Hoştur bana senden gelen.
Zaman zaman dostlarla bir araya geldiğimizde aramızda acaba ne zaman rahata kavuşacağız gibi konuşmalar geçer. Dostlarımdan bazıları “Emekli olduktan sonra huzura kavuşurum”, “Şu borcum hele bir bitsin rahatlayacağım”, “Çocuklarım evlensin düze çıkarım” gibi masum temennilerini ifade ediyorlar.
Sevgili dostlar hayatın bize yarın ne getireceğini bilmemiz mümkün değildir. Hayatımızın hangi döneminde nasıl bir imtihanla karşılaşacağımızı bilemeyiz. Çünkü dünya imtihan yeridir. Bazen de yaşadığımız olumsuz durumların sanki hiç bitmeyeceğini, düşünür, karamsarlığa düşeriz.
Mevlana Celaleddin-i Rumî; “Dinle neyden” diye başlar Mesnevi’sine. Bağrı yanık, içi oyuk Ney’in ne söylediğini anlayabilenler “şikâyet” nedir bilmezler,der.
Cenab-ı Allah zor dönemlerde sabredebilenleri müjdelemiştir. Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: “Andolsun sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.” (Bakara, 155)
Acılar karşısında mü’minler olarak bize düşen, bütün acıların, dertlerin, sıkıntıların Mevla’dan geldiğini bilmek ve bunun bir imtihan olduğunu çok güçlü bir şekilde idrak etmektir. Şöyle bir düşünelim bizler nasıl ki bu dünyada her hangi bir kurumun sınavına girdiğimizde, heyecanlandığımız ve stres yaptığımız takdirde bu sınavın sonucunu nasıl olumsuz etkiliyorsa, herhangi bir dünyevî imtihanla karşılaştığımızda da mümkün mertebe soğukkanlılığımızı kaybetmemeye çalışmalıyız.
Bir sıkıntı ile karşılaştığımızda bu dünyanın bir imtihan yeri ve bu dünyada imtihan olan milyarlarca insandan sadece bir tanesi olduğumuzu düşünmeliyiz. Yeryüzünde tek acı çeken insan bizmişiz gibi kendimizi bırakmamalıyız.
Şairinde ifade ettiği gibi
“Daha senden gayrı âşık mı yoktur?
Nedir bu telaşın vay deli gönül,
Hele düşün devr-i Âdem’den beri,
Neler gelmiş geçmiş, say deli gönül”
diyerek bizlere ne kadar da güzel nasihat etmiştir.
Başımıza gelen olaylara bu açıdan baktığımızda, onların birer kahır veya lütuf tecellisi olduğunu fark ederiz. Kahır ve lütuf tecellileri karşısında soğukkanlılığımızı yitirmeden;
“Hoştur bana senden gelen ya hil’at-ü yahut kefen,
Ya taze gül yahut diken, kahrın da hoş lütfun da hoş”
diyebilirsek işte o zaman imtihanı kazanabiliriz.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri ne güzel söylemiştir:
Hak şerleri hayr eyler,
Zan etme ki ğayr eyler,
Ârif ânı seyr eyler,
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse güzel eyler.
Kalın sağlıcakla
Sait ÖZDEMİR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.