Mücadele Birliği Fikriyatı Milliyetçi Mukaddesatçı Kültür - 6
Mücadele Birliği Fikriyatı Milliyetçi Mukaddesatçı Kültür - 6
*****
Vizyon Sahibi Olmak
Mücadele Birliği mensupları kültürel yükseklikleri, konulara bakış açılarındaki genişlikleri, isabetli görüşleri ile bulundukları toplumlarda hemen temayüz ederlerdi. Kendilerine güvenlerini, sabırlarını ve başka bir çok özelliklerini ilave etmek gerekir. Taraftar olanlar değil, karşı olanlar bile fikirlerine, görüşlerine itibar ederlerdi. Tam ifade etmek gerekirse, arkadaşlarımız karizmatik liderlik özelliklerine sahip vizyon sahibi gençlerdi.
Özellikle sorumluluk verdiğimiz gençlerin, başta bağlılıkları olmak üzere, yetenekleri, organize becerileri, liderlik özellikleri test edilmişti ve sorumluluk, kriterlerimize uygun görüldüğü için verilmişti. Ben gencecik arkadaşlarımın, yaşıtlarının oyunda, oynaşta olduğu dönemlerinde, nasıl yaşlarını, başlarını almış kişiler gibi ağırbaşlı, isabetli görüş sahibi, feleğin çarkından geçmişler gibi sabırlı, aynı odada senelerce kaldıkları halde birbirleriyle uyumlu, gönül kırmaktan çekinen,gönül almasını bilen, beceren, büyüklerine saygılı desem hafif kalır, itaatkar, sorumluluk aldığı kişilereri sevgiyle kucaklayan, hatta onlara model olmalarının farkında olmalarına, şimdi şaşıyorum. O günlerde, bu anlamda güveniyorduk. Biz neyise otuz yaşlarına yakın abiler idik ama onlar yirmi yaş civarında, iki üç yaş aşağı, iki üç yaş yukarı delikanlılardı. İllerdeki teşkilatlarımızın sorumluluğunu güvenerek, inanarak veriyorduk. Biz abileri hiç mahcup etmediler. Genç arkadaşlarımın başarılı olmalarının sebrbi vizyon sahibi olmalarıdır
Aslında Mücadele Birliği mensubu arkadaşlarımız başarılı da olmuşlardır. Ancak başarıları Mücadele Birliği bütünlüğü içinde olamamıştır. Dağılma sürecine girdiğimizden itibaren başarıları, kişisel başarılar halinde algılanmış; hizmetleri şahsî hizmetler haline dönüşmüştür. İlk heyecanlarını Mücadele birliği içinde alan, mensuplarının özel eğitiminden geçen yüzlerce profesör, sağ cephenin en güçlü gazetecileri, yazarları, en büyük finans kurumları yöneticileri, holding yöneticileri, önemli sanayiciler, her seçim döneminde onlarca milletvekili, bakanlar bulunduğu bilindiği halde yine Mücadele Birliği’nin beklentileri veremediği görüşü hakimdir. Ve bu doğrudur. Çünkü Mücadele Birliği’nden bunların çok üstünde beklentiler vardı. Vizyonları buna uygundu. Çıtayı yüksek tutmuş, hedefleri yüksek koymuştuk.
Genel anlamıyla başarısızlık söz konusu değil, beklentilere tekabül edememek yönünden çok daha başarılı olmanın önü kesilmiştir. Niyetim burada başarısızlığın sebeplerini irdelemek değildir. Sözün burasında şu kadarını ifade edeyim. Her arkadaşımız Mücadele Birliği’nin saflarından uzaklaşırken çok ağır bir travma yaşamıştır. Hemen hepsi hayata hem ekonomik yönden, hem de sosyal çevre itibariyle yeniden başlamışlardır.
