H. Ali Erdoğan: Ziya Hoca Beni Akif’le Tanıştırıp Safahat’la Buluşturdu

H. Ali Erdoğan: Ziya Hoca Beni Akif’le Tanıştırıp Safahat’la Buluşturdu
İlkokulu bitirip bir yıl ara verdikten sonra maddi imkansızlıklarıma rağmen tekrar okul hayatına başlamam konusunda beni teşvik ederek cesaretlendiren hocamın üzerimdeki hakkı pek çoktur

H. Ali Erdoğan: Ziya Hoca Beni Akif’le Tanıştırıp Safahat’la Buluşturdu

İlkokulu bitirip bir yıl ara verdikten sonra maddi imkansızlıklarıma rağmen tekrar okul hayatına başlamam konusunda beni teşvik ederek cesaretlendiren hocamın üzerimdeki hakkı pek çoktur

Rahmetli hocamız, muhterem büyüğümüz, ağabeyimiz Ziya Yürekli hoca, benim öğrenci olduğum 1970’li yıllarda Adana İmam Hatip Lisesi’ndeki hocalığına ilave olarak mahalle camimiz olan Kasım Gülek Cami'inde de va'azlar verirdi.

Bu va'azlarında dinleyenlerin dini ve milli duygularını canlı tutmak, uyuşukluk ve miskinlikten kurtarmak için sık sık İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy'dan şiirler de okurdu.

Mehmet Akif'ten sıklıkla okuduğu bir şiir şu idi:

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:
Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir.'
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın!
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan.
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez...
En korkulu câni gibi ye'sin yüzü gülmez!
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile sirkin;
Mâdâm ki ondan daha mel'un daha çirkin
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,
Nevmid olarak rahmet-i mev'ûd-u Hudâ'dan,
Hüsrâna rıza verme... Çalış... Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!

Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...
Sesler de: 'Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş! '
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da yapışsam demiyor bir tarafından!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur! ' deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma.

Gençliğimde Mehmet Akif'in Safahat isimli şiir kitabını satın alarak okumama, ondaki bir çok şiiri ezberlememe, en önemlisi de ilkokuldan sonra bir yıl ara verdikten sonra maddi imkansızlıklarıma rağmen tekrar okul hayatına başlamam konusunda beni teşvik ederek cesaretlendiren hocamın üzerimdeki hakkı pek çoktur.

Her vesile ile kendisini rahmet ve minnetle anarım. Yüce Allah ondan razı olsun. Cenneti ve cemaliyle müşerref eylesin. Siz değerli evlatlarına da onun azim ve kararlılıkla yürüdüğü bu hak yolda yürümeyi nasip eylesin.

H. Ali Erdoğan

Emekli İl Müftüsü

Kaynak:Adanapost

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum