza imkân yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki?’ der. Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan kişi ; ‘Bak, onun için çok şey değişti’ karşılığını verir.
Bir can’a dokunmak işte böyle bir şey. Öğretmen olmak.
Öğretmenlik mesleğinin toplum tarafından nasıl algılandığı kadar öğretmenlerin kendilerini ve mesleklerini ve mesleklerine yönelik toplumsal algıyı nasıl değerlendirdikleri de önemlidir.
Unutmayalım ki toplumların öğretmenlere yönelik algısı kültürden bağımsız değildir.
Bir ülkede öğretmenler mutsuz ve geleceğe ilişkin umutsuz bakış açıları taşıyorlarsa toplumun mutlu olmasını beklemek pek doğru bir yaklaşım olmasa gerekir.
Her meslek önemli ama öğretmenlik mesleği daha çok özel bir ihtisas mesleğidir.
Çünkü anne ve babalar öğretmenlere en çok değer verdikleri kıymetlilerini varlıklarını emanet ediyorlar yani çocuklarını. Bu nedenle öğretmenler geleceğimizi inşa edecek bizleri yönetecek insanları yetiştirdiklerinin farkında olmalı. Tabiri caiz ise tohumda ormanı görebilmeli.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eser eğitimin öğretmenin rol ve görevlerini en güzel şekilde gösterip, halkın eğitimine ve rehberliğine soyunup, imkânsızı başaran insanların hikâyesini konu alır.
Eserde Finlandiya halkının uyanışı için büyük bir mücadele veren Snelman’ın ülkesinin kalkınması ve gelişmesi için yılmadan çalışma ve cabasını anlatır. Snelman ülkenin her yerini karış karış gezerek konferanslar verir. Aydınlara, öğretmenlere, din adamlarına ve doktorlara güçlü hitabetiyle yurtlarını nasıl refaha kavuşturacaklarını, buradaki rollerini anlatır. İçindeki vatan sevgisi o kadar güçlü ki, yorulmaz. Hitap ettiği kişi veya kişiler az olsa bile bıkmadan, usanmadan bu dönüşümün sağlanması için çaba vermeye devam eder. Halkı eğitme ve bilinçlendirme konularına çok önem vermektedir. Bu konuda da aydınların, öğretmenlerin ve din mensuplarının desteğini talep eder. Beklediği desteği kısa sürede, büyük bir etki ile alır. Böylece bugün eğitim sistemi ve refah düzeyinin yüksek oluşuyla ünlenen Finlandiya’nın temel dinamiklerinin temelleri atılmış oldu.
‘Ya öğreten , ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol….” der bu Buhari’de geçen bir hadiste.
İnsan yaşam yolculuğunda daima öğrenen bir varlık olduğu için iki rol arasında sürekli gidip gelir aslında; ya öğretendir yada öğrenen. Ya öğretmendir yada öğrenci. Ve öğretirken de öğrenir aslında...
Kalın Sağlıcakla
Sait ÖZDEMİR
Uzman Psikolojik Danışman -Eğitimci&Yazar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.