
Sedat Yılmaz
FED hinlikten faiz arttırıyor!
Bilime göre bölgenizde, ülkenizde resesyon, durgunluk varsa ekonominizi soğutmazsınız, ısıtmaya çalışırsınız. Bu durumda faiz artırmak değil, faiz indirme yolunu tercih edersiniz. Peki, kovid sonrası küresel enflasyon, enerji, gıda ve tedarik zinciri krizinin tetiklediği resesyon sürecinde ABD niçin faiz artırıyor ve diğer uydu devletleri neden peşinden sürüklüyor, hiç düşündünüz mü?
Aslında sorunun cevabı çok açık… Tek kelime ile; her ne pahasına olursa olsun dünya hâkimiyeti!
Yeryüzünün en borçlu devleti ve en fazla dış ticaret açığı veren ülkesi ABD’nin en önemli, belki de tek ihraç malı dolar, yani parası. Dolar, ABD’nin en büyük zırhı, enerjisi, gıdası… Ekonomisini, siyasetini hatta her şeyini dolar basarak ayakta tutuyor. Dolar yüzde 60 oranında küresel rezerv para birimi olmasa ülke çoktan hâk ile yeksan olmuştu.
Açıkçası kendini dev aynasında göstermek için çabalayan ülke; para, piyasa ve finans oyunlarıyla dünya ekonomisine yön vermeye çalışıyor. Devleti yöneten ise ABD Merkez Bankası’ndan (FED) başkası değil. FED’in arkasında da tabii küresel sermaye.
Avrupa’da kaç ülke FED’in para politikasına hayır diyebiliyor? Kuzey veya güney Amerika’da, Asya’da Avustralya’da kaç ülke ABD para politikasının dışına çıkabiliyor? Yok gibi bir şey?.. Olması da mümkün görünmüyor.
Adamın çanına ot tıkıyorlar. Paranın ülkeler arası politika aracı olarak kullanıldığı dünyamızda maalesef haklı olan değil, kendini güçlü gösterenler sahne alıyor.
ABD ile siyasi ve ekonomik olarak ters düşen ülkeler de var. Muhalif ülkelerin başını politika faizlerini sürekli düşüren Çin, Rusya ve Türkiye çekiyor. Japonya ise şimdilik çekimser gidiyor… Ancak güneşin oğullarının yine de yüzü Doğu’ya dönük. Ne de olsa Doğulu…
Zaten ABD muhalifi ve mevcut Batı politikalarına çekimler kalan ülkeler bilime göre olması gerekeni yapıyor. Diğer Amerikan bağımlıları ise açlıktan ölseler bilimin tersine hareket ediyor, politikalarını değiştiremiyorlar... Açıkçası akıntıya kürek çekiyorlar.
ABD ve uydularının oluşturduğu gelişmiş ülke topluluklarının bulunduğu bölgelerde finansal kâğıt oyunları ekonomilere rota çizerken Doğulu ülkeler topraklarındaki yerüstü ve yer altı kaynaklarını daha iyi kullanmanın mücadelesini veriyor.
Dolayısıyla Batı ülkeleri giderek üretimden düşüyor, Doğu ülkeleri ise üretimi, istihdamı, ihracatı artırıyor. Bir tarafta reel ekonomi güçleniyor… diğer tarafta Batı dünyasında su üzerindeki köpük misâli ekonomiye faiz – döviz hâkim oluyor.
ABD’li CNBC, Bloomberg, İngiliz Reuters, BBC, Çin haber ajansı Xinhua, Japonya haber ajansı Kyodo ve Rusya haber ajansı TASS gibi birçok uluslararası mecralarda ekonomik ve siyasi olarak sıkışan bir Batı dünyası, bunun karşılığında kapsama alanını, hinterlandını sürekli genişleten bir Doğu bloku gözlerden kaçmıyor.
Dolayısıyla Batı elindeki gücü kaybetmemek için, yıllardır uyguladığı politikasını, üreten ve kaynakları olan ülkeler üzerinde devam ettirme çabasında. Para ve sermayesini küresel piyasalara kaptıran ikincil ülkeler topluluğu ise zenginliklerini yeniden kazanmak için direniyor.
Ancak developed markets denilen gelişmiş ülkeler küresel merkez bankalarının maharetiyle faizleri artırarak emerging markets dedikleri ülkeleri sürekli ekonomik ve siyasi baskıaltında tutarak zengin kaynakları kendi ülkelerine taşıyorlar. Olay bu kadar basit…
Yıllardır, hatta yüzyılı aşan söz konusu mücadeleler bugün dünyada yeni bir çatışmanın işaret fişeğini çakmaya başlarken taraflar keskin hatlarla birbirinden ayrılıyor. Batı elindeki para silahını kaybetmemek uğruna her şeyini ortaya koyuyor.