Belli bir yaşa geldikten, çoluk çocuk sahibi olduktan yaşları aktivite yaşını geçtikten (35-40 yaş civarı) sonra hayata yeniden başlamak ve bir daha aynı alanda başarılı olmak zordur. Sporcu bir dalda şampiyon olur. Bir de başka dalda millî olamaz.. Güreşte millî olan dönüp, bir de boksta millî olamaz. Buna rağmen bir çok arkadaşımız başka alanlarda da başarılı olmuşlardır. Düşünebilir misiniz, yönetmeninden artistine, senaryo yazarından yapımcısına sinama sanatçılarını her Çarşamba toplayor, hepsi ona abi diyorlar. Bu Mehmet Taşdiken arkadaşımızdır. Kurduğu Şükran Köyünde onları denizin, kumun olmadığı bir yerde topluyor. Başka bir arkadaşımız, Mecmuamızın kapak ressamı Haşim Vatandaş arkadaşımız “Paroma 1453 Fetih müzesi”nin baş ressamı şerefini taşımaktadır. Akpartinin, iktidarda kalmasının güven unsuru bizim arkadaşlarımızdı. Cemil Çiçek’e güvenin anlamını,siyaseten anlamını, sosyal güven değerini, önemini ileride bu dönemin tarihçesini yazanlar keşfedeceklerdir. Her devrin yanlışına yanlış diyen, diyebilen fonksiyonu ile Ahmet taşgetiren, gazete gazete sürülmüş, şahsiyetini korumuştur. Bizim gazetelerin, dergilerin yayın yönetmeninin görüşleri, her devirde, özellikle bu devirde ölçü değeri taşımaktadır. (Lütfen Mücadele Birliği’nden ayrılış döneminin fevri çıkışlarını, suçlamalarını gündeme taşımayınız. Sonraki nesilden Bunun kahramanları türeyor. Onları uyarıyorum.) Aramızdan bir Prof. Dr. Mehmet Can çıkmıştır. Adnan Menderes’in üç oğlu milletvekili olmuştur. Neden Aydın Menderes Farklıdır. Çünkü onu Mehmet Can yetiştirmiştir. Bu misalleri binlere, onbinlere ulaştırmak mümkündür. Bakanlıklar içinde en problemsiz süren Sağlık Bakanlığı’dır. Çünkü Halil Şıvgın arkadaşımızın sistematiği hâlâ sürüyor. Rahmetli Turgut Özal, otuz Türk büyüğü ilan etmişti. İkisi bizim arkadaşlarımız idi. Biri Cemil Çiçek, biri Halil Şıvgın. Demekki Turgut Özal arkadaşlarımızın vizyonunu görmüş, henüz kırk yaşına gelmeyen bu arkadaşlarımıza bu payeyi layık görmüştür.
Şayet Hareketimizin siyasi hedefinin önü kesilmeseydi, siyasi ortam arkadaşlarımızın vizyonlarına uygun gelişme göstere bilseydi veya başka bir ifade ile Mücadele Birliği savrulma sürecine girmeseydi, her şey başka türlü olurdu. Herkesin kabul ettiği bir gerçeği iftiharla ifade edeyim. Demekki hareketimizin, Kadrolarımızın önü kesilmeseydi, programladığımız hedefleri, organizasyonları, kadromuzun çalışma alanlarını, alt seviyede gerçekleştirmiş olsaydık, buna imkan verilseydi, bugün Türkiye’nin veçhesi bir başka olabilirdi. Türkiye, rahatlıkla Büyük Devlet mecrasına girebilirdi. Kadrolarımızın vizyonu buna hazırdı. Bir arkadaşım, o dönemdeki bir gayretini yorumunda anlatmış. Okudum. hak verdim ve şu notu düştüm. "Pırlantanın hangi köşesine ışık ulaşsa oradan bir başka yansıma seyredilir. Keşke onbinlerce yansımayı seyrettirebilseydim..."
Burada bir canlı fıkra anlatayım. Karayolu ile giderken, hac yolunda, yaşca bizden büyük rahmetli bir hoca dostum vardı. Yemek Muhabbetini severdi. Nüktedan bir hemşehrimdi. Kadınlar yemek yaparken, erkekler yakacak falan toplarlardı. Hacı kadınların dedeleri gibi idi, Onlara “güzel yemek yapmayı iyi bilirmisiniz” dedi. Onlar da iyi biliriz dediler. Şöyle karşılık Verdi. “Allah herkeze iyi bildiğini nasip etsin. Ben de yemesini iyi biliyorum” Tabiiki Şaka yaptı. Biz işte bunu beceremedik. Önümüze engeller çıktı. En büyük engel vizyon sahibi kadronun savrulmasıdır.
(Ben burada kocaman bir konu ortaya koyuyorum. Kimse Ali şöyle - Veli böyle diyerek baklavaya limon sıkmasın. Ağzımızın tadını, düşüncemizin hazzını bozmasın. İstirham ediyorum. Facebook herkese sayfa vermiş. Kim kime ne suçlama yapacaksa sayfasında yapsın.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.