Ajanslara düşen haberlere göre, ABD eski Hazine Bakanı Lawrence Summers demiş ki, “FED (güya) enflasyonu bastırmak için faizi yüzde 6’nın üzerine çıkarmak zorunda…” Lawrence Summers devam etmiş… “ABD Merkez Bankası (FED) faizi yüzde 6’nın üzerine çıkarırsa şaşırmam…” diyerek Amerikan zihniyetinin arkasındaki planı perdelemeye çalışmış ama, ağzından kaçırıvermiş.
Bu söz üzerine biz de deriz ki, Summers Bey, “Türk atasözü vardır, ‘Külâhıma anlat’ diye. Acaba hiç duydunuz mu?”
Küresel sermayenin sözcüsü FED Başkanı Jerome Powellda, aldığı emir üzerine “faizleri gerektiği kadar yükseltmeye hazır olduklarını” beyân ediyor ve ekliyor: “Faiz oranlarında daha gidecek yolumuz olduğunu düşünüyoruz.”
Dolayısıyla belirlenen plan ve programla ilerleyen FED, dört Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısının her birinde 75 baz faiz artırarak politika faizini 3,75-4,00 seviyesine getirdi. Ülkedeki enflasyon için mi, tabii ki hayır! Doları güçlendirip, emerging markets’lerdeki zenginlikleri emmek ve o ülkeleri cari açık, borç ve döviz-faiz sorunlarıyla baş başa bırakıp kendine köle etmek için…
2022 Eylül ayı sonunda 114’ü aşan dolar endeksindeki (DXY) agresifliğin sebebi “enflasyon”la izah edilebilir mi, edilemez! Şu anda 110’larda gezinen DXY’nin 90’lı seviyelerde olduğu günleri ve ABD’nin o günlerde ekonomisi ve siyasetindekigidişatı bir gözünüzün önüne getirin.
Daha iyi sömürebilmek için emerging markets’leri biraz güçlendirmek için bir müddet doları gevşeten ABD, ihtiyacı olduğu zaman faizle doları baskı aracı olarak kullanıyor ve o İngilizce’de ‘poor’ denilen ülkelerin ekonomik kaynaklarını süpürge makinesi gibi çekiyor.
Meselâ gelecek hafta Salı günü ABD’de yapılacak ara seçimlerde Cumhuriyetçiler ile Demokratlar’ın alacağı tavra analitik gözle bakınız, olayı çözersiniz… Cumhuriyetçiler seçimi kazanırsa daha sıkı para politikası, yani faiz artırmaya, ülkeleri daha fazla sömürmeye devam… Demokratlar kazanırsa biraz daha gevşek politika ama yine faiz artırmaya devam…
Batı bloku faizleri yükseltirken çok sayıda küçük işletmenin batacağını, işsizliğin artacağını, faiz artışları karşısında ipotek veya kiralarını ödeyemeyen milyonlarca insanın ortaya çıkacağını düşünemiyor maalesef. Ya kalan sağlar bizimle, demek istiyor.
Müteakiben, Batı sermayesinin çatı kuruluşu Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye’ye “Faiz artır” tavsiyesinde bulunuyor. Akla ziyan!.. “Gel kara deliğin içine sen de gir”diyor. Burada da kalmıyor… IMF, “Kur Korumalı Mevduat Sistemi’ni (KKM), makro ihtiyati tedbirleri kaldır, ekonomiyi küresel faiz finans sistemine aç” diyor.
İyi de kardeşim, biz bu sıkıntılara döviz, faiz veuygulamadaki yanlışlıklar yüzünden düşmedik mi?
Hatırlatayım… Sadece Türkiye değil dünyada birçok devlet para birimlerini sağlamlaştırmak, fiyat istikrarını sağlamak ve ekonomilerini iyileştirmek için FED’in hızlı faiz artışlarına karşı yeni uygulamalar ve savunmalar geliştiriyor.
Japonya Merkez Bankası (BOJ), Çin Merkez Bankası(PBOC), Güney Kore Merkez Bankası (BOK) ve diğer merkez bankalarının doların değer kazanmasına karşı gerçekleştirdikleri döviz müdahaleleri neyin nesi acaba, diye sorayım.
Dünya FED faiz artışlarına karşı kıyam etmişken bir de “Türkiye faiz artırmalı… Yürüttüğü tüm ekonomik tedbirleri kaldırmalı…” diyorsun… IMF sana pes doğrusu!
bursatv.com.tr/yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.